İşte AKP normali
AKP’nin otoritesini sarsan herhangi bir söz, eylem ve hak talebine ise iktidarın tahammülü yok. AKP’nin normali tam da bu...

Otoriter rejimlerin ve iktidarların hükümetinde siyasi ve ekonomik krizler, çalkantılar ve biriken halk muhalefeti dönemsel olarak hükümetlerin taktiklerinde etki yaratabilir ancak genel olarak bu yapıların kurmaya çalıştığı çerçevenin dışına taşmaz, taşamaz. “Normalleşme”, “yumuşama” ve benzeri birçok tabir AKP’nin yerel seçimlerden “hayal kırıklığına” uğradıktan sonra gündeme geldi.

Önce Kobane davasından çıkan kararlar ve sonrasında İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın kararıyla Hakkari Belediyesine kayyum atanmasının AKP’nin “normali” olduğunu biliyoruz. Nitekim AKP yıllardır kayyum atadığı yerlerde ilk olarak kadınlara dair çalışmaları hedef aldı. Örneğin Hakkari’de 2014’te ilk kez kadın birimi kurulmuş; eğitim, ekonomi ve kadına yönelik şiddet meselelerine yoğunlaşan bir çalışma önüne koymuştu. Bir önceki dönem AKP tarafından atanan kayyumun ilk icraatlarından biri, bu birimin kapatılması oldu. Kadın alanında çalışan birimler işlevini tamamen yitirdi ve yeni birimlere erkekler atandı. Kayyumların atandığı diğer illerde de benzeri yaptırımlarla karşı karşıya kalmıştık.

Erdoğan yıllardır tek adam iktidarını güçlendirmek, halk yoksullaşırken sermayenin cebini doldurmak için “sömür- bastır” politikasını ülkede oturtmaya çalıştı, çalışıyor. Sermayedarlarla el ele işçinin, emekçinin, kadının iliklerine kadar sömürdüğü, uyguladığı kaideler ve kanunlarla toplumun genelini zapturapt altına almaya çalıştığı bir süreç işletiyor. Bu süreçte Erdoğan tek adım geri atmadı, atamaz. Gericileşme ve din faktörünü de toplumu zapturapt altına almak için kullanan Erdoğan, daima kadınlara “normalinizi ben belirleyeceğim” dedi. Dinin, eğitim müfredatından hukuki düzenlemelere kadar nüfuz etmesi ise toplumu yönetebilme alanlarını iktidar için açtı. “Ahlak”, “değer” kavramları aslında sadece gerici bir zihniyetin değil; iktidarın emrinde sermaye için kullanılan araçlar da aynı zamanda.

İktidarın Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı görev alan Halil Konakçı geçtiğimiz günlerde verdiği vaazda, “Hep aynı, hiç yaşlanmayan taze eşler var. Genç ve taze eşleriniz, hanımlarınız var. Burada tabir açık. Yeni ergenliğe ermiş gibi bir tabir var. Yaşları da aynı” diyerek çocuk istismarını meşrulaştırıcı ifadelerde bulundu. Bu zihniyeti biz kadınlar H.K.G. davasından biliyoruz. H.K.G ve benzeri birçok davada bu zihniyete tevessül edenler, küçük kız çocuklarının yıllarca tecavüze ve işkenceye maruz kalmasını “olumlu” buluyor.

Din tefsirlerinde geçen “kadının cihadı doğurmaktır” ifadeleri de iktidarın aile politikalarının temelini oluşturuyor. Geçtiğimiz günlerde "TÜİK'in 2023 yılı doğum istatistikleri endişe verici" olduğunu söyleyen Erdoğan bu sayıların "Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit, bir felaket" olduğunu ileri sürmüştü, en az 3 çocuk çağrısını yenilemişti. Yine konuşmasında “aile”, “kültür”, “ahlak”, “din” kelimeleri yan yana dizilmiş, “ailenin yok edilmeye çalışılması” dış güçlerin oyunu olarak nitelendirilmişti. Halbuki nüfusun yaşlanmasının gerçeği bir yana bugün açısından arşa çıkmış yaşam maliyetleri ve geçim sıkıntısının kadınlara yük olması, çocuk bakımının tüm sorumluluğunun kadınlara yıkıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız.

Kadın bedeni üzerinden siyasetini sürdüren iktidar kendi politikasına uymayan her şeyi sansürlerken bütün mekanizmalarını da devreye sokuyor. Tıpkı geçtiğimiz günlerde kadın voleybol milli maçında dekolteyle ekranda görünen kadın için apar topar, “değerlerimiz…” diyerek özür dileyen TRT gibi. AKP’de bütün otoriter rejimler gibi daha sıkı bir yönetim biçimine bekası için ihtiyaç duyar. Tıpkı önümüze paket paket dizdiği yargıya eklenen maddeler gibi. 9. Yargı paketinde öne çıkan “etki ajanlığı” yasa tasarısında iktidar istemediği sözleşmeli ya da serbest, yerli veya yabancı gazeteciler, akademisyenler ve dernekleri istediği gibi hedef haline getirebilecek. AKP’nin otoritesini sarsan herhangi bir söz, eylem ve hak talebine ise iktidarın tahammülü yok. AKP’nin normali tam da bu. Sıktığı orantıda toplumdaki muhalefette de birikir ve cereyan etmek için ufak bir delik arar. Otoriter rejimlerin en asli görevi de bu delikleri kapamak için tüm imkanlarını seferber etmek olur.

Fotoğraf: Canva Pro Kolaj

İlgili haberler
Aile Bakanı konuştu | Tek vaka fazlaysa 40 vakaya...

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Veri ve İstatistik Komitesi toplantısında konuşan Bakan Göktaş kadı...

Vaatleriniz ham, ücretimize zam

Yani ‘kamu hizmetlerinden kısacağız’ diyorlar. Bize “Eğitimde, sağlıkta yaşadığınız sorunlar katlana...

Kadınlar seçim vaatlerinin takipçisi

'25 yılın ardından gelen sonsuz vaatler ve bu vaatlerin gerçekleşmesi için gereken zaman bir yana va...