‘Bize oy vermezsen yardımı unut’ siyaseti
Nuran, Zeynep, Ayten... Sadece bir mahalleden yüzlerce kadından üçü... 22 yıllık iktidarı sürecinde sosyal yardımlara mahkum edilen kadınların yalnızca birkaçı...

Türkiye tarihinin en adaletsiz atmosferinde gerçekleşen 28 Mayıs seçimlerinde milliyetçi duyguları istismar ederek iktidara tırmanan ve zafer naraları atan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sonuçları belirginleştikten sonra yaptığı konuşmasında “sahip olduğumuz muazzam ekonomik potansiyel”den bahsederek, “Artık tüm vaktimizi ve enerjimizi çalışmaya, eser üretmeye, hizmet vermeye tamamıyla tahsis edeceğiz. Güven ve istikrar, bu iki kavram çok önemli. Güçlü bir ekonomi yönetimini bu iki kavramın üzerine kuracağız” dedi. “Zafer” diye bahsedilen bu seçim sonuçlarının arkasında; mahallelerde hayatları güvensizlikle ve yoklukla kuşatılmış kadınların elindeki en ufacık yardımdan da olma korkusu üzerinden mecbur bırakıldığı ikiyüzlü siyaset var. “Muazzam ekonomik potansiyelin” altında ezilenlerin yaşam koşullarına, burada siyaset eliyle korkunun nasıl inşa edildiğine bakalım.

AYLARCA VERİLMEYİP SEÇİM DÖNEMİNDE DAĞITILAN YARDIMLAR

Seçim süreci boyunca yüz yüze geldiğimiz kadınlar ertesi gün karınlarını doyurmak için o kadar büyük çabalara giriyorlar ki siyasetçilerin dediklerini, vadettiklerini ne izleyebiliyor ne de duyabiliyorlar. Ancak, yukarıdakilerin söylemlerini aşağıda örgütleyen cemaat, camii, kadın kolları tehditleri onları korkutmaya yetiyor. Ayten, kocası tarafından terk edilmiş 4 çocuklu bir kadın. Bir binanın giriş katında, 4 bin lira kira ödeyerek hayatta kalmaya çalışıyor. Çocuklarını bırakacak yeri olmadığı için çalışamıyor. Çöp kenarından topladığı eşyalarla döşediği, rutubetine asla çözüm bulamadığı bakımsız bir evde yaşıyor. Tek geliri aldığı 4 bin liralık sosyal yardım ve konu komşunun yaptığı yardımlar.

Ayten bu yardımlara nasıl ulaşmıştı? Sosyal destek alabileceği tüm kurumlar başvurusundan bir ay sonra evini denetlemiş, evdeki beyaz eşyalar gerekçe gösterilerek talebi reddedilmiş, tekrar talebini yenilemiş, sosyal hizmetlerin kapısında ağlamış, elinde yarı yamalak yazmaya çalıştığı dilekçeyle saatlerce yalvardıktan sonra bir ay sonra aynı eve denetime gelinmiş. Tüm bu süreç 3 ayı bulmuş. Bu 3 ay boyunca Ayten ve çocukları ne yiyip ne içti? Bir TikTok hesabı açarak bedenini teşhir etmek zorunda kalan Ayten, kazandığıyla çocuklarına ekmek alabilmiş. Tüm o yoksulluğu sürecinde kapısına gelmeyen AKP’nin, seçim sürecinde korku salarak gelmesi ve 3 ayda ulaşamadığı devlet desteğine AKP’nin aracılık etmesiyle hızla ulaşması işte bu ikiyüzlü siyasetin var ettiği yoklukla nasıl var olduğunun bir örneği.

İÇECEK TEMİZ SUYU BİLE OLMAYANLAR

Zeynep, 2 çocuklu, sosyal yardım alan başka bir kadın. Bir çocuğu engelli. Bu nedenle çalışamıyor. Hayatında ilk kez yardım başvurusu yapmış ama hiçbir sonuç alamamış ta ki seçim kampanyası başlayana kadar. Başvurduğu kurumlar üzerinden bilgilerine ulaşıldığını söyleyen Zeynep, AKP Kadın Kollarının evine geldiğini söylüyor. AKP’nin “Sana yardım bağlarız” sözleriyle kendisine 2 bin liraya yakın destek bağlanıyor. Bunun yanında, “Oyunu bizden yana kullan, yoksa gelecektekiler hem başörtünü indirecek hem de bağlanan tüm yardımların kesilecek” diyerek aba altından sopa göstermiş. Bu kadının evinde ne izleyebileceği televizyonu ne de içebileceği temiz bir suyu var. “Temiz içme suyunu uzun zamandır alamıyoruz” diyen karşılaştığımız onlarca kadından biri Zeynep...

Nuran, ev sahibi tarafından evden atılmakla tehdit ediliyor: “Ya 6 bin lira kira öde, ya da evden çık.” Ancak Nuran’ın 6 bin liralık geliri bile yok. Eşi engelli olduğu için yarı zamanlı çalışabiliyor. Nuran’ın evi de diğer evlerden farksız; rutubet içinde ve sağlıksız. Onun da temiz içme suyu yok. 3 çocuğundan biri sağlıksız beslenmeye bağlı gelişim bozukluğu yaşıyor. Doktorlar, et ve sebze yemesi gerektiğini söylüyor. Ancak Nuran, sadece pazar yerinde arta kalan çıkıklarla sebze ihtiyacını karşılayabiliyor. Defalarca yaptığı yardım başvuruları reddedilen Nuran, e-Devlet üzerinden AKP’ye üye olduktan sonra eğitim seti desteği alıyor.

VAR ETTİĞİ YOKLUKLA VAR OLAN İKTİDARIN ZAFERİ
Nuran, Zeynep, Ayten, sadece bir mahalleden yüzlerce kadından üçü... Ülkede milyonlarca kadının yaşamının özetini anlatıyor. 22 yıllık iktidarı sürecinde sosyal yardımlara bağımlı kılınan kadınların yalnızca birkaçı...
Bu kadınların ortak özelliği sadece yoksullukları ve aldıkları yardımlar değil, aynı zamanda yaşam koşullarının sebebinin siyasetle bağını kuramamaları. Buna cahillik, cehalet diyemeyiz. Öğrenebileceği bütün mekanizmalar elinden alınmış, yanı sıra milliyetçi duygularla sarmalanmış, “Hükümet dediğin sadece ülke yönetir, ülke de dış ülkelere karşı güçlü bireyler tarafından temsil edilir” algısıyla donatılmış ve kendi yoksulluğunu kader gibi görmeye inanmışlar. Doğal olarak oyunu o “güçlü lidere” verip, olduğu yerden, “Yarın karnımı nasıl doyuracağım?” derdiyle baş başa kalıyor.

Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı

İlgili haberler
Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır*

Evet, değişim sandıkla olmadı, ama öbür sandığı bekleyecek bir beş yılımız daha var mı? Emeğinin kar...

Seçim sonrası bir iş yeri değerlendirmesi: Korkuyu...

Çalışmamızın eksikliklerinden öğrendiklerimizle dayanışmaya, birleşerek ortak taleplerimiz için müca...

HÜDA PAR’ın Meclise girmesine genç kadınlar ne diy...

‘İçimizdeki öfkeyi susarak bastırmak yerine gür bir şekilde haykırmalıyız. Bunu yapmadığımız bir koş...