Kadının içindeki sessiz çığlığın dışa vurumu: Def
Ahura Ritim Topluluğu defin varlığına Türkiye’den ses olan müzik topluluklarından. Topluluğun üyelerinden def eğitmeni Evin Akbal ile konuştuk…

Def, tef, dof, erbane, arabani… Adı değişse de Mezopotamya’nın en kadim müzik aletlerinden biridir def. Ancak sadece Mezopotamya’nın değil birçok eski uygarlığın da kadim müzik aletidir. Padişah törenlerinden düğün gecelerine, semah törenlerinden ürün toplama törenlerine kadar kullanılan, bazen daire bazen dört köşe olarak karşımıza çıkan def, tarihte edindiği yeri bugün de korumaya devam ediyor. Bu müzik aletiyle günümüzde en çok İran’da karşılaşıyor olsak da Türkiye’de de defe olan ilgi azımsanmayacak boyutta. Ahura Ritim Topluluğu da defin varlığına Türkiye’den ses olan müzik topluluklarından. Topluluğun üyelerinden biri olan ve aynı zamanda def eğitmeni olan Evin Akbal ile defi ve defin kadınlarla neden bu kadar bütünleştiğini konuştuk. 

‘DEF ÇALARKEN İÇİMDEKİ FİLİZ YERİN ALTINDAN ÇIKIYOR’

Defjen Evin, Asya’nın nazlı kızı ‘Mezopotamya’ topraklarında doğup büyüdüğünü, genlerinin buram buram Mezopotamya koktuğunu ifade ederek tanıtıyor kendisini. Defle başlayan macerasını ise şöyle özetliyor:

“Def enstrümanı bizim yörelerde büyüklerimiz tarafından hep çalınırdı. Bilinçaltımızda tınısı hep var yani… İzmir’e üniversite okumaya gittiğim yıllarda yollarımız kıymetli öğretmenim Sami Hosseini ile kesişti. Sami Hocam ile rastlantımız büyük bir nimet oldu benim için. Onun öğreticiliğiyle def notası dünyasında buldum kendimi. Öğrenme yolculuğumda Sami Hocamız 7 kişilik Ahura Kadın Grubu kurdu ve ilk şarkımız Dera Sore’yi sahnede deflerle birlikte çalmaya karar verdik. Ardından Ahura Ritim Topluluğunda da nice sahnelerde yer aldık. Provaların, sahnenin büyülü tozunu yuttukça, müziğin şifalı gücünü benliğimde hissettikçe her ritim beni bu enstrümana ve grubuma daha çok bağladı. 4 yıllık def eğitimimden sonra bu enstrümanı doğru metotla öğretmek için ben de eğitimler vermeye başladım. Öğrencilerimle beraber birçok etkinlikte yer aldık. Ruhumuzun rengini yansıtan nice sokak müzikleri yaptık… Def çalarken içimdeki filiz yerin altından çıkıyormuş da güneş gibi tepede parıldıyor gibi hissediyorum. Öğrencilerimde de aynı etkiyi gözlemleyince yaptığım işin üstüne daha çok gittim. Defjenlik yolunun iyileştirici gücünü keşfetmek isteyenlerle tanışmak isterim.”


DEFİN KADINLA BÜTÜNLEŞTİRİLMESİ…

Def genellikle kadınla bütünleştirilen bir enstrüman. Bu zamana kadar kadın-erkek defjen gibi bir tanımlamaya denk gelmedim ama “Bir enstrümanı, mesleği vs. herhangi bir cinsiyetle bütünleştirmekten nasıl vazgeçeceğiz?” diye soruyorum Defjen Evin’e, şöyle yanıtlıyor sorumu:

“Defin kadın ile bütünleştirilmesinin sebebi bildiğim kadarı ile şeklinden dolayı. Daire şekli çok eski zamanlarda kadınlığın, doğurganlığın aynı zamanda sonsuzluğun simgeleyen bir şekilmiş. Aynı zamanda kadınlar erkekleri savaşa uğurlarken güç uyandırmak için def çalarak maniler söyleyerek uğurlarmış. Bir mesleği, enstrümanı ya da sanat uğraşını cinsiyetle bütünleştirmekten vazgeçmek için kalıpları kırmak gerekiyor. Her şey çocukluktan bilinçaltımıza işleniyor. Bundan ötürü çocuklara bu dar kalıpları öğretmemeyi ve çocukları bu dar kalıplara sokmamayı öğrenmeliyiz ama ilk önce kendi içimizdeki, bilincimizdeki cinsiyetçi ayrımı ve kalıpları yenmemiz gerekir. Yani kısaca savaşmalıyız, ilk önce kendimizle!”

YEMEK YAPACAĞIMIZ ZAMANI SANATA AYIRSAYDIK EĞER…
Sanatla yaşamını bütünleştiren kadınlardan Defjen Evin’e sanatı ve kadını soruyorum. Kadınların sanatın içinde olması ve üretmesi, günlük hayatın idamesinde içine düştükleri çıkmazdan çıkarmada yardımcı oluyor mu merak ediyorum… “Günümüz şartları üzerinden değerlendirmek gerekirse; pandeminin bütün zorlukları en çok da kadınları yıprattı. Bir kadın yemek yaparken ‘Sevgimi kattım daha güzel oldu’ diyor. Yemek, kadının elinden çıkan bir sanattır ama sıradandır, monoton bir hâldir. O hep sevgisini katar her gün biraz daha güzel yapar. Düşünsenize yemek gibi lezzetli değil de müzik gibi duygu dolu bir şeye sevgisini kattığını. Bu da kadında akşam ne pişirsem endişesi değil de zaman yaratıp üretme girişimine dönüşür. Ben her zaman üretmenin büyük payının kadınlara ait olduğuna inanırım yeter ki kendi iradeleri ile hareket etsinler.”


RİTİM, MÜZİĞİN ÇIĞLIĞIDIR

Defjen Evin’in tüm kadınlara da mesajını iletmiş olalım: “Üretmenin azizliğinden vazgeçmemek gerek. İçimizde filizlenmeye hazır onlarca tohuma dokunmak gerek ve en önemlisi içimizdeki güce inanmak gerek. Hayatımızdan geçen yollardan biri de mutlaka müzik icrası olmalı. Çünkü müzik; ilahi bir matematiktir, kesindir, iyileştiricidir, evrenin ruhunun sesidir. Ama ben bir defjen olarak; ritim, müziğin çığlığıdır diyorum. Çığlığımızda buluşmak ümidiyle... Ritmin ahengi kalabalıkta rengini belli eder, defjen olma yolunda da hep yan yana olalım!”

Görseller: Evin Akbal arşivi, Wikimedia-Commons

İlgili haberler
Esenyalı’da kadınlardan erbaneli yürüyüş

25 Kasım öncesi Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği çağrısıyla bir araya gelen Esenyalı Mahallesinden k...

GÜNÜN NEŞESİ: Hüsne Tekintaş'ın def havası

"Gız ben unutuyom hep bu şarkıyı" diye başlayıp türküyü alıp götüren Hüsne Tekintaş'ın def havasını...

GÜNÜN KADINI: Müzik dehası bir kadın Paradies

Mozart, Bach, Chopin… Bilindik erkek besteciler… Ancak aynı dönemin en az onlar kadar yetenekli best...