Adana’nın güneyinde emekçi mahallelerden şehir merkezine ulaşmak için emekçilerin kullandığı Obalar Caddesi’nde çoğu tekstil işçisi olan kadınlarla İstanbul Sözleşmesi’ni konuştuk. Kadınların anlattıkları ülkede kendilerine çizilen sınırların bir adım dışına çıktıklarında nasıl ölüm ve şiddetin kıyısında yaşadıklarını ortaya koyuyor. Onca cinayet haberleri arasında etrafına örülen duvarları yıkan kadınların hikayesi de röportajlarda kadınlara umut olacak nitelikler taşıyor. Kadınlar arkalarında durulursa ve kadınları koruyan kararlı yasalar çıkarılırsa birçok kadının kurtulacağını düşünüyor ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmak istenmesine tepki gösteriyor.
15 YAŞINDA EVLENDİRİLEN ÇOCUKTAN KENDİ AYAKLARI ÜZERİNE DURAN KADINA
Konuştuğumuz kadınlardan Nimet Ayyıldız, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili “Kadınları koruyorsa tabii ki desteklerim. Böyle cinayetleri duyduğumda çok üzülüyorum. Ama burası Türkiye ve böyle şeylerin önüne geçilemiyor. Halbuki kararlı bir yasa gelse bu şiddetin önüne geçilebilir” diyor. Nimet, öncelikle kadınların kendine özgüven kazanmasının desteklenmesini istiyor. “Çünkü ‘ben yaparım’ dedikten sonra hiçbir şey imkansız değil” diyor. Ve kendisinin “Ben yaparım” diyerek örülen duvarları nasıl aştığını anlatmaya başlıyor. Nimet, 13 yaşında kendisinden yaşça büyük akrabası olan bir erkekle nişanlanıp, 15 yaşında evlendirilmiş. “Evlenmedim, Evlendirildim!” diye vurguluyor, “Ailelerin karar verdiği akraba evliliğiydi bu” diye altını çizmeyi ihmal etmiyor. Başkalarının kararı ile yıllarca onların isteği hayatı yaşayan Nimet, evlendirildikten 12 yıl sonra kendi kararının kendisini nasıl güçlendirdiğini şu sözlerle anlatıyor,
“12 yıl boyunca katlandım. 12 yıldan sonra bir dur noktası geldi. 4 yıl önce ayrıldıktan 3 ay sonra ‘Ben çalışmalıyım. Ben öncelikle bir kadın olarak çalışmalıyım, sonra bir anne olarak ayaklarımın üzerinde durmalıyım’ dedim. Bu şekilde kendim karar verdim ve devam ettim yoluma. Ve çok şükür 4 yıldır 2 çocuğum yanımda. Velayetleri bende. Ayrılır ayrılmaz ‘O çocukları da al git’ diyen birine asla bırakamazdım zaten. Şimdi iyiyim çok şükür. İlk başlarda psikolojik sıkıntılara giriyorsun ama kendi kendine ‘Hayır sen busun ve ayaklarının üzerinde durmalısın güçlü olmalısın’ diyorsun. ‘Güçlü olmalısın’ dedikten sonra yapamayacağın hiçbir şey yok”
‘AYRILIRKEN ‘ÖLDÜRÜLÜR MÜYÜM?’ KORKUSU YAŞADIM’
Mehtap Aygöz de evli olduğu erkekten ayrılıp ailesinin desteği ile işe başlayıp kendi kararlarını vermeye başlayan kadınlardan. Ayrılma aşamasında ‘Öldürülür müyüm?’ korkusu ile evden çıkmadığını anlaran Aygöz, “Boşanana kadar bir süre evden çıkmadım. Yıllar sonra evden çıktım, arkama bakıyordum ‘Birisi arkamdan gelir mi?’ diye. Ama artık korkmuyorum çünkü sevdiklerim arkamda. Şimdi korkudan bana yaklaşamıyor” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın çok yanlış olduğunu dile getiren Aygöz, “Çok yanlış yapıyorlar. Kadınların arkasında durulması gerekiyor. Kadınları korumamız gerekiyor. Türkiye bu sözleşmeden çekilirse bizim halimiz ne olur? Benim ailem arkamda olmasa ben de belki öldürecektim. Biz birbirimize destek vermesek kim bizi korur, kim bizi gözetir, çok yanlış bir şey. Lütfen herkes bu sözleşmeye el atsın, kadınlarımızı korusun” dedi.
‘KADINLARIN CAN GÜVENLİĞİ YOK’
Tekstil işçisi Süheyla da kadınların güçlü olmasını istediklerini ifade ediyor. Bu anlamda İstanbul Söleşmesi’nden çıkılmasının kadınları kötü etkileyeceğini söyleyen Süheyla, “Çünkü kadına şiddet var. Öldürüyorlar. Küçük görüyorlar. Bir kadın bir yerde tek başına oturamaz mı? Biz kadına her zaman özgürlük istiyoruz” diyor.
Eşi ile birlikte yürürken konuştuğumuz Birgül Öz, kadınlara şiddet uygulandığı zaman kadın olarak çok etkilendiğini belirterek “Kadınlar her zaman ikinci planda. Kadınların can güvenliği yok. Devletin kadınları koruması lazım. Kadınlar ikinci planda” dedi. Sevilay Karaduman, kadınları öldürenlere müebbet hapis cezası verilmesi gerektiğini belirterek “Kadın şiddetinden dünyanın kurtulmasını istiyorum. Televizyonda izliyoruz. Eşini öldürüyor, nişanlısını öldürüyor, sevgilisini öldürüyor. Buna bir ‘dur’ desinler artık. Bunun ağır bir cezası olmalı” dedi.
‘KADINLAR HEP BERABERİZ, ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR BİR OLACAĞIZ’
Kadınların ne yapması konusundaki sözü Suriyeli mülteci tekstil işçisi Nur Ahmet ifade etti. Biz kendisine Arapça seslenemediğimiz için kendisini tam ifade edemediği Türkçesi ile Nur şunları söylüyor,
“Haberleri görünce gözlerimi kapatıyorum. Keşke görmeseydim. Niye böyle yapıyorlar? Çocuklar da şiddet görüyor. Çocukların ne suçu var? İşyerinde de şiddetle karşılaşıyoruz ama kendimize ‘Hadi devam edeceğiz, kurtarırız elimizden geleni yapıyoruz’ diyoruz. Biz hep beraberiz. Kadınlar hep biriz. Elimizden geldiği kadar biz bir olacağız yani. Artık yeter bunlar. Hepimiz insanız yani. Niye böyle yapıyorlar?”
İlgili haberler
Kadınlar seslendi: Aklama yargıla, İstanbul Sözleş...
"Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz, İstanbul Sözleşmesi Uygulansın" İstanbul Kampanya Grubunun çağrısıyla...
‘İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı İpek hayat...
Adana Kadın Platformu, yaptığı basın açıklaması ile İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmamasının kadınla...
Ayşe Tuba’dan öncesi ve sonrası: İstanbul Sözleşme...
Ayşe Tuba Arslan’ın ve Nahide Opuz’un yargısal süreçlerinin benzerliği İstanbul Sözleşmesinin uygula...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.