Patronun işçi temsilcisi olduğu bir düzeni kabul etmiyoruz
Tekstil fabrikasından çalışan kadın işçi çalışma koşullarını anlattığı mektubunda kendilerini yine kendileri gibi işçi olanların temsil ettiği, temsilcilerini kendi seçtikleri bir düzen istiyor.

Haklarımız için önce nasıl mücadele etmemiz gerektiğin öğrenmemiz gerek. Bunun öğrenmek için de örgütlenmek gerek. “Nasıl olacak bu?” sorusu tüm işçilerin sorunu. Biz işçi kadınlar için ise örgütlenememe sorununu daha yakıcı bir biçimde yaşıyoruz. Yoğun ve yorucu çalışma şartlarında çalışan biz işçilerin sabah işe beş dakika gecikme opsiyonu bile olmazken çıkışımız belli olmuyor. Ağır koşullar, düşük ücret, sigortasız, güvencesiz çalışma, iş güvenliğinin olmayışı gibi birçok sorunla karşı karşıyayız.

Benim işyerimde de bunlardan farksız bir yer. Lavaboya günde 3’ten fazla gidilemez; işçilerin temposu düşünce yüksek sesle müzik çaldırılır ve ustabaşı arada volta atıp “Haydi aslanlarım” diye bağırır; en ufak hatada hakarete uğrarsın ve karşılık verdiğinde işten çıkarılırsın; bir gün işe gitmediğinde iki günlük ücretin kesilir; sağlık sorundan dolayı rapor aldığında gene maaşından 3 gün kesilir... İşyerinde her yerde kamera var. Patronun kolaylıkla cep telefonundan bizi izlediğini söylüyorlar. Bu bizi inanılmaz tedirgin ediyor, oturduğu yerde “Bizi izliyor” düşüncesi çok rahatsız ediyor.
Bir de günlük işe gelenlerin yaşadıkları sorunlar var. Günlük çalışanların hiçbir hakkı yok, sosyal güvence yok, çoğu 50 yaş üstü, emekli bile olamayacaklar. Birbirine soruyorlar “Ne olacak halimiz” diye.

İŞÇİLER ARTIK SUSMASIN, BAĞIRSIN
Şimdi bizde işgüvenliği diye bir durum ortaya çıktı. Patrona karşı bizim haklarımızı koruyormuş. Fabrikaya bizimle toplantı yapmaya geldiler, ama bizle mi yaptılar toplantıyı patronla mı anlamadık. Haklarımız anlatmaya başladılar. Biz de önce “Vay demek ki bizi koruyan bir yasa varmış” dedik. İşçilerin arasından iki işçi temsilcisi seçilecekmiş, oy kullanmamız için oy pusulası hazırlandı. Pusulaların yanına mühür koydular. Mühüre bir baktık ki işçi temsilcisinin biri patronun kız kardeşi, diğeri patorunun eniştesi. “E ne olacak, biz işçiler kime oy vereceğiz?” diye düşündük. Şaka gibi değil mi, işçiyi patronun kendisi temsil ediyor.
İşçiler artık susmasın, artık bağırsın. Kölelik koşullarında çalışmak istemiyoruz, patronların bizim adımıza kararlar almasını istemiyoruz. Temsilcinin bile işçi olmadığı bir düzen istemiyoruz. 8 saat iş günü için, gece mesaisi olmaması için tek çaremiz mücadele etmek, örgütlenmek. O yüzden işçileri , özellikle de tekstil işçilerini örgütlenmeye çağırıyorum.

İlgili haberler
İŞÇİ KADINLARIN ORTAK ÇİLESİ: Gece çalış, gündüz...

Kadınların öne çıkan ve acil çözüm istedikleri sorunların başında; gece vardiyası, esnek çalışma, dü...

Başbakan ‘Sendikalaşmaktan korkmayın’ mı dedi?

Başbakan Binali Yıldırım’ın, daha geçtiğimiz günlerde “Sendikalaşmaktan korkmayın...” çağrısı yaptı....

Bir anne çocuklarını kapının önüne koyar mı Gönül...

‘Reklamlarında kadınların emeğinden bahseden Göçmen Börekçisinin yeni doğum yapmış kadın işçilere be...