Tarihin derinliklerinde, adaletsizliğin ve eşitsizliğin yükü altında, sessizce bir fırtına oluşuyordu - kadınların kurtuluş mücadelesinin anlatılmamış destanı. Ufukta bir fırtına gibi, sayısız kadının boğulmuş sesleri yankılandı, baskının zincirlerinden özgürleşmek için yanıp tutuşuyorlardı. Onların yolculuğu zorluklarla doluydu ancak yenilmez ruhları çağlar boyunca yankılanacak bir devrimi ateşleyecekti, güçlenme ve eşitlik çağının yeni bir şafağını müjdeleyecekti. Direnç, cesaret ve kadınların seslerinin zincirlenmeden ve zaferle yükseldiği yeni bir dünyanın mücadelesinin hikayesini açığa çıkarıyoruz.

Uygarlığın başlangıcından itibaren, kadınların kaderi kırık hayallerin ve boğulmuş hedeflerin trajik bir senfonisi olmuştur. Eğitime erişimleri engellenmiş, sesleri susturulmuş ve kısıtlayıcı beklentilerin duvarları arasında hapsedilmişlerdir. Varlıkları acı içinde gizlenir, gülümsemelerin ardına saklanır, fakat bunların ardında karanlıkta dökülen gözyaşları, değişim için sonsuz bir susuzlukla toprağı sulayan damlalardır.

Ancak, yüzyıllar boyunca süren baskılar ve cehaletin ardından, kadınlar zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya kaldılar. Toplumun karanlık köşelerinde, kadınlar haksızlıkların pençesinde eziliyor ve fırsat eşitliğine ulaşmak için verilen savaşta yalnız hissediyorlardı. Kadınların hak arayışı, içlerindeki kahramanları ortaya çıkardı. İsyanın alevleri kalplerinde yandı ve cesaretleriyle sınırları zorladılar.

Toplumun alışılmış düzenini sarsarak, kadınlar kendi ayakları üzerinde durmanın onurunu tattılar ve varoluşlarını güçlü bir şekilde hissettiler. Baskılardan kurtulmak için her türlü engeli aştılar ve kadınların eşit bir geleceğe doğru ilerlemesini sağlayacak temelleri attılar.

MAHSA AMİNİ: BİR SAVAŞIN HİKAYESİ

Mahsa'nın yolculuğu İran'da başlamış, gelenek ve ataerkil yapıların zincirlerine dolanmış bir ülkede gerçekleşti. İran’daki bütün kadınlar yıllar boyunca baskı altında en ufak haklarından bile mahrum kaldılar. Ama bir şeyler değişecekti…

Mahsa başkente geldiği gün sadece “giydiği kıyafetleri” yüzünden polis tarafından tutuklandı. O tutuklanma Mahsa’nın ölümüne yol açtı.

Sonra bütün kadınlar ve erkekler birleştiler. Onun ölmesine sebep olanlar bedelini ödeyecekti.

Eylül 2021’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı… Sokağa çıkan herkes “kadın, yaşam, özgürlük” (zan-zendegi-âzadî) diye bağırmaya başladı ve kadınlara uygulanan şiddete ve baskıya karşı durdular.

Mahsa Amini isyanı, yalnızca bir siyasi sistem değişikliği değil, zihinleri ve kalpleri dönüştürme amacı taşıyordu. Kalıcı değişim getirmeye yönelik bir isyandı ve birbirimize olan empati ve saygıya dayalıydı.

Herkes için eşit haklar ve özgürlükleri savundu. Tehlikeli koşullara rağmen, Mahsa'nın ruhu boyun eğmedi, Tahran'ın karanlık sokaklarını aydınlatan bir umut işareti oldu. Halkın kararlılığı ve mücadeleye olan bağlılığı, milyonlarca insanın dikkatini çekti, sadece ülke içinde değil dünya genelinde etkili oldu. Mahsa'nın hikayesi derinden yankılandı, adalet ve eşitlik için özlem duyanların kalbini harekete geçirdi. O, artık baskılayıcı güçler tarafından gölgede bırakılmaya razı olmayan bir neslin sesi haline geldi.

Aktivizmi güç kazandıkça, karşılaştığı tehditler de arttı. Rejimin tepkisi sert ve boyun eğmezdi, muhalefeti her türlü yolla bastırmaya çalıştı. Ancak Mahsa'nın cesareti benzersizdi. İtaatsizliğinin sonuçlarıyla yüzleşirken güçlü ve onurlu bir şekilde, asla korkuya veya sindirilmeye boyun eğmedi.

Onun mirası, adalet ve özgürlük için mücadelelerin belirli bir zamana veya yere sıkıştırılmadığını, zamansız ve evrensel bir amaç olduğunu hatırlatıyor. Onun hikayesi sınırları ve zamanı aşıyor, adalet ve özgürlük mücadelesinin sınır tanımadığını güçlü bir şekilde hatırlatıyor.

Fotoğraf: Sarkhat