Bağımsızlık mücadelelerinin kadın yüzleri
Dünyanın dört bir yanında emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı mücadelenin bir parçasıydı kadınlar. Bağımsızlık mücadelelerinde yer almış bu 4 kadının hikayesi bize ilham versin!

Dünyanın dört bir yanında halklar emperyalistlere, işgalcilere ve işbirlikçilerine karşı mücadele verirken kadınlar da bu mücadelelerin bir parçasıydı. Bugün bağımsızlık mücadelelerinde yer almış dört ülkeden dört kadının hikayesine uzanıyoruz. Keyifli okumalar!

ARNAVUTLUK: LİRİ GERO

Liri Gero, 1926 yılında Arnavutluk’un Fier kentinde doğdu. 1939 yılının Nisan ayında, yani henüz 13 yaşındayken, Arnavutluk’un faşist İtalya tarafından işgal edilmesinden kısa bir süre sonra, birçok gençle birlikte işgale karşı çıkan faaliyetlerde yer almaya başladı. İşgale karşı örgütlenen komünist gruplarla birlikte direnişe katıldı. 1942 Peza Konferansı'nda Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin ilanından sonra işgalcilere karşı aktif olarak savaşanlara yardım etti. 14 Eylül 1943’te İtalya kontrolündeki Fier’den 68 kadın partizanla birlikte Arnavut Ulusal Kurtuluş Hareketi saflarına katıldı. Liri, dağda savaşabilmek için Fier’den bir düğün günü gelin kılığına girerek ayrıldı. Direniş tarihinde önemli bir yere sahip olan 16. Saldırı Tugayı’na katıldı.

Ekim 1944'te Fier civarında Alman Nazi birliğine saldıran birliğin parçasıydı. Bu saldırıda partizanlar Nazilere ağır hasar vermiş olsa da Liri ağır yaralandı ve esir alındı. Duyularını kaybedene kadar savaşmaya devam ettiği için Naziler tarafından bilincini kaybetmiş halde bulundu. 17 yaşındaki bir genç kadının bu direnci karşısında Naziler intikam duygusuyla onu bir ağaca bağladı ve üzerine benzin döküp ateşe verdi.

Savaş sonrasında, gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle “Arnavutluk Halk Kahramanı” unvanı aldı. “Ulusal Kurtuluş Savaşının Kahramanları Konuşuyor (Flasin Heronj të Luftës Nacional-Çlirimtare)” kitabının ikinci cildinde Liri Gero’dan şu sözlerle bahsedilmektedir: “(Fier’deki) Mezarlığa gittiğinizde Liri Gero adı altında onun genç ve güzel vücudunun kalıntılarının bulunduğunu düşünebilirsiniz, ancak durum böyle değil. Arnavutluk'un özgürlüğü için yakılan yüreğinden çıkan bir avuç külden başka bir şey değil.”

Fotoğraf: Wikimedia Commons

FİLİSTİN: LEYLA HALİD

Leyla Halid, 1944 yılında İngiliz mandası altındaki Hayfa’da doğdu. Ailesi 1948 yılında Filistinlilerin “Nakba” olarak adlandırdıkları İsrail devletinin kurulması sürecinde göç etmek zorunda kaldı ve Lübnan’a taşındı. Gençlik yıllarında, Filistinli kimliği ve topraklarına dönme arzusuyla etkilendi ve bu duygular ilerideki mücadeleci kişiliğinin temelini oluşturdu.

Henüz 15 yaşındayken Filistin mücadelesinin simge isimlerinden George Habaş’ın kurduğu Arap Milliyetçiler Hareketi’ne katıldı. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) bu hareketin içinden 1967 yılında doğdu. 1960'ların sonlarında Filistinli gençler arasında İsrail'e karşı silahlı mücadele yükselmeye başladı. Leyla Halid de bu dönemde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin eğitim kamplarına katıldı. Hareketin içinde de dış operasyonlar şubesinde görev aldı.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi içinde “Şadya Ebu Gazale” takma ismiyle bilinen Leyla Halid, 29 Ağustos 1969’da, FKÖ üyesi Selim ile birlikte 840 numaralı Los Angeles-Tel Aviv uçuşunu gerçekleştiren bir Amerikan uçağını kaçırarak bütün dünyanın dikkatini Filistin davasına çekmeyi başardı. Uçak yere indikten sonra uçuş ekibi ve yolcuları uçaktan indirip Boeing 707 uçuş kabinini havaya uçurdular ve Suriyeli yetkililere teslim oldular. 45 gün Suriye'de gözaltında tutulduktan sonra, iki İsrailli pilot karşılığında 31 Filistinli tutukluyla serbest bırakıldılar. Bu olay, sadece Filistin meselesine ilişkin uluslararası ilgiyi artırmakla kalmadı, aynı zamanda kadınların da bu tür militan eylemlerde yer alabileceğini gösterdi.

Bu olaydan sonra uçak kaçırma eylemlerine yine devam etti. 1970 yılında ikinci uçak kaçırma eyleminde, Sandinist hareketten Nikaragualı Patrick Arguel ile birlikte yer aldı. Bu süreçte tanınmamak için estetik operasyonlar geçirdi, farklı ülkelerin pasaportlarını kullandı. Yakalanıp serbest bırakıldıktan sonra örgütü tarafından Sovyetler Birliği’ne eğitime gönderildi. Bölgeye geri dönüşünde artık silahlı mücadelede değil, siyaset sahnesindeydi. Leyla Halid, sonraki yıllarda dünya çapında konferanslara katıldı, Filistin halkının haklarını savundu ve barışçıl çözümler için çağrıda bulundu. Filistin sorunu ve kadınların kurtuluşu üzerine çalışmalar yürüttü. Halen Filistin davasının sembol ismi olarak tanınmakta ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve topraklarının bağımsızlığı için mücadele etmektedir.

Fotoğraf: Sebastian Baryli/ Wikimedia Commons  (CC BY 2.0 DEED) 

İRLANDA: HELENA MOLONY

Helena Molony, 15 Ocak 1883 tarihinde İrlanda'nın Dublin şehrinde doğdu. İrlanda'nın bağımsızlık mücadelesi sırasında önemli bir figür olarak ortaya çıktı. Aktif bir politikacı ve sendikacı olarak işçilerin ve kadınların hakları için mücadele etti ve İrlanda'nın bağımsızlığı için çalıştı. 1903 yılında İrlanda’nın Kızları (Inghinidhe na hÉireann) adlı örgüte katıldı. 1908 yılında örgütün yayın organının editörlüğünü üstlendi. 1915 yılına gelindiğinde, Jacob's Bisküvi Fabrikasında 1911 yılındaki grev sırasında kurulan İrlanda Kadın İşçiler Birliği’nin sekreteri oldu.

Molony, Nisan 1914'te kurulan cumhuriyetçi kadın örgütü Cumann na mBan'ın (Kadın Konseyi) önde gelen bir üyesiydi. Cumann na mBan üyeleri, İrlanda'da İngiliz kuvvetlerine karşı silahlı isyana hazırlık amacıyla eğitim alıyordu. 1916 Paskalya Ayaklanması sırasında Molony, Dublin Kalesi'ne saldıran ayaklanmacılar arasındaydı. Ayaklanma başladığında belediye binasındaki kadınların komutasını devraldı. Ayaklanmacılar Dublin Postanesi'ni ve Dublin'deki diğer stratejik noktaları ele geçirdi ve İrlanda Cumhuriyeti'ni kurduklarını ilân ettiler. Ancak bir hafta kadar süren çatışmalar sonucunda İngiliz yönetimi isyanı bastırdı ve ayaklanmanın 16 liderini yargılayıp idam etti. Belediye binasının savunması sırasında Molony’nin komutanı Sean Connolly de öldürüldü. Molony ise yakalanıp Aralık 1916'ya kadar hapsedildi.

İrlanda İç Savaşı'nın ardından İrlanda Sendikalar Kongresi'nin ikinci kadın başkanı oldu. 1930'larda, özellikle Kadın Mahkumları Savunma Birliği ve Halkın Hakları Derneği ile cumhuriyetçi harekette aktif olarak yer aldı. Molony aynı zamanda bir tiyatro oyuncusu ve yönetmeniydi. Abbey Tiyatrosu gibi önemli sahnelerde çalıştı. Sanatı, kültürü ve edebiyatı İrlanda'nın bağımsızlık mücadelesine bir araç olarak gördü. Kadınların toplumdaki yerini güçlendirmek için sanatın ve kültürün önemini vurguladı. 1967 yılında Dublin'de hayatını kaybetti.

Fotoğraf: https://www.storiesfrom1916.ie/1916-easter-rising/helen-moloney 

CEZAYİR: ZOHRA DRIF

Zohra Driff 1934 yılında Cezayir'in Tiaret şehrinde doğdu. Cezayir Üniversitesi'nde Hukuk öğrencisiyken tanıştığı arkadaşları aracılığıyla Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne (FLN) katıldı. İlerleyen yıllarda hareketin silahlı kanadının çekirdek bir üyesi olarak, Cezayir bağımsızlık mücadelesine dikkat çekmek ve başarıya ulaştırmak için birçok operasyon ve eylemde yer aldı. Kadınların bağımsızlık mücadelesindeki rolü ve önemine dikkat çekti. Fransız askerlerinin dikkatini çekmemek için Avrupai tarzda saç modelleri ve kıyafetler seçerek eylemlerini gerçekleştirdi.

Cezayir halkının özgürlük hareketine bağlılığını gösteren 8 günlük grev öncesinde sendikaları ve dernekleri koordine etmede ve aynı zamanda daha geniş kitlelere grevi nasıl destekleyebilecekleri konusunda tavsiyelerde bulunmada çok önemli bir rol oynadı. Djamila Boupacha'nın yanı sıra grevin Cezayirliler, özellikle de kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkisini izlemekten sorumluydu. Tutuklanmasından hemen önce harekete daha fazla kadını katma konusundaki tutkusunu ifade ediyordu. Fransız yönetimi tarafından tutuklanmaya, işkenceye ve tacize karşı kampanya yürütebilecek, FLN'nin ayrı bir kadın kolunun kurulmasını hedefliyordu. Kadınlardan oluşan geniş bir oturma eylemi düzenlemek ve kadınları bu protestoya katılmaya seferber etmek için çalışıyordu.

1957’de Fransızlar tarafından yakalanıp “terörizm” suçundan 20 yıl zorunlu çalışmaya mahkum edilen Zohra Driff, Cezayir ve Fransa'da 5 yıl hapis yattı. 1962'de Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasının ardından hapisten çıktı. Çıktıktan sonra Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında kimsesiz kalan gençler için bir organizasyon kurdu ve aynı zamanda Cezayir'de ceza avukatı olarak çalıştı. 15 yıl boyunca çalışmaya devam ettiği Cezayir Milletler Konseyi'ne seçilen ilk kadınlardan biri oldu.

Fotoğraf: Saber68/ Wikimedia Commons


Kapak fotoğrafı: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
68’den günümüze mücadelenin öznesi kadınlar

68’de de 78’de de kadınlar mücadelenin ayrılmaz bir parçasıydı, inanmışlıklarıyla, değiştirici gücün...

Vera Mihaylovna Veliçkina: Sovyetlerde çocuklara b...

Çocuklar için okullarda bir öğün ücretsiz öğle yemeği uygulaması ve ücretsiz kantinler zorlu yıllard...

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne tarihsel seyir: Siyah...

1 Eylül Dünya Barış Günü; emperyalizmin yıkıcılığı, vahşeti ve buna karşı emekçilerin, işçilerin ver...