Okuyacağım diye aklımda kalan, orada burada not ettiğim yazarların adlarını yemek tarifleriyle birlikte görmek hem hoşuma gitti hem de ağzımı sulandırdı. Misal Oscar Wilde’ı okumalıyım dedim yine, elinde bir sopa tuttuğu öteki elini de yanağına koyduğu fotoğrafından başka bir şey hatırlamıyorum, aslında bu da bir çeşit oburluk olsa gerek, kitap oburluğu. Neyse konumuz bu değil.
Yazarımız Jennifer Barclay ‘Edebi Ziyafet’ adlı kitabında, dünyaca bilinen eserlerin içinde geçen yemek sahnelerinin izini sürüp bu bölümlerden elde ettiklerini çeşitli yemek tariflerine dönüştürmüş ve bu tarifleri uygun bir biçimde kitaba yerleştirmiş. Moby Dick, Anna Karenina, Hamlet, Ejderha Dövmeli Kız gibi hem eski hem yeni hem batıdan hem doğudan, Hindistan’dan Amerika’ya seçtiği kitaplarda geçen yemeklere yer veriyor yazar, üzerine bir de bizi doyuma ulaştırıyor.
İlk bakışta basit görünse de okuduğumuz, bildiğimiz hikayelere yiyeceklerle dönmek bir hoşluk yaratıyor. Dünya mutfaklarını, Fransız, İtalyan, Girit, İspanyol, İran, Alman, Hindistan, İngiliz mutfağını, Shakespeare’in Hamlet’indeki cenaze töreninden artakalmış yiyeceklerin bir düğün gününe hazırlanmasını, Emile Zola’nın Şişman ve Zayıf ya da Paris’in Karnı’ndaki gibi burjuvazi ile işçi sınıfının kıyaslamalarını, Tennessee Williams’ın Arzu Tramvayı’nda geçen yoksul bir çocuğun sandviçini buluyoruz kitapta.
Arzu Tramvayı’nda geçen Fakir Çocuk Sandviçi aslında New Orleans’ta bir gelenek haline gelmiş, Clovis ve Benjamin Martin kardeşlerin birkaç yıl tramvay kondüktörü olarak çalışmalarından sonra 1920 yılında St. Claude Avenue adında bir restoran açmalarına kadar gidiyor. Bu restoranı açtıktan sonra 1929’da grev yapan tramvay kondüktörlerini desteklemek için hazırladıkları francala ekmeğinden sandviçleri restoranın arkasından bölgede görevli işçilere dağıtıyorlar. 24 saat açık olan restoran yaklaşık bin sandviç dağıtarak önemli bir geleneği başlatmış oluyor. Kitapta en son Katrina Kasırgası’nın ardından başlatılan restorasyonlar sırasında bu sandviçin popülaritesinin arttığını yazıyor Jennifer Barclay.
Yiyeceklerin hazırlanış şekilleri, kimlerin yediği, hangi sofralarda ziyafetlerin verildiğini bu kitabı okurken hatırlama imkanı verdiği için Edebi Ziyafet okunmaya değer. Kitap Yağmur Çevik’in çevirisiyle Siyah Kitap tarafından basılmış. Hem Nora Ephron’un da dediği gibi “Mutsuzluğa patates püresi kadar iyi gelen bir şey daha yoktur”. Bu mutsuz zamanları güzel sofralarla atlatmak çok işe yarayacaktır.
Not: Dünya mutfağında bolca sebze ağırlıklı yemek ve türevleri bulunurken et ve balık üstüne de inanılmaz bir yemek kültürü var. İnanılmaz dememin sebebi gittikçe artan bir endüstriyel üretimle beraber hayvanların tüketimi, barbarca katledilmelerinin yanında yeme alışkanlıklarının çeşitlenmesi, vejetaryen ve vegan beslenmenin gittikçe yaygınlaşmasının karşısında et tüketimi çok büyük miktarlarda sürüyor. Kitapta da bu yönde yazmış onlarca yazar yer alıyor. Kitabı okurken bu kadar çok et tüketilmesinden rahatsız olmuştum ama kitabı bir arkadaşıma tavsiye ederken dank etti. Sağlıklı su ve gıdaya erişimin istenilen düzeyin çok çok altında olduğu verilerle açıklanırken, beslenme şekillerini de kökten değiştirip düzenleyecek bir politikaya da ihtiyaç olduğu aşikar. Bütün canlıların yaşam hakkına saygı göstermek zorundayız artık.
Görsel: Siyah Beyaz Kitap
İlgili haberler
Kızların Suskunluğu: Erkekler ‘tarih’ yazarken kad...
Bir aşk hikayesi ya da tanrıların savaş naralarını duyacağınızı beklemeksizin okunacak bir eser Kızl...
‘Kadınca’ direnişlerin tarihini dolaysızca anlatma...
7 kadının yaşadıkları üzerinden 50 yıllık geçmişi, aslında bugünün nasıl “bugün” olduğunu görüyoruz...
Uzun ve Istıraplı Bir Ölüm…
Ayla Türksoy, Cleaire Keegan’ın Mavi Tarlalardan Yürü ismiyle çevirilen kitabındaki ilk öykü, Uzun v...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.