İstanbul'da Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz İstanbul Sözleşmesi Uygulansın Kampanya Grubunun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, kadın katliamları ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için Kadıköy Süreyya Operası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. "Erkekleri aklama, yargıla İstanbul Sözleşmesini uygula” pankartı açan kadınlar, "Kadınlar şiddeti affetmeyecek", "İstanbul Sözleşmesini uygula" dövizleri taşıdı. Kadınlar sık sık "Jin, jiyan, azadi", "Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun", " Yaşasın kadın dayanışması" sloganları atarak, “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” diye haykırdı.
KİM BU FAİLLER?
Basın açıklamasını okuyan Ceylan Çağrı “Her gün kadına yönelik şiddet, cinayet haberleri alan biz kadınlar, birçok failin hâlâ cezasız kaldığını, aramızda serbestçe dolaştığını görüyoruz. Kim bu failler? Uzman Çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze uğrayan 17 yaşındaki İ.E. intihar etti ve hastanede hayatını kaybetti. Haberi yapan gazetecinin ifadesi alındı, hakkında soruşturma açıldı. 5 Ocak’tan beri kayıp olan Gülistan Doku için valilik 'sonuç alınamamıştır' diyerek arama çalışmalarını bitirdiğini duyurdu. Baş şüpheli Zainal Abarakov’un polis olan babası pozisyonunu kullanarak soruşturmanın bizzat içinde yer aldı, delilleri kararttı, delil uydurdu ve soruşturmayı engelledi. Polisler, savcılık ve valilik engellemelere müsaade ederken süreci Gülistan’ın intihar ettiği iddiasına göre yürüttü, öldürülmüş olma ihtimalini değerlendirmedi. Bilirkişi raporları şiddet var derken Zainal’e hiçbir yaptırım uygulanmadı. Gülistan Doku’ya ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz” dedi.
"ARTIK YETER"
“Artık yeter diyoruz” diyen Çağrı, “Devlet yetkililerinin ya da yakınlarının fail olduğu sayısız vakada, Musa Orhan gibi sayısız fail için ancak sosyal medyadan yükselen tepkiler ve kadınların mücadelesiyle yakalama kararı çıkarılıyor. Zaynal Abakarov gibi sayısız şüpheli yargılanmadan, ceza almadan aramızda dolaşabiliyor. İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı gibi tartışmaya açıldığı için şiddet artarak devam ediyor” diye konuştu.
Duygu Delen’in erkek arkadaşı Mehmet Kaplan'ın 4. kattaki evinden düştüğünü ve yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çağrı, “Mehmet Kaplan ifadesinde 'tartışmıştık, kendi atladı' dedi. Davaya kısıtlama getirilmesi sebebiyle Duygu’nun otopsi raporu bile avukatlarına bir süre gösterilmedi. Duygu’nun vücudunda düşme etkileri dışında darp izleri olduğu tespit edildi. Sonraki günlerde ise Mehmet Kaplan’ın alkollü araç kullanarak bir kadının ölümüne sebep olduğu, ev hapsinde ve adli kontrolde tutulması gerekirken buna uymadığı, dışarıda serbest dolaştığı ve hiç denetlenmediği ortaya çıktı” dedi.
Çağrı, Yemeksepeti’ne ait Banabi deposunda 14 yaşında bir kız çocuğunun cinsel istismara uğradığını ortaya çıkaran ve istismara göz yummayan 3 işçinin işten çıkarıldığına dikkat çekerek, “Yemeksepeti kendi itibarı için bir istismarcıyı korumanın yollarını aradı” ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞAM GÜVENCEMİZ"
“İşte bu yüzden İstanbul Sözleşmesi bizim yaşam güvencemiz; derhal uygulayın, şiddeti durdurun diyoruz” diyen Çağrı, “Çünkü biliyoruz ki sözleşme etkin bir biçimde uygulansaydı Uzman Çavuş Musa Orhan gibi failler ortaya çıkmayacaktı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi Madde 5 devlet yetkililerinin, görevlilerinin sözleşmeye uygun hareket etmesini temin etmektedir. Eğer sözleşme uygulansaydı Gülistan Doku için gün sayıyor olmazdık; Zainal’ın babasının soruşturmaya müdahale etmesi, failleri aklamak, korumak söz konusu olmazdı. Sözleşme gerçekten uygulansaydı, cezasızlık ortadan kalkar, kaybettiğimiz yüzlerce kadın bugün aramızda olurdu” dedi.
Çağrı, “Tecavüze, şiddete prim vermeyiz” diyenler, neden faillerin yakalanması için sosyal medyadan tepkilerin yükselmesini bekliyor? Kadınların mücadelesi neden engellenmeye çalışılıyor? Kadın cinayetlerinin üstü neden örtülüyor? Nadira Kadirova’ya, Rabia Naz’a ne oldu? “ diye sordu.
Çağrı son olarak şunları söyledi: “Erkek adalet değil, gerçek adalet! Bizim bugün buraya sığdıramadığımız; şiddete, istismara uğrayan ve katledilen kadınlar, çocuklar, LGBTİ+'lar sayısız vaka söz konusu. Failler korunurken, aklanırken biz kadınlara, LGBTİ+'lara haklarımıza ve hayatlarımıza saldırı ise aralıksız devam ediyor. Bir yandan İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açarken, maddelerinin yeniden yazılması konuşulurken sokaklarda yaşam hakları için bir araya gelen, broşür dağıtan kadınlar engellenmeye çalışılıyor. Bu süreçte de kadınlar İstanbul’da, İzmir’de defalarca gözaltına alındı, kadınlar polis şiddetine maruz kaldı ve polis şiddeti devam ediyor. Ancak bütün baskılara rağmen sokakları terk etmedik, etmeyeceğiz. Evde, sokakta, kampüslerde, iş yerlerinde; erkek şiddetinin münferit olmadığını çok iyi biliyoruz; cezasızlığın bir devlet politikası olduğunu çok iyi biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştıranların; yargıya 'erkekleri korumaya, aklamaya devam edin' dediğini, 'eşit değilsiniz' diyerek bizi baskıya, şiddete açık hale getirdiklerini çok iyi biliyoruz, çünkü sonuçlarını yaşıyoruz. Yargısıyla, polisiyle, medyasıyla bu iktidarın erkek egemenliğini güçlendirdiğini ve bunun için çabaladığını görüyoruz. Ancak bizler daha önce de söylemiştik; bu mücadele hayatlarımız için ve mücadelemizin geri dönüşü yok. Eşit, özgür ve şiddetsiz bir dünyayı birlikte kuracağız.”
İlgili haberler
Uzman çavuşun tecavüzüne uğrayan İ.E.'nin cenazesi...
Uzman çavuş Musa Orhan'ın tecavüzüne uğradıktan sonra intihara sürüklenen İ. E., polis ablukası altı...
Hukukun değil, retweetin üstlünlüğü
Adliyelerde adalet bulamayanlar yahut bulamayacağına inananlar dertlerini bir dilekçeye değil, sosya...
‘İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı İpek hayat...
Adana Kadın Platformu, yaptığı basın açıklaması ile İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmamasının kadınla...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.