İpek Er'den Rojvelat'a, kadınlar güvensizliğe mahkum ediliyor
'Kürt kentlerinde devletin güvenlik güçlerinin kadına yönelik şiddet ve tacizinin önlenmesi ve faillerin devlet tarafından korunmasının önüne geçilmesi gerekiyor.'

Kürt kentlerinde kadınların doğrudan devletin güvenlik güçlerinin tacizine ve şiddetine maruz kaldıkları, kolluk güçleri ile kurdukları ilişkilerin bu kimseler tarafından şantaj ve şiddetin bir aracı olarak kullanıldığı, bölgedeki her kadın cinayetinden sonra yeniden gündeme geliyor. Bu durumu en net İpek Er’in, Uzman Çavuş Musa Orhan tarafından işkence ve tecavüze uğrayarak intihara sürüklenmesinde görmüştük. Sorun, kadınların sadece doğrudan şiddete maruz kalmasıyla bitmiyor. Aynı zamanda önleyici ve cezalandırıcı mekanizmalar da işlevsizleşmiş durumda. Fail Musa Orhan’ın mahkeme tarafından serbest bırakılmasının ardından yükselen kamu tepkisiyle ancak yeniden yargılanabildiğini görmüştük. Yine her tarafı güvenlik kameraları ile dolu Dersim’de kaybolan Gülistan Doku’nun, aradan geçen 4 yıla rağmen henüz bulunamadığı bir durumla karşı karşıyayız. 

KENTLER KÜRT KADINLARI İÇİN GÜVENLİ DEĞİL

Gülistan’ın yakın arkadaşı Rojvelat Kızmaz 9 Şubat’ta ayrıldığı evine dönmeyince ailesi, ilgili tüm kurumlara başvurup sosyal medyadan kayıp ilanı vermişti. Aile, tüm ısrarlarına rağmen etkin çalışma yürütülmediğini süreç boyunca sosyal medya hesaplarından paylaşmıştı. Rojvelat Kızmaz'ın ağabeyi, dalgıcın bile kendileri baraj kıyısında Rojvelat'a ait kıyafetleri ve ayakkabıları bulduktan sonra geldiğini söylemişti. Hasankeyf Ilısu Barajı'nda Rojvelat'ın cansız bedenine ulaşıldı. Rojvelat'a ne olduğu, Hasankeyf'e neden gittiği, neden boğulduğu ise hâlâ bilinmiyor.

İpek Er'den Rojvelat'a bütün bu süreç boyunca Kürt kentlerinin Kürt kadınları için güvensizliğini, kız kardeşlerimizin ölümleri ile birlikte seyrettik. Kayıp kadınların bulunması için kurumların gereken çalışmaları etkin ve hızlı bir biçimde yürütmediği, bir kez daha bütün açıklığıyla gün yüzüne çıkmış oldu böylece.

İstanbul Sözleşmesi'nin iptali ve 6284 sayılı yasanın etkin kullanımının azaldığı bu tarihlerde, koruma-arama-kurtarma-cezalandırma kurumlarının da işlevsizleşmesi ile birlikte kadınlar için her köşe başı, ölüm olmuş durumda.

İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönüş ve 6284 sayılı kanunun etkin kullanımının kadınlar için hayati önemde olduğunu hatırlayarak; kadına yönelik şiddetin gerçekleşmeden önlenmesi, faillere yönelik cezalandırmaların caydırıcı olması, Kürt kentlerinde devletin güvenlik güçlerinin kadına yönelik şiddet ve tacizinin önlenmesi ve faillerin devlet tarafından korunmasının önüne geçilmesi gerekiyor.

Tam bu noktada bizi bu sıkışmışlık ve korku düzeninden kurtaracak şeyin, kadınların ve kadınların ortak mücadelesi olduğunu yeniden hatırlamak ve tüm gücümüzle yine ve yeniden ısrarla mücadeleye tutunmak gerekiyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Rojvelat Kızmaz’ın cansız bedenine ulaşıldı

9 Şubat’ta Batman Petrol Mahallesi'nde kaybolan 26 yaşındaki Rojvelat Kızmaz'ın cansız bedenine ulaş...

Gülistan Doku dört yıldır kayıp: ‘Deliller araştır...

Gülistan Doku’dan 4 yıldır haber alınamıyor. Aradan geçen 4 yılı Dersim Baro Başkanı Fatma Kalsen,...

Tecavüz sanığı uzman çavuşun 'rızası var' beyanı e...

Mardin’de tecavüz gerekçesiyle yargılanan uzman çavuş Ömer Ayas hakkında savcı, sanığın "Rızası vard...