Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin feshini onayladığı karardan sonra, Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarlarında ilk 24 saatte İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanacağı açıklamasını yaptı. Hukuksuzluğa karşı mücadelemizi iktidar değişinceye kadar bekletip bu süreçte particilik yapmamız mı bekleniyor? Peki somut olayda asıl problem hükümetin bu Sözleşme’nin tarafı olmayı sürdürmek istememesi midir yoksa hükümetin kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanması ve yargının bu keyfiliği önlememesi midir?
Hukuksuzluğa karşı mücadelede etmek için iktidar olmak gerekmediğine göre iktidar olduktan sonra İstanbul Sözleşmesi’nin 24 saatte imzalanacağının değil, zaten imzalanmış ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş bu Sözleşme’nin anayasaya aykırı olarak elimizden alınmaya çalışılmasına karşı mücadelenin sözünün verilmesi daha isabetli olurdu.
Bir hukuk öğrencisi olarak mesleğimizin itibarsızlaştırıldığını düşünüyorum. Bazı kararlarda hukukun temel ilkelerinin, insan haklarının görmezden gelindiğine; gayet açık bir hükmün yorumlanmak suretiyle bir menfaat elde edilmeye çalışıldığına şahit olmaktayız. Sürpriz kararlar verilmekte, hukuki güvenlik ilkesi zedelenmektedir. Bir ülkede yargıya güvenin azalması vahim sonuçlar doğurabilir. Hak ve menfaatini yargı yoluyla elde edemeyen insanların farklı yollarla bunları elde etme olasılığı beni endişelendiriyor. Fakat bütün bunlara rağmen işini anayasa ve kanunlara uygun olarak, meslek etiği gözetilmek suretiyle özveriyle icra eden yargı mensuplarının olduğunu bilmek genç bir hukukçu adayı olarak bana umut veriyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.