Nermin Yıldırım, her birini gözlerimizin önünde canlandırıveren bu romanıyla, bir yandan bizleri tarihin sayfalarında gezdirirken, bir yandan da son satırlara dek heyecanımızı diri tutarak ilerliyor.

Farhadi, beyaz bir yalanla başlayan yolculuğun büyük bir vicdan azabına dönüşmesini ilmek ilmek işliyor bu filmiyle.

'Şimdi bu köydeki rezil insanlar kimler? Muhtar mı? O sadece bir hane. Yüzde kırk mı? Onlar şakşakçı... Peki yüzde altmışa ne demeli? Gönüllü kulluk yapanlar, sözde hayırcılar, özde teslimiyetçiler..'

Stephen Crane’in George’un Annesi eserinde yazar, içimizden rastgele herhangi bir ailenin sıradan, olağan yaşamına değinir; aile bağlarını, anne, oğul ilişkisini irdeler.

140journos Youtube kanalında yayınlanan ‘Kedicik’ belgeseli, Adnan Oktar örgütünün kadınlara yönelik uyguladığı sistematik istismarı gösterirken bazı soruları yanıtsız bırakıyor...

Filistin sineması İsrail tarafından işgal edilmiş toprakalarıda süren direnişe kapı açıyor...

Hamile olduğu için milli takım bursu kesilip olimpiyatlara davet edilmeyen satranç oyuncusu Kübra Öztürk Örenli ile konuştuk.

Gazeteci Seher Akgün’ün ‘Beş Kadın Beş Gazeteci’ adlı belgesel ve kitap rapor çalışması bölgedeki kadın gazetecilerin yaşadığı sıkıntıları, hikayelerini ve toplumsal yaşamlarını konu alıyor.

Kitap yolculuğumuzda gazeteci ve araştırmacı Ingela Bendt ve James Downing’in Geri Döneceğiz eseriyle İsviçre’den başlayıp, Şam’dan yol alarak Lübnan’a, Beyrut’a, Filistin’e gidiyoruz.

Bazen televizyonda bir hikaye, bazen mahallede gördüğümüz bir olay... Şiddet kadınların hayatının her yerinde. Aynur bu kadınlardan yalnızca biri...

‘Emile Zola’nın Hayvanlaşan İnsan’da bedensel doyumsuzluk, kıskançlık, taciz, sefalet, yabancılaşma, çürüme, alkolizm, adalet temalarını canlı, keskin, destansı bir şekilde ele alır.’

30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde ödül alan oyuncu Elit İşcan: Çiğdem’in yeniden bizimle burada olmasını istiyorum.

Tomris Uyar’dan dokuz güzel öykü, dokuz diyar, bir o kadar kapı, yarım yamalak, eksik fakat asla tamamlanamayacak yaşanmışlıklar… Hepimizden bir öykü, bir sesleniş…

"Soluklandığımız duraklarda kimler yok ki? Onları sevdiklerinden ayıran sınırlardaki tel örgüleri sorgulayan çocuklar da var, adları söylendiğinde duraksayan, onu gizlemek zorunda kalan çocuklar da."

Kitap her ne kadar Mamak Cezaevi ve 12 Eylül anlatımı gibi görünse de tanıklık edilen koca bir kronolojik ülke tarihi.

Yüreğiyle, beyniyle, bileğiyle, Nazi faşizmini püskürtülmesinde emeği geçen kadınlar. Bu bir kitaptan çok daha fazla…

Bu yıl 8’incisi düzenlenen Sennur Sezer Emek Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri sahiplerine takdim edildi.

Ayşe Sarısayın’ın Bir Roman Kadar Uzun kitabını geride kalanların ağırlığını, hatırladığı heyecanları duyumsayarak okuyoruz.

Cadı diye yakılan kadınların aslında normal birer insan oluşunun gösterilmesiyle film, bilindik cadı hikayelerinden ayrılır.

Tom ve tenlerinin rengi nedeniyle doğduğu andan itibaren satışa çıkarılan, oradan oraya sürüklenen kadınlı, erkekli Tom’un ırkı, yol arkadaşları...