Dikkat spoiler içerir!
2024 yılında Nadim Güç’ün yönetmenliğini üstlendiği Mukadderat, toplumun kadınlara biçtiği rollerle bireysel özgürlükler arasındaki çatışmayı ele alan bir dram filmi. Kastamonu’nun Cide kasabasında geçen hikaye seyirciyi, geleneksel değerlerin ağır bastığı bir ortamda, kişisel mücadelelerin en insani yanlarına tanıklık etmeye davet ediyor.
Filmin merkezinde, eşini ani bir şekilde kaybeden Sultan karakteri var. Nur Sürer’in hayat verdiği Sultan, yalnızlık korkusuyla bir yandan yeni bir başlangıç yapmaya çalışırken bir yandan da kasabanın dar kalıplarına meydan okuyor. Sultan’ın eşi öldükten sonra verdiği evlenme kararı, çocukları Nevzat ve Reyhan ile çatışmasına yol açıyor. Aile içi bu gerilim, aslında daha geniş bir toplumsal meseleye işaret ediyor: Kadınların kendi hayatları üzerinde söz sahibi olma mücadelesi.
İRADE VE DAYANIŞMA
Sultan sadece yeni bir eş arayışıyla değil, aynı zamanda ekonomik bağımsızlık kazanma yolunda da bir dizi adım atıyor. Evini pansiyona çevirip pazarda tezgah açan Sultan, çevresindeki kadınlara ilham veriyor ve onların da benzer bir uyanış yaşamasını sağlıyor. Sultan’ın hikayesi üzerinden, kadınların toplumsal dönüşümün öncüsü olabileceği de vurgulanıyor. Film, “kader” kavramını sorgularken insan iradesinin ve dayanışmanın gücünü gözler önüne seriyor.
Nadim Güç, yönetmenlikte detaylara verdiği önemle dikkat çekiyor. Kastamonu’nun sakin doğası ve kasabanın sıcak renkleri, hikayenin hem huzurlu hem de çatışmalı atmosferine katkı sağlıyor. Kamera açıları ve yakın çekimler, karakterlerin iç dünyasını seyirciye başarıyla aktarıyor. Özellikle Sultan’ın duygusal iniş çıkışlarını anlatan sahnelerde, görsel anlatım, filmin duygusal gücünü katlıyor.
Filmdeki oyunculuklar, Mukadderat‘ın en güçlü yanlarından biri. Nur Sürer, Sultan karakterine sadece hayat vermekle kalmıyor; onun kararlılığını, korkularını ve umudunu seyirciye en yalın haliyle aktarıyor. Özellikle Aslıhan Gürbüz’ün küçük bir kasabada yetişen ve okumak için İstanbul’a giden kız çocuğunu yaşattığı karakteri Reyhan, miras bölüşümü gibi konularda kadınlara yapılan ayrımcılıkla mücadeleyi de yaşatmayı es geçmiyor.
Sonuç olarak, Mukadderat Türk sinemasının unutulmaz yapımları arasında yer almayı hak eden bir film olmakla birlikte, bazı yönleriyle eleştiriyi de gerektiriyor. Sultan’ın filmde genel olarak akıl aldığı kişilerin yine erkekler olması, senaryo tercihinin neden bu yönde yapıldığını sorgulatıyor. Kasaba kadınlarının birlikte var oluş hikayelerinin ise kimi noktalarda belirli sloganlarla sınırlı kaldığını görmek mümkün. Benim beklentim hikayenin yine kasaba sınırları ve gelenekleri çerçevesinde ancak daha organik ilerlemesi olurdu. Yine de bu filmi izlemek, yalnızca bir hikayeye tanıklık etmek değil; aynı zamanda toplumda kadınların yeri ve gücü üzerine derin bir yolculuğa çıkmak anlamına geliyor.
Görsel: Film fragmanından alınmıştır
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.