Kadınların sorunu çok, soranı yok
‘Kadınlar konteyner kentlerde kurduğu dayanışma ağlarıyla örgütlülüklerini kuruyor, pek çok sorunun ve zorluğun üstesinden gelmeye çalışıyor.’

Tam bir yıl önce 11 kenti etkileyen deprem gerçeğini yaşadık ülke olarak. 6 Şubat 2023 günü yaşadığımız felaket, milyonlarca insanın hayatını değiştirdi. Enkazın altında ya da üstünde, günlerce yardım beklerken hayatta kalabilenler koca bir hayatı geride bıraktı belki de.

Büyük bir toplumsal dayanışmayla depremin yaraları sarılırken bu kez de yaşama telaşı sardı herkesi. “Bizi yalnız bıraktılar” sözleri yıkımın en çok etkilediği illerdeki kadınlar için bir gerçekti. Bugün hâlâ öyle. Deprem bölgesinde gündelik hayatı organize etmeye çalışan kadınlar için günü kurtarabilmek önemli bir mesele.


Deprem felaketinden sonra kurulan çadırların yerini konteynerler aldı. Kurulan konteyner kentlere de “geçici konaklama merkezi” dendi. Çadırlarda kalırken pek çok kadın da konteyner talep ediyordu, şimdi ise kalıcı konutlarına ulaşmak istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan depremin hemen ardından “Amacımız 1 yıl içinde, yıkılan her binanın yerine güvenle, huzurla oturulabilecek konutları teslim etmeye başlamaktır. 1 yıl içinde inşallah biz bu konutları tamamlayacak ve sahiplerine teslim edeceğiz” dese de sarf edilen sözler çabuk unutuldu.

BİR ÖMÜR BÖYLE SÜRER Mİ?

Bugün 21 metre karelik bir alanda hayatlarını sürmeye çalışan kadınlar için “günü kurtarabilmek” dediğimiz şey ise çok zor. En başat problemlerden biri konteyner kentlerin altyapılarının eksik olması. Tüm bu eksiklerin eziyetini ise tabii ki yine kadınlar çekiyor. Örneğin taş döşenmemiş konteyner kentlerde yağış olduğu zaman yollar çamur içinde kalıyor. Üstüne bir de yağmur suları konteynerlere kadar girebiliyor. Zaten soğuktan korunmaya çalışan aileler bir de böyle sıkıntılarla başa çıkmaya çalışıyor.


Yine en önemli sorunlardan biri konteynerlerde elektrik kesilmesi. Çünkü her şey elektriğe bağlı ve elektrik kesilince hayat duruyor. Kış ayında ısınmak, yaz ayında serinlemek için gerekli olan elektrik kontağında yaşanacak en ufak bir sorun, yangın çıkmasına sebep olabiliyor.

Bir başka sorun ise konteynerlerin yazın çok sıcak, kışınsa çok soğuk olması. Yere serilen halıların üzerine serilen kilimlere rağmen yerden gelen soğuk, çocukların da sık sık hasta olmasına neden oluyor. Dönüşüm politikalarının bir sonucu olarak sağlık hizmetine erişmek zaten çok zorken, konteynerlerde yaşayanlar için imkansız hale geliyor.

‘BUGÜN BENİ ANLAMAYANA YARIN OY YOK’

Tek konteynerde çok kalabalık yaşamak zorunda olan aileler var. Malatya’da konuştuğumuz kadınlardan biri 5 çocuğuyla birlikte bir konteynere sığmaya çalıştığını, ikinci bir konteyner taleplerine rağmen konteyner verilmediğini şu sözlerle anlattı: “AFAD’a gittim, valiliğe gittim, beni kimseyle görüştürmediler. Yetkililerden bir tane daha konteyner istiyorum. 5 tane çocuğum var, eşimle birlikte 7 kişi bu konteynerde yaşıyoruz. Çocuklarım konteynerde nemden, küften, rutubetten hasta oluyorlar. Burada bir sürü boş konteyner var. Elbiseleri asacak yerimiz yok, içeride ip çekmiş öyle kurutmaya çalışıyorum.”

Yine aynı kadın şu sözlerle anlatıyor ailece yaşadığı sıkıntıyı: “Neredeyse 6 aydır buradayım, bir yetkili gelip de halimizi sormadı. Biz her konuda burada çok sıkıntı yaşıyoruz. Hiç kimse bizim derdimizi dinlemiyor. 5 tane kız çocuğum var, onların özel ihtiyaçları var. Verdikleri bir esenlik kart var, o da kimin ihtiyacına yetecek? Kızlarımın hiçbir şeyi yok. Eşim rahatsız, el arabasıyla çalışmaya çalışıyor. Yardım geliyor ama kime veriliyor, bilmiyorum. Bize ulaşmadan yardımlar bitiyor. Bugün beni anlamayan, yarın öbür gün oy için kapımı çalmasın.”

GELECEĞİN İÇİN ÖRGÜTLEN

İşte bütün bu sıkıntılar kadınlara çok daha büyük yükler ve sağlık sorunları olarak dönüyor. Kadınların çoğunun psikolojisi iyi değil ve destek almak zorunda. Ancak ne maddi imkanı var ne de devletten bu anlamda destek var. Tüm bu sıkıntıların üstüne bir de şiddetle boğuşmak zorunda kalıyor kadınlar. Şiddet konteynerlerden sokağa taşıyor artık. Kimi kadınlar yaşadıkları sorunları kendi yöntemleriyle de çözmeye çalışıyor. Yine Malatya’daki büyük bir konteyner kentte kalan bir kadın eğlenmek, deşarj olmak için çevresindeki tüm kadınları toplayıp top oynadıklarını, halay çektiklerini dile getiriyor.

Hem ebeveynleri hem de çocukları ilgilendiren bir diğer önemli sorun ise okullara erişebilmek. Kimi konteyner kentler okullara çok uzak. Çocuklar eğitim hayatlarına devam etmek için ya servise binmek ya da yürümek zorunda. Anne ve babalar çocuğunun cebine harçlık, beslenmesine bir lokma ekmek koymakta zorlanırken çocuklar okula yürüyerek gidip geliyor.

1 yıl önce yaşadığımız felaketin yaraları bugün hâlâ sarılmaya çalışılıyor. İktidar yerel seçimlere giderken her gün yeni vaatler sıralasa da daha çözülmeyen sorunlar, öylece orta yerde duruyor. Yaraları gerçekten sarmak, hayatı her anlamda normale döndürmek biraz zaman alacağa benziyor. Ancak kadınlar konteyner kentlerde kurduğu dayanışma ağlarıyla örgütlülüklerini kuruyor, pek çok sorunun ve zorluğun üstesinden gelmeye çalışıyor. Adıyaman’da yıkık binaların arasındaki bir duvarda yazdığı gibi aslında: “Yaşadıklarını unutma, geleceğin için örgütlen.”

Fotoğraflar: Elif Ekin Saltık/ Evrensel

İlgili haberler
Deprem ve ranta karşı kentte eşitlik için mücadele...

Yaşanabilir kentler, kentte yaşayanların ihtiyaçlarını temel alan yerel yönetimler ile mümkün olacak...

Depremin birinci yılında konteynerlarda yaşam

Konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren kadınlar ne gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor, gelin...

‘Savaşla yurdumdan, depremle evimden oldum’

‘Başta, depremzede olduğumuz için herkes bize kapılarını çok rahat açarken artık durum değişmişti. H...