İran Cumhurbaşkanlığı seçiminin adaylarının üçüncü münazara programı “kültür” tartışmaları adı altında gerçekleşti. "Zorunlu başörtüsü" ve İranlı kadınlara yönelik baskılar, adayların tartıştığı konular arasında yer aldı.
İran rejiminin televizyonunda 6 adaya yönetilen sorular arasında "Protestolar", "İslami başörtüsü", "İslami yaşam tarzı", "Gençlik ve evlilik", "Kreş" ve "Kürtaj" konuları vardı.
İran’da 28 Haziran'da yapılacak cumhurbaşkanı seçimleri için canlı yayın münazaraları devam ediyor.
Adaylardan eski İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi güvenlik rollerine değinerek "En baskın dönemde kafirlerin önünde durmak zorundaydım, ancak kadınların önünde alçakgönüllü olmamız gerektiğini söylüyorum” dedi. Purmuhammedi Reisi gibi, dört kişiden oluşan ve “ölüm heyeti” adı verilen grubun içinde yer alan isimlerden biri. 1980’li yıllarda Hürmüzgan, Kirmanşah, Huzistan ve Horasan’ın savcısıydı. Reisi gibi, dört kişiden oluşan ölüm heyetinde yer alıyordu. Purmuhammedi sadece bu yıllardaki toplu idamların değil daha sonraki süreçte de İran’daki idamların sorumlularından.
'CİNSİYET EŞİTLİĞİNE İNANMIYORUZ'
Devrim Muhafızlarının eski komutanlarından biri olan Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf ise “Cinsiyet eşitliğini kabul etmiyoruz ancak cinsiyetler arası adalete inanıyoruz” dedi. Kalibaf, ailelerde yaşanan ekonomik sorunların yükünün kadınların ve annelerin omuzlarında olduğunu söyledi. Kalibaf ayrıca polisin kadınlara müdahalesi sırasında “acı hadiselerin de yaşandığını ve bunların durdurulması gerektiğini” söyledi.
Muhammed Bakır Kalibaf karnesinde ise İran polis kuvvetleri komutanlığı ve Tahran belediye başkanlığı gibi görevler yer alıyor. Kalibaf siyasi kariyerine İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra rejim yanlısı milis örgüt “Besic”de çalışarak başladı, daha sonra İslam Devrim Muhafızlarına katıldı. Kalibaf’ın adı 1990’lı yıllarda öğrenci ayaklanmalarının bastırılması, tutuklamalar, işkenceler ve yolsuzluklarla gündeme geldi.
ZORUNLU BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI DEĞİL ‘COPA’ KARŞI
Seçimlerde reformcuların(Ilımlı Muhafazakar) tek adayı Tebriz Milletvekili Mesud Pezeşkiyan ise "Sokaklarda kadınlarla ilgili baskılar oluyor ve bu muameleler doğru değil” dedi.
Pezeşkiyan Purmuhammedi ve Kalibaf’ın kadınların toplumdaki önemi hakkındaki iddialarına atıfta bulunarak “Dediğiniz gibi olsaydı, kadınların durumu çok daha iyi olmalıydı” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Pezeşkiyan’ın seçim programlarındaki temsilcisi Mostafa Kokebiyan, bu adayın zorunlu başörtüsüne karşı olmadığını belirterek, “Nereye giderse kızıyla birlikte gidiyor ve biliyorsunuz kızı tamamen örtülü. Bizim söylemek istediğimiz başörtüsü takmaya copla ikna edemeyiz” demişti.
'İRAN’DA KADINLARIN SORUNU BAŞÖRTÜ DEĞİL'
Yine Usulcü klikten (Aşırı mufazakar) Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı Hüseyin Kazizadeh Haşimi, başörtüsünün İranlı kadınların sorunu olmadığını söyledi. Kadınları "en büyük sosyal sermaye" olarak nitelendiren Haşimi kadınların kaygısının fırsatlarda ayrımcılık olduğunu söyledi.
Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani zorunlu başörtüsünü "yasal ve gerekli" olarak nitelendirerek, “Başörtüsü olmayanlarla yüzleşme gerekir. Ancak saygıyla bu mümkün” dedi. Zakani geçen genel seçimlerde Reisi lehine adaylıktan çekilmişti. Zakani, mali yolsuzlukları, çocuk işçileri ucuz iş gücü olarak kullanmasıyla biliniyor.
Alireza Zakani de zorunlu başörtüsünü "yasal ve meşru" olarak nitelendirerek şunları ekledi: "Başörtüsü olmayanlarla bu tür bir yüzleşme ancak saygı ve yasal yüzleşmeyle mümkündür. Saygı, saygı ve saygı."
Danışma Konseyi Üyesi ve Usulcü klikten Said Celili ise, "Gazze'deki katillerle fotoğraf çektiren insanlar İran'daki kadınlardan endişe duyuyor çünkü İran'ın kadınlar konusunda herkesin hayran kaldığı bir model gösterdiğini biliyorlar. Düşmanlar kadın meselesini odağına alıyor çünkü İran’ın en güçlü olduğu nokta kadınlar” dedi.
'İNRETNETE ERİŞİM ENGELİ GEREKLİ'
Kadınların başörtü meselesinin yanı sıra adaylar Mahsa Amini protestoları sırasında internete erişim engeli getirilmesini savundular ve bunu gerekli bir önlem olarak değerlendirdiler.
Muhammed Bakır Kalibaf, 2022 yılında rejimin güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ve bu durumda internetin kesilmesi gerektiğini savundu. Kalibaf, yasaklar nedeniyle VPN kullananların oranının yüzde 67'ye çıktığına dikkati çekerek, "Riski ortadan kaldırmak yerine artırdık ve hem ekonomik hem maddi zarar hem de manevi zarar gördük" dedi.
Adaylar ayrıca yerli ve milli internetin gereklilikleri üzerinde durdular.
Fotoğraf: İRNA
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.