Ne ısınabiliyoruz, ne doyabiliyoruz!
Gebze’de bulunan Tayaş Gıda işçisi bir kadın: Müdürler hazır su içerken bize sözde arıtılmış çeşme suyu veriliyor. Etrafı kirli ve su birikintisiyle dolan bu çeşmeden su içmek zorunda kalıyoruz.

Bizler Tayaş Gıda fabrikasından işçiler olarak sizlere sesleniyoruz. Asgari ücret zammının açıklanmasının ardından fabrikada pek çok arkadaşımız “Asgari ücret böyle olduysa acaba bizim maaş zamları nasıl olacak” diye konuşmaya başladı. Çünkü asgari ücretin 2020 TL olması biz işçileri tam olarak tatmin etmese de patronları rahatsız etmiş olacak ki pek çok yerde olumsuz şeyler duyuyoruz. Ne mi duyuyoruz? Pek çok iş yerinde işverenlerin maaşı bankaya yatırıp, zammı elden geri isteyeceğini duyurduğunu ya da “Bu zam çok fazla” diyerek işten atmaların başladığını... Bizim patron da asgari ücret zammını panoda duyururken asgari ücretin 1829 TL yani net tutarını yazıyor, AGİ kısmını dahil etmiyor. Oysaki geçen yıl 1603 TL diye yazıyordu panoda. Evet farkındayız ki asgari ücretin gerçek tutarı budur (1829 TL), AGİ zaten devletin her çalışana çocuk sayısı kadar yatırdığı tutardır.

Ekonomik krizin faturasını her geçen gün daha derinden hissediyoruz. Patronların krizi fırsata çevirip az işçiyle çok iş yaptırmaya çalıştığının ya da işçilerin kazanılmış haklarını tırpanlanmaya çalıştığını da duyuyoruz. Şimdi bütün patronlar böyle de Tayaş patronu farklı mı? Önümüzdeki dönem bizim maaş zamlarımız da belli olacak. Patron biz istemeden kendiliğinden bize iyi bir zam mı verecek? Asgari ücretin bile işçilerin ihtiyacının çok altında belirlendiği bir dönemde böyle bir şeyi beklemek ham hayal olur.

Fabrikadaki pek çok arkadaşımız zammın daha gelmeden eridiğini açıkça söylüyor. Geçen yıl bu zamanlarda 1 ya da 2 liraya yediğimiz ıspanak şimdi 7-8 lira. Doğalgaz faturası en düşükte yaktığımız halde 250 liradan aşağı gelmiyor. Anlayacağınız ne ısınabiliyoruz ne de doyuyoruz.

Her zaman olduğu gibi yine işten çıkarmalar, ücretsiz izinler gündemde Tayaş işçisi hiçbir zaman yıllık iznini istediği, ihtiyacı olduğu an kullanamıyor. Herkesi sırayla kışın ortasında yıllık iznini kullanmaya zorluyorlar. Yaza dair planlarımız hayal oluyor bu yüzden de. Çünkü fabrikanın ihtiyaçları işçinin ihtiyacından önce geliyor.

TAYAŞ PATRONU İŞÇİSİNDEN KORKUYOR
Fabrikamızın en önemli sıkıntılarından biri de içme suyu. Müdürler hazır su içerken bize sözde arıtılmış çeşme suyu veriliyor. Etrafı kirli ve su birikintisiyle dolan bu çeşmeden su içmek zorunda kalıyoruz. Fabrikanın her yerine kameralar yerleştirildi ve kameraların sesi de kaydettiği söyleniyor. Anlaşılan o ki Tayaş patronu korkuyor. Bu korkunun sebebi ne olabilir? İşçilerin yan yana gelmesinden, memnuniyetsizliklerini dile getirmesinden korkan işveren bizleri bu şekilde engelleyebileceğini düşünüyor. Sendikalaşmamızdan, tek ses olmamızdan korkuyorlar. Düşündükleri tek şey kârlarının artması, biz de işçiler olarak kendi gücümüzün farkına varmalıyız. Koskoca Tayaş patronu işçilerin yan yana gelmesinden bu kadar korkuyorsa; bırakalım o korksun. Biz yan yana gelelim, bir olalım, sendikalı olalım.

İlgili haberler
Seçim, Geçim ve Rejim

Seçime doğru giderken, geçim her gün daha da yakıcılaşan bir sorun. Ne var ki, bu seçimin tek özgünl...

Tayaş Gıda’yı bir de kadın işçiden dinleyin

Tayaş işçisi bir kadın çalışma şartlarını anlatıyor: Baskı, sömürü, hakaret ve dahası... Kadın işçil...

Asgari ücret belirlenirken geçimin nasıl sağlanaca...

Batıkent’te kadınlara asgari ücret beklentilerini, nasıl geçinebildiklerini sorduk. Asgari Ücret Kom...