Kadın sağlığı, toplum sağlığının temel taşlarından biridir. Ancak aile hekimliğine getirilen yeni yönetmelik ve performansa dayalı sistem, hem kadın sağlığı hizmetlerini hem de genel sağlık hizmetlerini büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi, ilaç yazımına getirilen kısıtlamalar ve aile hekimlerinin mesleklerini özgürce icra edememesi, sağlık hizmetlerinin kalitesini ciddi şekilde tehdit etmektedir.
Yeni sözleşme ve ödeme yönetmeliği ile aile hekimlerine dayatılan performans sistemi, sağlık hizmetlerini hedef puanlara ve cezalandırmalara endeksli bir hale getirmiştir. Gebe izlemleri, lohusa takipleri ve kansere yönelik taramalar gibi kritik olan kadın sağlığına dair koruyucu sağlık hizmetleri yalnızca performans göstergesi olarak görülmektedir. Ancak kadın sağlığı, nicel hedeflerin konusu olamayacak kadar hayati bir meseledir.
AİLE PLANLAMASI MALZEMELERİNE ERİŞİM SORUNU
Pandemi sonrası dönemde aile planlaması malzemelerine erişimde ciddi sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Aile sağlığı merkezlerine (ASM) yeterli miktarda doğum kontrol hapı ve prezervatif gönderilmemesi, kadınların güvenli ve etkili korunma yöntemlerine ulaşmasını zorlaştırmaktadır. Doğum kontrol yöntemlerinin dışarıdan temin edilmesi kadınlar için büyük bir maliyet oluşturmaktadır. Geçim sıkıntısı yaşayan kadınlar bu ürünlere erişememekte, bu da istenmeyen gebeliklerin artmasına neden olmaktadır. İstenmeyen gebelikler ya gebeliğin sonlandırılması gibi zorlu süreçlerle ya da psikolojik ve ekonomik yükü ağır annelik dönemleriyle sonuçlanmaktadır. Aile planlaması malzemelerinin yetersizliği, kadın sağlığını riske atmaktadır. Kadınların ücretsiz ve düzenli bir şekilde korunma yöntemlerine erişmesi toplum sağlığı açısından da önemlidir. Devlet, bu malzemeleri temin ederek birinci basamak sağlık hizmetlerini desteklemelidir.
SİSTEMDEKİ AKSAKLIKLAR AİLE HEKİMLERİNE YÜKLENİYOR
Özellikle gebelik döneminde kadınların, kendileri ve çocuklarının sağlığının korunması için aşılanması gerekmektedir. Gebelik döneminde tetanoz, difteri, boğmaca ve influenza yani gribe karşı aşılanma bilimsel kılavuzlara göre kuvvetle önerilmektedir. Sağlık Bakanlığı doğum öncesi bakım rehberlerine ve ulusal aşılama programımıza göre, devlet eliyle bu aşılamaların yapılması gerekirken yaşanan stok sıkıntıları nedeniyle gebeleri zamanında aşılamak için ücretli aşı alımına yönlendirmek zorunda kalıyoruz. Aşılamalarda yaşanan stok aksaklıkları devam etmesine rağmen bebek ve gebe takiplerinde yaşanan aksaklıkların sorumluluğu yeni yönetmelik nedeniyle aile hekimlerinin üzerinde kalmaya devam etmektedir. Sadece rakamlar üzerinde tarama, takip ve izlemlerin yapılması doğru değildir, kadınların sağlığı için gerekli tüm ihtiyaçların öncelikli olarak giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca kanser ve enfeksiyon riskine karşı koruyan HPV aşısı da ulusal takvimde yerini almalıdır.
Sağlık açısından devlet tarafından bu kadar tamamlanması gereken şey varken bu zulüm yönetmeliğiyle bunlar tamamlanmayıp sistemin tüm sorumluluğu aile hekiminin üstüne yıkılmaktadır. Yönetmelik üstünde lohusa izlemlerin negatif performans kriteri olarak getirilmiş olması sistemin aksaklıklarını gidermemekte, sadece aile hekimlerine yük olarak geri dönmektedir.
REÇETE KISITLAMASI SAĞLIĞA ERİŞİMİ ZORLAŞTIRACAK
Yeni yönetmelik yalnızca koruyucu sağlık hizmetlerini değil, hekimlik mesleğinin özünü de tehdit etmektedir. Performans hedefleri doğrultusunda aile hekimlerinin reçetelerine dahi müdahale edilmektedir. Ağrı kesici, mide koruyucu ve antibiyotik gibi ilaçların belirli bir seviyenin üzerinde yazılması durumunda aile hekimleri cezalandırılmaktadır.
Özellikle ileri yaş kadınlarda menopoz sonrası dönemde ortaya çıkan osteoporoz gibi hastalıkların, romatizmal rahatsızlıkların kadınlarda daha sıklıkla görülmesi ve farklı nedenlerle vücut ağrıları, enfeksiyonlara yatkınlıkların oluşması kadınların ilaçlara daha fazla ihtiyaç duymasına neden olabilmektedir. Hekimin hastasının ihtiyacı olan ilacı herhangi bir performans kriterine tabi olmaksızın reçete edebilmesi gerekmektedir. Şu an için 3 kalem ilaç grubuna getirilen kısıtlamalar ilerleyen dönemde daha farklı ilaç gruplarına getirilebilecek kısıtlamaların da habercisidir. Kadınların sağlık sorunlarına etkili ve erken müdahale edebilmek, yalnızca zaman ve kaynakla değil, aynı zamanda hekimlerin özgürce mesleklerini icra edebilmesiyle mümkündür.
Yeni yönetmelik ile 6 ayda bir vatandaşlarımızın ASM’lere başvurusu istenmektedir. Bu süre içerisinde ASM’lere kontrole gelmeyen kişiler nedeniyle aile hekimleri cezalandırılmaktadır. Yönetmelik nedeniyle hasta yoğunluğunun artması, asıl sorumluluğumuz olan koruyucu sağlık hizmetlerinin aksamasına ve bunun bir parçası olarak, kadınların düzenli sağlık hizmetine erişimini engellemektedir.
SEVK SAĞLIK HİZMETİNİN BİR PARÇASI
Aile hekimlerinden kişilerin hastane başvurularını azaltmaları beklenmektedir. Oysa erken tanı ve tedavi için gerekli olan taramalar ve takipler, bazen hastaneye başvuruyu zorunlu kılmaktadır. Örneğin, kadın hastalıkları ve doğum uzmanına ya da farklı bir branşa yönlendirilmesi gereken durumlarda hastayı sevk etmek, sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu süreçler, erken tanı ve tedaviyle devletin sağlık harcamalarını azaltırken hastalar için hayat kurtarıcı bir rol oynar. Buna rağmen, hastaneye sevk edilen hastalar nedeniyle aile hekimlerine ceza uygulanması, sağlık sistemine zarar veren bir politikadır.
Performans hedeflerine dayalı sistem, hekimlik mesleğinin ruhuna aykırı olduğu gibi, kadın sağlığı gibi kritik alanlarda ciddi riskler doğurmaktadır. Bu nedenle yeni yönetmelik geri çekilmelidir. Aksi halde bu süreç 1. basamak sağlık hizmeti sunan aile hekimliğinin yok noktasına gelmesine neden olacaktır.
Fotoğraf: Evrensel
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.