Hacattepe Üniversitesinde okuyan bir kadın öğrenci HÜKÇAT’ın sosyal medya hesabına ulaşarak “Öldürülmek istemiyorum” diye yaşadığı şiddeti anlattı ve yardım istedi. Genç kadın F.A. erkek arkadaşı A.K tarafından bir buçuk ay boyunca alıkonularak şiddete maruz kaldığını ve ölümle tehdit edildiğini söyledi. Erkek arkadaşı A.K’nin ailesinin ise üst düzey bürokrat olması sebebiyle hakkında başlatılan soruşturmalara rağmen can güvenliğinin olmadığını bildirdi. Şule Çet’in davasına bir kere gittiğini ve kadın dayanışmasına güvendiğini de ifade eden F.A., “Ama artık yeter. O bana sürekli güçsüz hissettirmeye çalışsa da ben güçsüz olmadığımı bilmek istiyorum. Elimden ne geliyorsa yapacağım. Ailesi devletle olan yakınlıklarından dolayı süreci etkilemek isteyecektir ama ben onlardan güçlü olduğumuzu biliyorum”dedi. 

‘HAK ETTİĞİ CEZAYI ALSIN İSTİYORUM’

Hacettepe Üniversitesinde okuyan bir kadın arkadaşımız yaşadığı sistematik şiddet yüzünden Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğuna (HÜKÇAT) ulaşarak bir buçuk ay boyunca alıkonulduğunu, şiddete maruz kaldığını ve ölümle tehdit edildiğini paylaştı. HÜKÇAT’ın Instagram hesabına mesaj atarak bize ulaşan F.A, “4 yıldır sınıf arkadaşlığı ve bir süre gönül ilişkisi yaşadığım kişi tarafından onun Ankara’daki evinde mahsur tutuldum. Bu süreçte sistematik olarak şiddet gördüm. Ölüm tehditleri aldım ve almaya devam ediyorum. Öldürülmek istemiyorum. O insan hak ettiği cezayı alsın istiyorum” diye seslenlendi.

‘OKULUN GÜVENLİĞİ ŞİDDETİ İZLEDİ’

Daha sonra kendisine ulaştığımız ve yaşadığı süreci başından itibaren anlatan F.A. şunları paylaştı; “İlk başlarda sadece fikirsel olarak zıtlaştığımızı düşünüyordum ama ‘Bu olabilir, arada tartışabiliriz’ diye düşünüyordum. Sonraları tartışmalar da şiddetlendi. Bana fiziksel olarak ilk şiddeti okul kütüphanesinde uyguladı. O zaman ne güvenlik ne de etraftakiler yardım etti. Sonrasında beni dışarı çıkartıp, hakaretler savurup şiddet uygulamaya devam etti. Telefonumu alıp oradan uzaklaştı. Daha sonra telefonumu almak için yanına gittiğimde beni zorla arabasına bindirmeye çalıştı”.

GÜVENLİK: BARIŞIRSINIZ BİR ŞEY OLMAZ, SEN DE ÇOCUĞU BİRAZ ÜZMÜŞSÜN

Daha sonrasında okulun güvenlik birimine ulaşmaya çalıştığını ancak geldiklerinde hiçbir yardımda bulunmadıklarını belirten F.A. “Zaten fakülte güvenliği A.K’yi tanıyordu. Ama o an o fakültede olduğumuz için edebiyat fakültesi güvenliğini aramaktan başka şansım yoktu. Gelen görevliler ‘Barışırsınız bir şey olmaz, sen de çocuğu biraz üzmüşsün’ gibi cümlelerle olayı görmezden geldiler ve şahsı korudurlar. Yardımcı olmazlarsa polis çağıracağımı söylemem üzerine diğer güvenlikler de olay yerine geldiler. Ancak o gün üzerimdeki psikolojik baskı sebebiyle korktum ve şikayetçi olmaktan vazgeçtim” dedi.

‘ONLAR BİZİM ADAMLARIMIZ’

Sonrasında ise şikâyet ettiğinde dolayı tehditler almaya devam ettiğini belirten F.A, “Bana, ‘Sen kimi kime şikâyet ediyorsun? O görevlilerin hepsi uyarıldı, onlar bizim adamlarımız zaten’ diyerek baskı uygulamaya devam etti” şeklinde konuştu.

‘NE KADAR KARŞI GELSEM O KADAR ŞİDDETE UĞRUYORDUM’

Bir süre eski erkek arkadaşının ailesiyle birlikte kaldığını evden ayrılmak istediğindeyse engellediğini ifade eden F.A, “Bu süreçte de en ufak tartışmalarda dahi beni darp etmeye, şiddet uygulamaya devam eti. Ne kadar karşı gelirsem o kadar şiddete uğruyordum ve bu yüzden sürekli alttan almaya çalıştım. Bir şey yokmuş gibi davranmaya başladım” diye anlattı.

‘A.K.’NİN AİLESİ YAŞADIKLARIMA HEP SUSTU’
A.K’nin ailesi yanında olmadığı zaman kendisine şiddet uyguladığını ancak ailesinin de gelip yüzündeki morlukları ve şiddet izlerini görmelerine rağmen ses çıkarmadıklarını söyleyen F.A, “Olayı görmezden geldiler. Tüm gün oğullarıyla birlikte olduğumu bildikleri halde, sürekli kavga seslerini bana ettiği hakaretleri duydukları halde ‘Ne oldu’ diye bile sormadılar. 3 gün boyunca ne yemek yedim, ne su içtim, ne de uyudum. Sürekli ağlıyordum ve ailesi duymasın diye beni sürekli susturuyordu. Bu sefer susmadım. Ailesi odaya geldi ama kapı kilitli olduğu için giremediler, kapıyı kırmak için uğraşmadılar bile. Ama odadan çıktığımda hiçbir şey söylemediler” diye konuştu.

‘KAPIYI DİNLER DİYE SADECE KOLUMDAKİ MORLUKLARI GÖSTERDİM’

Evden çıkmak istediğinde ise A.K’nin sürekli engel olduğunu söyleyen F.A. “3 günün sonunda ailesi bizi halasının evine sorunlarımızı çözelim diye yolladı. Ama sürekli halasına hiçbir şey anlatmamam için tehdit etti. Söylemem gerekenleri söyledi. İlk başta onun dediğini yapsam da sonrasında kapıyı dinlemesinden çekindiğim için kollarımdaki morlukları halasına gösterdim. O da sadece ‘Kimse bunu yapamaz’ dedi. Daha sonrasında halası A.K. ile konuştu ve memleketime gidebildim ancak beni sürekli telefonunu açmam konusunda baskıladı. Zaten en başından beri telefonumdan nereye gittiğimi ve telefonuma gelen mesajları takip edebiliyordu” dedi.

‘GÖRÜNTÜLÜ ARAYARAK ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ VE HAVAYA ATEŞ AÇTI’

Onu istemediğini her belirttiğinde şiddetin boyutunu artmasından kaynaklı bu dediklerini kabul ettiğini belirten F.A, memlekete gittiği her an görüntülü arandığını da ifade etti. F.A şöyle devam etti: “İlişkiyi bitirmek istediğim için belki soğuk davranırsam benden uzaklaşır diye düşündüm çünkü anlattığım kişiler bana böyle önerilerde bulunuyorlardı. Bu sefer beni yine görüntülü aradı ve görüntü açıkken bir arkadaşından pompalı tüfek ve mermi alıp ‘Şimdi oraya geliyorum bana böyle davranmak ne demek sana göstereceğim’ gibi sözler söyledi. Tüfeğin sahte olmadığını anlamam için de havaya ateş açıyordu. Yanındaki arkadaşına kamerayı gösteriyordu. Arkadaşı da ‘Ne gerekiyorsa yapalım, gidelim vuralım’ gibi sözler savuruyordu”.

‘BENİM ÖLMEMDEN DEĞİL, OĞULLARININ CEZA ALMASINDAN KORKTULAR’

Bunun üzerine A.K’nin babasını aradığını ve durumu anlattığını ifade eden F.A, “Ancak benim sürekli A.K’yi ikna etmem için uğraştılar. Düşündükleri tek şey şehirler arası seyahat yasağından kaynaklı oğullarının ceza almasıydı. Benim ölmemden korkmadılar bile. Bu olay üzerine durumu aileme anlattım, jandarma geldi evimize. Daha sonra karakola gidip ifade verdim” dedi.

‘İFADE VERİRKEN DE YANIMDAYDI’

Ardından korkusundan evden çıkamaz olduğunu söyleyen F.A, “Karakoldan gelince ve jandarmaların gittiğini görünce çok korktum. Öylece beklemeye başladım, beklerken uyuyakalmışım. Sonra kapı çaldı. Kalbim sıkıştı. Sonrasında gelen kişinin yengem olduğunu anlayınca rahatladım ancak yengem aşağıda birinin beni sorduğunu söyleyince ne yapacağımı şaşırdım, ağlamaya başladım. Daha sonra tekrar jandarmaya haber verdik. A.K gelmiş, gelip onu aldılar, beni de ifade vermem için götürdüler. Onunla karşılaşmamak için ne kadar yerini sorsam da hep geçiştirildim. Ben ifade verirken de yanımdaydı. Zaten ailesi hep üst mevkilerde, halası eski büyükelçi. İfade verirken de kendi ilişkilerini yolladı. Süreci etkilemeye çalıştı” diye konuştu.

‘KORUMA KARARINDA BANA ULAŞMAMASI GEREKMEZ Mİ?’

F.A., ifadesinin ardından 2 aylık koruma kararı aldığını, sonrasında da 6 aylık uzatma talebinde bulunduğunu ancak kabul edilmediğini ve sadece 1 ay uzatıldığını söyleyerek, “Bu koruma talebi neden var. Zorlama hapsi verilmedi bile. Koruma kararında bana hiç ulaşmaması gerekmez mi? Sürekli olarak bana ulaştı, mesajlar atmaya devam etti. Bu koruma nasıl bir koruma” diye sordu.

‘GÜÇSÜZ OLMADIĞIMI BİLMEK İSTİYORUM’
F.A, bize ulaşma kararını ise “Bir kere Şule Çet’in davasına gitmiştim”diye açıkladı. F.A., ardından davaya gittiği için de şiddet gördüğünü A.K.’den şiddet gördüğünü anlatarak şunları duyduğunu ifade etti, “ Neden öyle bir kadının davasına gittin? İçki almış öldürülmüş işte, hak etmiş. Sen de onlar gibi olacaksın”. ‘Ama artık yeter’ diyen F.A, “O bana sürekli güçsüz hissettirmeye çalışsa da ben güçsüz olmadığımı bilmek istiyorum. Elimden ne geliyorsa yapacağım. Ailesi devletle olan yakınlıklarından dolayı süreci etkilemek isteyecektir ama ben onlardan güçlü olduğumuzu biliyorum” sözleriyle kadın dayanışmasına güvendiğini ve mücadele edeceğini söyledi.