‘Bu hanımla görüşmek yohh…’
Karı koca kendi aralarında konuşuyorlardı. Sesleri yükselince kulak misafiri oldum. Kadın eşine gezmek istediğini söylüyordu. Beyefendi son sözü söyleyen edasını yüzüne takınarak; ‘Yoh’ dedi.

Yaşlandıkça insan anıları hatırlamayı daha çok tercih ediyor nedense. Yıllar önce çalıştığım işyerinde yaşadığım bir anı geldi gözlerimin önüne. Orta yaşlı temiz giyimli, düzgün aile tablosu çizen bir çift gelmişti işyerime. Karı koca kendi aralarında konuşuyorlardı. Sesleri yükselince ister istemez kulak misafiri oldum. Kadın eşine gezmek istediğini söylüyordu. Beyefendi son sözü söyleyen edasını yüzüne takınarak; “Yoh” dedi sadece.

Kadının üzüntüsü yüzündeki çizgilere yansıdı. Başladık ayaküstü sohbete. “Beyefendi müsaade mi etmedi?” dedim. Evet dedi, “Çok bencil hep kendi gezer, bana sıra gelince hep bahane, hep yok der. Her işini ben yaparım. Evimiz dublex, odasında çay içerken çaydanlık yanında durur; en alt katta olsam bile arayıp gel çayı doldur der” dedi.

Ben tabii şaşkınlıkla “Sen de çıkıp dolduruyor musun?” dedim. “Evet, sen doldurmaz mıydın?” dedi. “Yok doldurmazdım, ben yukarı çıkardım. Camı açar çığlığı basardım. Herif herif hele gel bak ne olmuş diye. Gelirdi camın yanına, bak arabanı kuş pislemiş der camdan iterdim” diyerek kahkaha attım. Biz aramızda gülüp şakalaşırken, beyefendi döndü ve eşine “Yürü gidiyoruz yohh yohh bu hanımla görüşmek yohh bir daha” diye söyleniyordu. Bir taraftan da “Böyle kadınları yaşatmayacaksın, topuğuna bir tane sıkacaksın olacak bitecek diyerek” çıktı, gitti. Biz ise kahkahalarla ayrıldık birbirimizden.