Esenyurt, Halfeti, Batman ve Mardin belediyelerine kayyım atanması sonrası protestolar ve nöbet eylemleri ile birlikte kayyımların ülke demokrasisine vurduğu darbe tartışılmaya devam ediyor. Bu bağlamda, Demokrasi için Kadınlar Oluşumu Adana’da “Kayyım Gölgesinde Kadınların Demokrasi Mücadelesi” başlıklı panel düzenledi. Türkiye'de kayyım rejiminin sadece hukuki değil, aynı zamanda sosyal ve toplumsal boyutlarına dikkat çeken Avukat Özbiçer, kadınların her alanda iradelerine sahip çıkmaları gerektiğini vurguladı.
'DEMOKRASİ VE KATILIM HAKKI TEMEL BİR İHTİYAÇ'
Panelde konuşmacı olarak yer alan Avukat Kübra Özbiçer demokrasi ve yerel yönetimlere katılım hakkının anayasal ve uluslararası hukuktaki önemine dikkat çekerek “Yerel düzeyde kamu politikalarına katılım, vatandaşın temel haklarından biridir” dedi.
Konuşmasında 5393 sayılı Belediye Kanunu’ndan ve Anayasa’nın 127. maddesinden bahseden Özbiçer, konuşmasında kayyım uygulamalarının bu yasal düzenlemelerdeki yerine dair konuştu. Özellikle, belediye başkanlarının görevden alınma ve yerine vekil atanmasının hukuki alt yapısını tartışan Özbiçer, bu süreçlerin, kayyım atanması kadar radikal bir uygulamayı içermediğine dikkat çekti. Özbiçer, bu konudaki düzenlemelerin genellikle belediye meclisi tarafından yapılan seçimleri öngördüğünü ve bu mekanizmanın kayyım rejimiyle devre dışı bırakıldığını ifade etti.
'KAYYIMLAR KADINLARIN HAKLARINI BALTALADI'
Son yıllarda Türkiye'de 147 belediyeye kayyım atandığını ve bu kayyımlar sayesinde dört milyondan fazla insanın, seçtiği temsilciler yerine atanan yöneticiler tarafından yönetildiğini ifade eden Özbiçer, özellikle, bu uygulamaların halkın karar alma mekanizmalarına katılım hakkını zedelediğini vurguladı. Özellikle kadınların ekonomik özgürlüğü ve toplumsal hayattaki yerini örneklerle anlatan Özbiçer, Hakkari'de tarım ve hayvancılıkla geçinen kadınların, maden ruhsatlarının verilmesiyle bu alanlardan uzaklaştığını ve eve kapanmak zorunda kaldığını, Diyarbakır'daki kadın öğrenci yurdunun polis misafirhanesine çevrildiğini ve bu uygulamaların, kadınların eğitim ve kamusal alanda var olma haklarını baltaladığını ifade etti.
Kayyım atamalarının ardından belediyelerin kadın politikaları dairelerinin işlevsiz hale getirildiğini ve kadınların yerel yönetimlerdeki temsilinin azaldığını söyleyen Özbiçer, kayyım belediyelerindeki sosyal yardımların yüzde 60 oranında azaldığını belirtti. Sosyal yardımların azalmasının en çok kadınlar ve çocukları etkilediğine dikkat çekerek, “Kayyım rejimi, toplumsal cinsiyet eşitliğini ortadan kaldırmayı hedefliyor” dedi.
'DEMOKRASİ YERELDEN KADINLARIN KATILIMI İLE BAŞLAR'
Mersin’e bağlı Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı iken 2016 yılında kayyım atanarak görevden alınan DEM Parti MYK Üyesi Yüksel Mutlu, sunumunda demokrasi mücadelesinin kadınların örgütlü çabalarıyla güçlenebileceğini vurguladı. Demokrasinin yerelden başladığını ve gerçek demokrasinin ancak kadınların aktif katılımıyla mümkün olabileceğini ifade eden Mutlu, eş başkanlık sisteminin kadınların sesini ve temsiliyetini artırdığını vurgulayarak, "Yerel farklılıkları kabul eden, katılımcı ve şeffaf bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var" dedi.
Yüksel Mutlu, belediye başkanlığı döneminde kadınların ihtiyaçlarına yönelik hizmetlerin öncelikli hale getirildiğini ifade etti. Şiddete uğrayan kadınlar için sığınma evleri ve kadın danışma merkezlerinin açıldığını belirten Mutlu, kadınların yaşamını doğrudan etkileyen politikaların hayata geçirildiğini vurguladı.
Mutlu, kayyım atamalarının yalnızca siyasi bir müdahale olmadığını, toplumsal dokuyu ve halk iradesini de hedef aldığını belirtti. Kayyımlar tarafından yönetilen belediyelerin astronomik borçlarla devredildiğini ve kamu kaynaklarının hoyratça harcandığını dile getiren Mutlu, bu durumun halkın seçme ve seçilme hakkına yönelik bir gasp olduğunu söyledi. Mutlu, kadınların siyasette daha fazla yer almasının, erkek egemen sistemin zayıflatılmasında ve demokratik mücadelenin güçlendirilmesinde kritik rol oynadığını vurguladı. "Bu düğümü ancak kadınlar çözebilir" diyerek kadınların siyasete katılımının önemini belirten Mutlu, güçlü bir irade ve ortak mücadele olmadan demokrasinin yerleşmesinin mümkün olmadığını belirtti.
HACER FOGGO: 'YEREL YÖNETİMLER YOKSULLUĞU GÖRMEZDEN GELMEMELİ'
Gazeteci ve yazar Hacer Foggo, konuşmasında yoksulluğun yerel yönetimler üzerindeki etkilerini ve sorumluluklarını anlattı. Konuşmasında, mahallelerdeki yoksulluğun derinliğine değinirken, kadın ve çocuk merkezlerinin önemini vurguladı.
Foggo, günümüz ekonomik koşullarında yoksulluğun her kesimi etkilediğini belirterek “Bu salonda oturan herkesin yoksulluk sınırının altında olduğunu düşünüyorum. Yoksulluk sınırı altmış beş bin liraya dayandı, açlık sınırı ise yirmi beş bin lira. Asgari ücretle geçinenler bile açlık sınırının altında yaşıyor,” dedi.
'YOKSULLAR SADECE KRİZ ANLARINDA HABER OLUYOR'
İzmir'de beş çocuğunu bırakarak kayıplara karışan bir annenin olayına atıfta bulunan Foggo, yoksul ailelerin sadece trajedileri ile medyada yer bulduğuna dikkat çekti. “Bu insanlar sadece öldükleri zaman, inşaattan düştüklerinde ya da yandıklarında haber oluyorlar. Kamu kurumları bu olaylar yaşanmadan önce harekete geçmiyor.” dedi.
'YEREL YÖNETİMLERİN DUYARLILIĞI YETERSİZ'
Foggo, yerel yönetimlerin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini vurguladı. Özellikle kadın ve çocuk merkezlerinin eksikliğine dikkat çeken Foggo, mahalle temelli çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu belirterek “Yoksullukla mücadele eden kadınlar, çocuklarını güvenle bırakabilecekleri kreşlerin, kendilerine destek olacak merkezlerin eksikliğini yaşıyorlar,” diye konuştu.
'YOKSULLUK SİYASETİN MALZEMESİ OLMAMALI'
Toplumsal projelerin gerçek ihtiyaçlara uygun olarak tasarlanması gerektiğini ve yerel yönetimlerin karar alırken yoksul mahallelerdeki kadın ve çocukların sesine kulak vermesi gerektiğini ifade eden Foggo, “Mahallelerdeki kadınlar, çocuklar, o mahallenin neye ihtiyacı olduğunu bizlerden daha iyi bilir. Onları dinlemek ve anlamak, kalıcı çözümler için en önemli adımdır,” dedi.
Yoksulluğun siyasetin malzemesi haline gelmemesi gerektiğini belirten Foggo, kamuoyunun yoksulluğu sadece siyasi vaatlerde değil, gerçek eylemlerde görmesi gerektiğini belirterek “Partilerin yoksulluğu sona erdirme sözleri verip harekete geçmemesi, bu krizi büyütüyor,” dedi.
Panel kayyımlara karşı kadınların “Jin Jiyan Azadi” sloganları ile sona erdi.
Fotoğraflar: Evrensel
İlgili haberler
Kuşadası'nda kadınlar, kayyım ve etki ajanlığına k...
Kuşadası Kadın Platformu kadınları, kayyım ve etki ajanlığına karşı sokağa çağırıyor.
Hayatlarımıza atanan kayyuma karşı bir araya!
İktidar, kayyum atarken de kadınlara yönelik politikalar üretirken de “Sizin kendi yaşamınıza dair s...
Batman'da kayyım protestolarına müdahale | JİNNEWS...
Batman Belediyesine kayyım atanmasına karşı düzenlenen eyleme polis biber gazı ve TOMA ile müdahale...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.