Ağdasız bir yazı
Yaz geç geldi, çabuk geçiyor. Yazın görünür kıldığı sorunlardan biri kiminde kökü sağlam, rengi koyu, kendi sert kıllar, kiminde de ayva tüyler…

Öyle ya da böyle evden çıktığın an seninle toplumun arasında kıldan ince kılıçtan keskin bir sırat köprüsü kuran bir mesele. Bacakta gördüğümüz tek kıla bile çorbadaki sinek muamelesi yaptırır bize. Birden keyif kaçar, giyilen etek çirkinleşir, topuklar o kadar da seksi değildir. Ah, mücadelesi de kolay değil. Hele ki benim gibi sağlık derdine lazerli epilasyondan uzak duruyorsanız. Zira yıllarca paşa paşa yatıp radyoaktif ışınlarla kıl köklerimi yaktırmak hâlâ mantıklı gelmiyor. E, ağda acıtır, jilet kanatır, makine batık yapar, köpük işe yaramaz… Zor iş. Tüm bu acının ve kıllandıran mücadelenin içinde aklınıza gelir mi ki almasak ne olur diye? Tüm vücudu kıllarla kaplı olmasına rağmen uğruna grup liderlerinin dövüştüğü Homo habilis ya da daha yakına geleyim epilasyon bilmeyen Neandertal kadınının seksi bulunmadığına dair tek bir kanıt yok elimizde.



KILLANDIRAN DENEY
ABD’de zihinsel ve fiziksel engelli özel bireylerin devam ettiği bir okulda 16 yaşındaki kızın koltuk altındaki kılların kendisinin karşı çıkmasına rağmen kesilmesi tartışma yaratmıştı. “Medeniyetin merkezi” İngiltere’de ise Leena McCall’ın “Portrait of Ms Ruby May, Standing” adlı tablosu 153. Kadın Sanatçılar Toplumu sergisinden “iğrenç ve pornografik” olduğu gerekçesiyle çıkarıldı. Sanatçı, pelvik bölgesinin tüyleriyle birlikte resmedilmesinden rahatsız olunduğunu belirtti.
Arizona Devlet Üniversitesi’nde ise sosyal normlara meydan okumak için Kadın ve Cinsiyet Araştırmaları Profesörü Breanne Fahs, kadın öğrencilerin 10 hafta boyunca epilasyon yapmayıp deneyimlerini yazmalarını istedi. Projeye katılmak isteyen erkek öğrencilerin ise boyunlarının altından başlamak üzere tüm bedenlerini tıraş etmeleri gerekiyordu.
Kendi evimden katıldığım projeye aldığım tepkilerin Arizona öğrencilerininkine benzer olması şaşırtıcı değildi. Çevremdekiler ilk olarak bedensel hijyenin sorun olduğunu düşünürken ben her kadının konuya kendi açısından yaklaştığını gözlemlemiş oldum. Hakim estetik anlayışına kafa tutmak için beyazlaşan saçlarını boyamayan ama epilasyon yapmamayı erkekleşmeyle bir tutan kadından, kadın bedeninin kız çocuğu bedeninden farklılaşmasında genital tüylere rol biçen kadına farklı tepkiler tek bir ortak noktada buluşuyordu: Gözümüz böyle alışmış.


FRİDA’NIN KILLI GÜZELLİĞİ
Adem’le Havva’nın yasak elmayı yedikten sonra dışkıyı utançlarından nereye saklayacaklarını bilemediklerini, çıplak bedenlerinde koltuk altlarına ve pelvik bölgeye sıkıştırıverdiklerini anlatmıştı küçükken gittiğim Kur’an kursunun hocası. Sonra da malum yerlerde kıllar çıkmış ceza olarak. Kıllar bu şekilde cinsellikle, utançla, kirlilikle, cezayla kodlanıyor bedensel algımıza. Şimdiler de ağda oyunları var internet sitelerinde. 9-10 yaşında kızlar spadan önce bir güzel ağda yapıyor Barbie bebeklere. Ortaokul sağlık derslerinde de temizliğin kuralları arasında yazılı kağıdına itinayla geçirilir koltuk altı kıllarının düzenli olarak tıraş edilmesi meselesi. Aslında kadın için pek tıraş denmez bizde. Hatta mümkünse hiç bahsedilmez. Mesela damat tıraşı meşhurdur da şöyle sinek kaydı bir gelin ağdasından söz etmek ne mümkün?
Erkek arkadaşına, babasına kuaförde saçlarını yaptırmadıysa ne yaptırdığını anlatamayan genç kadın sıkılganlığını aşan eylemlerle karşılaşıyoruz dönem dönem. Madonna’nın dışında Julia Roberts da 20 yıl önce Notting Hill filminin tanıtım kampanyası sırasında hayranlarını selamlarken koltuk altı kıllarını sergilemesiyle meşhurdur. Seksi ve kıllı oyuncu, kendi camiasında kıyasıya eleştirilmesine rağmen tatillerinde kıllı koltuk altı pozları vermeye devam ediyor. Dayatılan güzellik anlayışıyla dalga geçmede tüm marjinalliğine rağmen doğallığına halel gelmeyen Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun da almadığı bitişik kaşlarının, bıyığının arkasındaki kadınsı güzelliğinin ve eserlerinde kendini inadına çirkinleştirmesinin yeri benim için bir başka.
Kadındaki ‘kıl meselesini’ zayıf olma, saç boyama, seksi görünme gibi dayatılan estetik anlayışıyla birlikte ele alan kadın hakları savunucuları kadınların kendi kararlarını vermelerinin ve bedenlerini kendi istedikleri gibi şekillendirmelerinin gerekliliğini vurguluyorlar. Peki acaba kendi kararımız diye bildiğimiz, gözümüzün alıştığı durum tamamiyle bize mi ait? Herkes tüylerini almadan markete, pazara, plajlara koşsun demiyorum ama konuyu farklı açıdan ele almaktan zarar gelmez. Arizonalı bir kadın öğrencinin söylediği gibi “Karşı gelmeye başlamadan kültürümüze cinsiyetçi toplumsallaşmanın nasıl nüfuz ettiğini görmek zor.”


İlgili haberler
Ataerkil bir toplumun oluşturduğu farkındalıksız ş...

“Biz kızlar azimli olmalıyız ama fazla değil, başarılı olmalıyız fakat çok değil, yoksa bu erkeği te...

Kim demiş kilolu kadınlar dans edemez diye!

Gayet de dans edebilir efendim. Bakınız ‘Büyük Beden Hareketi’ adlı kadın dans grubu bunu çok da güz...

GÜNÜN BİLGİSİ: İstenmeyen kılları ne zamandır iste...

Günümüzde kadınların pek çoğunu ziyadesiyle ilgilendiren bir konu: İstenmeyen kılları yok etmek. Hat...