Bir kitap: Odalar Dolusu Kadın
Bir tek biz biliriz birbirimizi; satıra dökülmeyenleri, biz görürüz içe akan gözyaşlarını. Serpil Ünal’ın öykü kitabı yanı başımızdan, kadınların söylenemeyen, kaleme dökülemeyen serzenişleri...

Göbeklitepe’nin belgeselini izlediğimde insanlık tarihinin bilinenden daha eski. Yaklaşık günümüzden 11 bin ile 13 bin yıl önce kurulduğu düşünülen Göbeklitepe’de yapılan kazılardan çıkan heykeller ve sütunların üzerine çizilen insan modellerinden biri hariç tamamı erkeklerden oluşuyor. Tek kadın resminin ise sonradan yapıldığı tespit edilmiş.

Serpil Ünal’ın Odalar Dolusu Kadın öykü kitabıyla okuma yolculuğumuz binlerce yıldır süregelen, duyuramadığımız, aynı zamanda susturulamayan da içsesimize. Ne çok benzeriz birbirimize. Biz kadınlar uzaktan çoğu kez durgun, duru bir nehir gibi görünürüz de kimseler göremez içimizdeki o kocaman çağlayanları. Bir tek biz biliriz birbirimizi; satıra dökülmeyenleri, cümlelere sığmayanları, biz görürüz içe akan gözyaşlarını. Ne de çok benzeriz birbirimize. On bir kadın, on bir kısa öykü ve on bir günlerce, aylarca, yıllarca hatta asırlarca süren çığlık, haykırış; senin, benim, Ayşe’nin, Fatma’nın içsesi. Ah anneler neler yapmaya kadirdirler? Yazgıyı değiştirebilirler mi, yoksa sadece ömürlerinden mi vazgeçerler kızlarının acısı bir yıl ötelesin diye. Nerede saklasın yıkamakla gitmeyen, ne koktuğunu anlamadığı ellerini? Kilitte dönen anahtar sesi… Ya yanı başına sinsice, küçük adımlarla sokulan, uyuma numarasına rağmen hırıltılı soluğunu duyduğunda kaçmanın mümkün olmadığı nefesi… Yatak odalarının dili olsa da konuşsa tükenen kadınların içsesini…

Serpil Ünal’ın Odalar Dolusu Kadın öykü kitabı samimi, içten, bizden, yanı başımızdan, kadınların söylenemeyen, kaleme dökülemeyen serzenişleri… Öyküler arası geçişte durak yerimiz kendimiz; biraz annemiz, belki ninemiz, teyzemiz, komşumuz, velimiz, özünde biraz da biz. Hayal kırıklıkları, umutları, özlemleriyle, ah kadınlar, kız kardeşlerimiz. 13 bin yıllık yazgıyı değiştirecek olan da biziz. Odalar dolusu, dünyalar dolusu kadın ve onların direnci, mücadelesi dayanışması.

Fotoğraf: Nebat Bukrek/Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Meselenin ‘Köken’ine inen bir eylem kılavuzu

Engels’e göre eşitsizlik, özel mülkiyetin kamusal alana egemen olan erkeğin elinde yoğunlaşması, üre...

Aile nasıl kutsal oldu?

Kadınlık, annelik, aile… Hep mi böyleydi? Anneler gününe özel bir sorumuz olsun bu soru. Cevabını da...

İlkel dönemden kapitalist düzene; EŞİTLİK

19. ve 20. yüzyıl kadınların kağıt üzerindeki eşitlik haklarını elde etme mücadeleleriyle imlendi. A...