Şiddet her yerde ama kadınlar da mücadele ve dayanışma içinde!
Ankara’daki bir gecekondu mahallesinde kadınlar yaşadıkları şiddeti ve kendi deneyimledikleri şiddete karşı kendi mücadelelerini anlatıyor...

Ankara’nın yoksul bir mahallesi olan Sincan 103 Evler Mahallesi’nde kadınlarla, kadına yönelik artan şiddeti konuştuk. Yoksullukla boğuşan bu mahallede kadınlar şiddete karşı mücadelelerini paylaşırken, kendi hikayelerini anlattı.

Sincan 103 Evler Mahallesi bir gecekondu mahallesi. İşsizliğin, yoksulluğun kol gezdiği bu mahallede, her geçen gün artan kadına yönelik şiddete ilişkin mahalledeki kadınlarla sohbet etmek için bir ev buluşmasına katıldık. Eğitim Sen 4 No’lu Şube Kadın Sekreteri Gönül Kural da ev buluşmamızda bizimle beraberdi. Sohbetimizde kadınlar, kendi hayatlarında şiddete, koca baskısına, ezilmişliğe karşı kendi deneyimlerine ve mücadele çabalarına ilişkin söz aldı. 

Hemen hemen herkesin bir hikayesi var. Aslında şiddetin sadece televizyon haberlerinde olmadığını, her kadının bir şekilde şiddete uğradığını tekrar görmüş oluyoruz böylece. Şiddet
her yerde ama buna kadınların nasıl meydan okuduğuna da sohbetimizde tanık oluyoruz.

Mahallede yoksullukla, işsizlikle cebelleşen kadınların dayanışma hikayeleri dinliyoruz bir yandan. Kocası tarafından şiddete uğrayan kadının dert yandığı komşusu, adamın sokakta
önünü kesip “eşine nasıl şiddet uygularsın” diye hesap soruyor mesela. Hepsi, bu mahallede, aslında hepimizin hayatının orta yerinde yaşanıyor.

‘KAVGA ETMEYİ ÖĞRENDİM’
Ayşe köyde doğup büyümüş. Evlenip, Ankara’ya gelince 4 yıl boyunca eşi ve ailesi onu yalnız başına hiçbir yere göndermemiş. 2 çocuğu olmuş. Sonra eşinin evde olmadığı bir gün
çocuğu fenalaşmış. Eşini arayıp hastaneye gideceğini söylemiş. Eşinin bütün karşı çıkmalarına rağmen hastanenin yolunu tutmuş, sora sora hastaneyi bulmuş. Şimdi her yere
kendinin gittiğini anlatan Ayşe, o dönem eşine evliliğinin böyle sürmeyeceğini söylemiş. Bir süre sonra eşi kabul etmek zorunda kalmış. Kavga etmeyi öğrendiğini anlatıyor bize. “Kışın eşim işsiz kalıyor, çocukların okul vb. ihtiyaçları oluyor” diye anlatan Ayşe’nin çok kısa bir zaman önce iş bulduğunu ve yakında çalışmaya başlayacağını öğreniyoruz.

‘KOCAM İŞE GİDİNCE GİZLİCE TEMİZLİĞE GİTTİM’
Gülay bir hastalık nedeniyle köyden Ankara’ya gelmek zorunda kalmış, 4 çocuğu olan bir kadın. İhtiyaçları olduğu halde kocasının çalışmasına ilk başlarda karşı çıktığını, hatta birkaç
defa şiddet uyguladığını anlattı bize. Eşi gece çalışan Gülay, eşi işe gidince ilk başlarda kendisinin de gizlice ev temizliğine gittiğini paylaşıyor. O işten gelince uyumasa da
kızmasın diye uyumuş numarası yaptığını, bu şekilde eşini alıştırmaya çalıştığını anlatıyor.

“Fakat çalışmak lazım. Onun geliri çocukların ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Ben hem çalışıyorum, hem çocuklara bakıyorum, hem de evin bütün işlerini yapıyorum”diye anlatıyor.
Gülay’ın babası, erkek çocuğu olmadığı için annesinin üzerine kuma getirmiş. Annesinin resmi nikahı olmadığı için hala imam nikahlı olduğunu, babasının resmi nikahı erkek doğuran
kumaya yaptığını da paylaşıyor bizimle.

Emine, “Ben de çalışıyorum. Çocuğu okula bırakıyorum, okuldan alıyorum. Eşim işten gelip çok yorgunum diye uzanıyor. Ona da çocuğun ödevlerini ve banyosunu yaptırması görevini
verdim. Yoksa her iş bana kalıyor” diyor. İki çocuğu var Emine’nin, biri kız, biri oğlan. Emine, “Eşim bir gün erkek çocuğuma ‘Sevgilin var mı?” diye sordu. İşte aralarında baba
oğul gülüştüler. Hemen müdahale ettim; ‘kıza niye sormuyorsun?’ Zor ama böyle böyle düzelecek bu işler” diye anlatıyor.

EVDE İŞ BÖLÜMÜ OLMASI GEREKİYOR
Gül ise 36 yaşında, okullarda hizmetli olarak çalışıyor. Bu yıl ataması olmamış. Okulların çok kötü durumda olduğunu, hizmetli atama sisteminin okul müdürlerinin inisiyatifinde olduğunu ve müdürlerin bunu kendi lehine kullandığını anlatıyor. Şuan işsiz ve iş arıyor. “Sabahtan akşama evi temizlerim. Eşim işten gelmeden kahvemi yapar, otururum. Çünkü akşam yemeğini yapmak ona ait. Çocuklar kendi işlerini yapsın istiyorum. Evde bir iş bölümü var böyle de olması gerekiyor”.

KADIN DAYANIŞMASI ÖNEMLİ
Buluşmamıza katılan Eğitim-Sen 4 No’lu Kadın Sekreteri Gönül Kural da, yoksulluğun arttığı dönemlerde her türlü şiddette olduğu gibi kadına yönelik şiddette de artış olduğunu söylüyor.
Şiddetin artışını etkileyen devlet yetkililerinin söylemleri ve diyanetin açıklamalarından, ders kitaplarındaki cinsiyetçi ifadelerden örnekler veriyor. Bu kadar eşitsizlik varken okullarda rehberlik programından toplumsal cinsiyet eşitliği konularının kaldırıldığını hatırlatıyor. Kadına yönelik şiddeti önlemek için çıkarılan yasalardan bahsederek, bunların çoğunun kamuoyu ve dayanışma oluşmadığı durumlarda kağıt üzerinde kaldığını ifade ediyor. Fakat kadınların bir araya geldiği ve takipçisi olduğu davalardan sonuç alındığını söyleyerek, bazı mahallelerde kurulan kadın derneklerinin çalışmalarından bahsediyor. Böylelikle kadın dayanışmasının önemine işaret ediyor Kural.
Buluşmadan ve tartışmalardan memnun kaldıklarını ifade eden kadınlarla belirli bir süre sonra, başka gündemlerle tekrar bir araya gelmeye karar verip ayrılıyoruz. 
İlgili haberler
Güney Afrika çiftliklerinde kadın işçiler şiddet s...

Ömrünün büyük bir kısmından kocasından şiddet gören Gertruida Baartman bu çiftliklerde sezonluk çalı...

Pasaporta el koyma, 7/24 çalıştırma, cinsel saldır...

Nadira Kadirova’nın ölümü, göçmen işçi kadınların çalışma koşullarını gündeme getirdi: ‘İşverenin in...

Örgütsüz ve kuralsız çalışma işyerinde taciz ve şi...

KEİG’in düzenlediği ‘İşyerleri kadınlar için ne kadar güvenli’ başlıklı panelde işçi kadınların işye...