Masa da masaymış ha!
İdealleri olan birkaç genç kadın öğretmenin olduğu bir masa, ülkenin özel sektör eğitim kurumlarında çalışan bir kadın olmaktan bahsediyorlar… Masada konu çok, konular bağlantılı...

İdealleri olan birkaç genç kadın öğretmen bir masa etrafında, ideallerinin bir bir nasıl söndürüldüğünden bahsediyorlar. Adaletsizliği, eşitsizliği ya da sömürüyü anlatırken öğrencilerine, tüm bu kavramlara ne kadar yakın olduklarını gizliyorlar. Konu konuyu açıyor. Ülkede kadın olmaktan, ülkenin özel sektöründe çalışan bir kadın olmaktan, ülkenin özel sektör eğitim kurumlarında çalışan bir kadın olmaktan bahsediyorlar. Tüm koşullar öyle aleyhlerine ki çiçeği burnunda mezunlar olarak başladıkları işlerinden hepsinin de çiçeklerinin nasıl soldurulduğuna pek de şaşırmayarak dinliyorlar birbirlerini. Branşları farklı ama yaşadıkları aynı. Çalıştıkları kurumlar farklı, yaşatılanlar, dayatılanlar aynı.

TÜM ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİNİN ORTAK KADERİ

Öğretmenlikte de cinsiyet ayrımı olmaz, orada bari olmasın umutlarıyla başvurdukları işlere bunun nasıl da olabileceğini görerek kabul ediliyorlar en başta. Genel bilgilerden bahsedildikten sonra nasıl giyinmeleri, nasıl davranmaları gerektiğine dair demeçler dinleyerek ayrılıyorlar zira görüşmelerden. Masadaki kadınlardan bir tanesi işe uygun kıyafetler almak için kredi çektiğinden bahsediyor, diğeri ise maaş almaya başladıktan sonra arkadaşlarının, kardeşinin uygun(!) kıyafetlerini giymeyi bıraktığından. Kaç maaş ama? En değersiz hissettikleri bu konuya da giriyorlar istemeden. Ne kazanıyorlar ki çünkü? Asgari? Bir tık üstü? Dönemin ortasında asgarinin dahi altında kalan maaşlarından söz ediyorlar. Tüm özel sektör öğretmenlerinin ortak kaderi!

ÖNEMLİ OLAN…

Geceleri gündüzleri yok, bir ağızdan çıkacak lafa bağlı çünkü işe devam edip etmeyecekleri dahi. Sürekli memnun etmeye çalışılan bir yığın insan. İşe karşı memnuniyetsizlikleri artan bir yığın emekçi. Önemli olan para değil tabi, bu koşullarda nefes almaktan sonra yaşamak için en gerekli koşul olmasına rağmen gerçekten en önemli olan şey değil bu meta. Önemli olan onca emeğin karşılığını alamıyor olmak, önemli olan ticarethaneye dönüşmüş bu eğitim kurumlarında verilen sözlerin tutulmuyor olması. Önemli olan o umutlarının bir zerresinin bile yok olmamasına uğraşılan o çocuklara dahi yılgın bir sabırla yaklaşıyor olmak. Bu yüzden kendinden uzaklaşmak, yaptığın işe yabancılaşmak. Ve masadaki tüm kadınlarla, kurulan cümlelerden sonra birbirlerini onaylıyor olmak.

Herkes üç gün durmadan konuşacak kadar dolu. Telefonları susmuyor birkaçının, geceleri gündüzleri yok gerçekten. Bir eğitim kurumunda dört kişinin yaptığı işleri başka bir kurumda tek kişiye yüklemişler zira. Öğretmen unvanı ile girdikleri bu ticarethanelerde birçok alana dahil ediliyorlar. Bir rehber öğretmen kayıt aldığından bahsediyor örneğin, muhasebe tuttuğundan. Oysa sözleşme hazırlanırken nasıl da farklı her şey. İş yükü nasıl da artıyor sonra, nasıl da yok oluyor bir anda tüm sosyal hayatları, akademik hayatları.

Yorgunluktan ne zamandır bir sayfa kitap dahi okuyamadığını söylüyor bir tanesi. Bir diğeri arkadaşlarıyla, ailesiyle telefonda beş dakika bile konuşamadığından bahsediyor bu bitmek tükenmek bilmeyen yorgunluğundan dolayı. İşin içinden çıkarmıyorlar velhasıl. Özel sektör öğretmeni olmaktan başka çıkışları yok. Atamalar hakkında konuşacak mecalleri bile kalmamış zaten.

Son olarak yaklaşan 8 Mart’a geliyor konu. İşten nasıl izin alıp da Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde başka kadınlarla birleşebilecekleri bir eylemde bulunabilecekler? Kimse kesin bir şey diyemiyor. Yine de bir umut kalkıyorlar masadan. O bir umut da olmazsa nasıl devam edebilecekler yoksa? Nasıl umut olabilecekler hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklara? Hiçbir şeyden haberi olmamasını istedikleri…

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
Gelecek bizimle değişecek!

Kapitalist barbarlığa, aile, devlet, tarikat iş birliğiyle hayatlarımızı karartan ittifaka karşı eme...

Mamak Belediyesi emekçileri ile görüşmeler: Ne çok...

Henüz gerçekleşmemiş taleplerimiz, hayata dair kaygılarımız hatta hayal kırıklıklarımız olsa da ilk...

Düşlerinde daha iyi bir dünya var

Ankara Yenimahalle’de yaşayan kadınlara umutlarını, hayallerini sorduk. Kimi aşk diledi, kimi kadınl...