HÜDA PAR’ın Meclise girmesine genç kadınlar ne diyor?
‘İçimizdeki öfkeyi susarak bastırmak yerine gür bir şekilde haykırmalıyız. Bunu yapmadığımız bir koşulda yavaş yavaş haklarımız ellerimizden alınıyor. En azından bunu yapmamız gerekiyor.’

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun kadın düşmanı söylemleri seçim sürecinde çokça tartışıldı. Kadınların “Eğer ilk turda bitiremezsek, artık zorla peçe giydirilip sahiplendirileceğiz” gibi ifadelerini sıkça duymaya başladık. Ne yazık ki özellikle kadınları baskı altına alacak politikaları gündeme getiren ve 14 Mayıs seçimlerine AKP listelerinden HÜDA PAR’lı 4 aday Meclise girdi.

Yedisinden yetmişine kadınların kaygılarının ortaklaştığı bu seçimler, kadınların bir aradalığını hem güçlendiriyor hem de kadınların kendi siyasetini yapmasının önemini bir kez daha gösteriyor. Cumhur İttifakından sözcüler, başörtüsü üzerinden kadınları korkutmaya çalışırken bugün sokaklarda, fabrikalarda, üniversitelerde kadınlar; kirayı, mutfak masrafını, faturaları, çocuklarının beslenme çantasını ne ile dolduracağını konuşuyor. Üniversiteli genç kadınlar Eskişehir’de kafelerde saati 15-20 liraya çalışırken, ay sonunu nasıl getireceğini düşünüyor. Aldığı ücret karşılığında sadece barınma ve yemeğini karşılayabilen genç kadınlar, pet alırken bile en ucuzunu ve en kalitesizini seçiyor.

Üniversitelerin online olduğunun açıklanması ile aile evine dönmek zorunda kalan binlerce üniversiteli kadın psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldı. Aile evinde değil ders çalışmak, uzanıp dinlenmeye vakit bulamayan kadınlar; yemek hazırlamak, bulaşık yıkamak, temizlik yapmak derken günlerini kısır bir döngüde geçiriyor. Fırsatı olabilenler ise okudukları şehirlere dönüp burada bir yaşamı yeniden kurmaya çalışıyor.

‘HÜDA PAR’IN BENDEKİ KARŞILIĞI KORKU’

İnsanca yaşamanın koşullarını yaratmaya çalıştığımız mücadele sürecinde, en önemli gündemlerimizden biri seçim. Kadın düşmanlarının bugün Cumhur İttifakında bir araya geldiği ve kadınların mücadeleyle elde ettiği haklarına saldırdığını biliyoruz. Peki Eskişehirli kadınlar ne düşünüyor? Anadolu Üniversitesinden kadın arkadaşlarımızla konuştuk…

Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü öğrencisi bir arkadaşımız söze şöyle başlıyor: “Zaten yaklaşık son beş senedir bir kadın olarak can güvenliğimin olduğunu düşünmüyordum, tedirgindim. Şu an ise HÜDA PAR’ın Meclise girmesi ile çok daha tedirgin oldum. Çünkü özel hayata müdahale söz konusu.”

Anadolu Üniversitesi Gazetecilik Bölümü hazırlık öğrencisi Dila ise şunları dile getiriyor: “HÜDA PAR’ın Meclise girmesinden önce, Meclise girebilecek herhangi bir partiyle ortaklık yapması ihtimali bile çok korkutucuydu. Ben 20 yaşında genç bir kadınım ve İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması hayatlarımızı yeterince kötü etkilemişken HÜDA PAR gibi cihatçı bir anlayışın Meclise giriyor olması beni korkuttu.”

İRAN’DA YAŞANANLARDAN GÖRDÜK…

Sözlerine 6284 sayılı Kanun’un kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından önemine değinerek devam eden Dila, “Bu yasanın kaldırılması demek ise cinayetin, tacizin, şiddetin önünü açmak demektir. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 6284’ün de tartışılıyor olması, bana bir söz hakkımın olmadığını hissettiriyor. İran’da yaşanan İslam devrimi ile gelen şeriatın, kadın hak ve özgürlüklerini nasıl bir eşiğe çektiğini geçen yaz Mahsa Amini ile öğrendik. Şeriat hukuku kadınlar için kurtuluş değil aksine tutsaklıktır. Türkiye’nin de böyle bir duruma gelmesi ihtimali benim için korkunç. Sanırım HÜDA PAR’ın bendeki karşılığı korku demek” diye konuştu. Annesinin bekar bir kadın olduğunu belirten Dila, “Yalnız bir kadının sahiplendirileceğini söylemi dahi beni sinirlendiriyor. Kadınları böyle bir şeye layık görüyor olmaları, aslında onların kadına bakışının bir resmi. Karma eğitime karşı olmaları ise kadınların daha fazla baskı altında olması ve erkeklerin kadınlar üzerinde hakimiyetinin güçlenmesi demek. Kadın ve erkeğin farklı eğitimler alması şeriatın küçük yaşlarda aşılanması için istenilen bir şeydir. Tabii kız çocuklarının böyle bir koşulda okutulacağını düşünmüyorum” dedi.

‘DEĞİŞİME İNANIYORUM, UMUDUM VAR’
Kadınların bugün Türkiye’de kendilerini güvende hissetmedikleri ve Cumhur İttifakının bu güvensizliği çok daha pekiştirdiği ortada. “Peki, kadınlar nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyor, haklarımızı ve hayatlarımızı koruyacak koşullara sahip bir ülke nasıl sağlanabilir?” sorumuza Dila şu yanıtı veriyor: “Güvenilir bir ülkede yaşamak istiyorum tabii ki. Gece neden sokakta olduğum, o saatte orada ne işim olduğu, ne giydiğim gibi sorular sormayan yargı sistemi olmasını istiyorum. Öncelikle bu zihniyetin değişmesi gerekiyor. En önemlisi de bu tür durumlarda suç olağanlaştırılıyor ve çoğunlukla herhangi bir caydırıcı ceza verilmiyor. Ben Türkiye’de özgürce yaşamak istiyorum. Artık kimsenin cinsiyetim üzerinden baskı kurmasını istemiyorum. Belli bir sınıfın memleketi yönetmesini ve bu grubun istediği her şeyi yapabileceğini düşünmesini istemiyorum. Sürekli korktuğumu ve üzüldüğümü dile getiriyorum. Fakat bu korku bendeki bir sinirin karşılığı aslında ve sinirim beni hırslandırıyor. Kazanmak istiyorum ve kadınların mutlaka kazanacağını biliyorum. Haklarımızı ve hayatlarımızı ancak örgütlenerek koruyabiliriz. Birinden gördüğümüz bir adım bizim de bir adım atmamızı sağlayacak ve bu adımlar belki de düşündüğümüzden çok daha hızlı bir şekilde ilerleyecek. Ben değişime inanıyorum, umudum var. İçimizdeki öfkeyi susarak bastırmak yerine gür bir şekilde haykırmalıyız. Bunu yapmadığımız bir koşulda yavaş yavaş haklarımız ellerimizden alınıyor. En azından bunu yapmamız gerekiyor.”

Görsel: Canva

İlgili haberler
Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır*

Evet, değişim sandıkla olmadı, ama öbür sandığı bekleyecek bir beş yılımız daha var mı? Emeğinin kar...

‘Bize oy vermezsen yardımı unut’ siyaseti

Nuran, Zeynep, Ayten... Sadece bir mahalleden yüzlerce kadından üçü... 22 yıllık iktidarı sürecinde...

Seçim sonrası bir iş yeri değerlendirmesi: Korkuyu...

Çalışmamızın eksikliklerinden öğrendiklerimizle dayanışmaya, birleşerek ortak taleplerimiz için müca...