‘Çocukların açlığı seçim sonrasına bırakılacak bir sorun değil!’
‘Okullarda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek’ kampanyası her yerde yankı bulurken, bazı milletvekilleri de verdikleri kanun teklifiyle konuyu Meclise taşıdı. Bundan sonraki adım ne olacak?

Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Ekim’de açıldı. 4 Ekim günü 27’nci Dönem 6’ncı Yasama Yılı mesaisine başlayan TBMM Genel Kurulunda gündem dışı konuşmalarda CHP’li vekiller okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek talebini dile getirirken CHP grubunun verdiği araştırma önergesinin ön görüşmelerinin yapılması kabul edilmedi.

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç kampanyamız üzerine “okullarda ücretsiz ve sağlıklı yemek” sağlanması için TBMM Başkanlığına kanun teklifleri sundu. Nisan ayında CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın devlet ilköğretim okullarında ücretsiz yemek verilmesi için hazırladığı kanun teklifi halen görüşülmeyi bekliyor.

Araştırma önergeleri, soru önergeleri ve kanun teklifleriyle “okullarda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek” talebini Meclise taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ile bu talebin hayata geçirilmesi için bundan sonra neler yapacaklarını konuştuk.

‘ÇOCUKLARIMIZI DERİN YOKSULLUK SARMALINDAN ÇIKARACAĞIZ’

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer: AKP iktidarının yanlış ekonomi politikaları toplumun tüm kesimlerini derinden etkiliyor. En çok da çocuklarımızı. Çocuklarımız, derin yoksulluğun acı yüzüyle çok erken yaşlarda tanışıyor maalesef. Eğitim almak için gittikleri okullarda evlatlarımız aç ve susuz kalmasınlar diye bir kanun teklifi sunduk. Bu talebimizi yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz. Kanunun Meclis gündemine alınması için gerekli girişimlerde bulunacak, bu konuda toplumsal farkındalığın artması için çalışmalarda bulunacağız.

Derin yoksulluk, okuldaki açlık ve susuzluk evlatlarımızı eğitimden uzaklaştırıp çalışma hayatına sürüklüyor. TÜİK'in 2021 verilerine göre 15-17 yaş arasındaki çocukların yüzde 16,4’ü işgücünde, yani her yüz çocuktan 16’sı halihazırda çalışıyor ya da aktif olarak iş arıyor. Cinsiyete göre bakıldığında; oğlan çocuklarda işgücüne katılım oranı yüzde 22,9 iken kız çocuklarında bu oran yüzde 9,5. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre ise 2021 yılında Türkiye’de en az 62 çocuk, çalışırken hayatını kaybetti. İSİG Meclisi’nin konuyla ilgili verileri tuttuğu 2013 yılından bu yana ise ölen çocuk işçi sayısı toplamda en az 556 olarak açıklandı.

Çocuklarımızın eğitim hayatından mahrum kalmaması için onları derin yoksulluk sarmalından çıkarmalıyız. Okullarda ücretsiz yemek ve temiz içme suyu sağlanmalı. Hiçbir çocuk okula aç gitmemeli, okullarda susuz kalmamalı. Bunu sağlamak için elimizden geleni yapacağız. AKP iktidarının konuya duyarsızlığını ise hepimiz biliyoruz. Belediyelerimiz bu aşamada örnek projeler yürütmeye başlattılar. Örneğin Beylikdüzü Belediyemiz “Beslenme Saati” uygulamasıyla her gün bin 75 çocuğumuza beslenme çantası ulaştırıyor. Çankaya Belediyemiz de yine örnek bir uygulamayla 3 bin ilkokul öğrencimizin sıcak öğle yemeğini sıralarına kadar götürüyor. Bu uygulamaların ideal hali merkezi hükümet eliyle tüm Türkiye geneline yayılması. CHP iktidarında bu uygulamaları tüm ülke geneline yaygınlaştıracak, çocuklarımızın okullarda aç ve susuz kalmasının önüne geçeceğiz.

‘ÇOCUKLARIN 1 ÖĞÜN YEMEK HAKKI İÇİN ELLERİMİZİ BİRLEŞTİRELİM’
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü:
Öncelikle “Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek haktır” kampanyası ile çocuk yoksulluğunu gündemleştirmeyi başaran Ekmek ve Gül’ü kutluyorum.
Her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor. Bu insanları sarsması gereken bir veri. Kadınlar olarak bu çarpıcı gerçeği hepimizin önüne koydunuz.
Erdoğan iktidarının yoksulluğu ortadan kaldırmak gibi bir yaklaşımı olmadığını son 20 yıllık politikalarından biliyoruz. Erdoğan sermaye sınıfının çıkarlarını daha iyi korumak için yoksulluk sorununu yönetiyor, çözmüyor. Son bir yıl içerisinde yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin eden enflasyonist politikalar izleyerek servet transferini daha da hızlandırmış görünüyor.
Amacı önümüzdeki seçimleri alabilmek ve bunun için de büyüme stratejisinin işine yarayacağını düşünüyor. Büyümek için Türkiye’deki bütün ormanları kesmesi gerekirse onu da yapabilecek kadar gözü dönmüş bir kapitalist sömürü çarkı ile karşı karşıyayız. Bildiğimiz gibi Türkiye’nin büyümesi, Türkiye halklarının gelirlerinin büyümesi anlamına gelmiyor. Türkiye halklarının sağlığının, refahının, geleceğinin, çıkarlarının korunduğu anlamına gelmiyor. Tam tersine Türkiye büyüdükçe kentlerimiz betona gömüldü, doğamız talana uğradı, Ergene’de zehir akıyor, Marmara müsilajla kaplandı, Kuzey Ormanları talan edildi, Şırnak’ta savaş politikaları ile yüz binlerce ağaç kesildi, Ege’de, Cudi’de ormanlarımız yandı kül oldu. Pandemide dahi emekçiler ölümüne çalıştı. Kadınların emeği yağmalandı. Saymakla bitmez.
Türkiye büyüdü derken tam aksine Türkiye halkları fakirleşti. Gelecekleri çalındı. Bu esnada bankalar ve sermaye sınıfı karlarını 4-5 kat artırdı, yandaşlar palazlandı.
Erdoğan’da izlediği “Kur korumalı mevduat sistemi” ile bankalarda para istifleyen zenginleri koruyarak, dövizi yükselten mali politikalar izleyerek, artan enflasyon ve zamların yoksulluğu büyüttüğünün farkında. İzlediği neoliberal sömürü politikaları yanı sıra savaş politikalarının da ekonomiye büyük bir maliyeti olduğunun farkında. Ama hem enflasyonist politikalarda hem de savaş politikalarında ısrar etmesinin kendince nedenleri var. Biri, yoksulluğu sosyal yardımlarla yönetebileceğini düşünüyor, diğeri, işçi sınıfının birleşmemesi, kutuplaştırma siyasetinin güdülebilmesi için güvenlikçi politikalara sarılıyor.
‘20 YILDIR YOKSULLUK ORTADAN KALKMADI, MUHTAÇLIK ARTTI’
Son 20 yıldır izlediği yoksulluğu yönetme politikasının bugün de işe yarayacağını düşünmesi, 40 yıldır bu ülkede sıcak bir savaşın varlığının iktidarda kalmasını kolaylaştırmak için kullanılması bizim üstüne gitmemiz gereken temel konulardır diye düşünüyorum.
Nitekim geçenlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sosyal yardımları artırdıklarını açıkladı, bu sene asgari ücret 2. kez artırılıyor ve hükümet başka yardımlar hazırladığını duyuruyor. Öte yandan iktidar cezaevlerinde ölüm politikaları ile, mutlak tecrit ve insan hakları ihlalleri ile barış talep eden herkesi cezaevine atmayı, işkence ve şiddet politikası gütmeyi ihmal etmiyor. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bu alanlarda toplumun direncini artıracak politikalar üstünde çalışması büyük bir imkan yaratacaktır diye düşünüyorum.
Şu açık ki hükümetin yardımları 20 yıldır yoksulluğu ortadan kaldırmadığı gibi, bu yardımlar da yoksulluğu bitirmeyecek. Tam tersine açıklanan rakamlardan da görüleceği gibi her dönem daha fazla insan bu yardımlara muhtaç hale geliyor. Bu dağıtılan paketler seçimlere kadar yoksullara pansuman bile olamayacak.
O nedenle yoksulluğu yaratan temel nedenleri ortadan kaldırmaya odaklanmak önemli. Yoksulluk yaratan bu sömürü çarkını, kölelik düzenini değiştirmek toplumun radarına girebilmeli. Bunu halkların eşitliğini ve barış politikalarını kuşanmadan yapamayacağımızın da Kürt halkına dost bir işçi sınıfı hareketi yaratmadan başaramayacağımızın da farkında olmalıyız.
‘BESLENME ÇANTALARINDAN ÇALINANLARI DURDURMAK İÇİN BEKLEMEYE ZAMANIMIZ YOK’
Söylemek istediğim şey elbette ki çocuklar için bir öğün yemek hakkı elde etmek için toplumsal kurtuluşu beklemek değil. Hatta bu iktidarı göndermeyi de beklememeliyiz. Çocukların beslenme çantalarından çalınanları durdurmak için ne seçimleri ne de sistemi kökten değiştirmeyi beklemeye zamanımız var. Bugünden yarına kazanım elde etmemiz, çocukların sofrasına uzanan bu haramileri kovalamamız gerekiyor.
Çocukların bugün beslenememesi bodurluktan, obezliğe kalıcı sağlık sorunları yaratırken bu duruma son vermek için şimdiden yapabileceğimiz çok şey var.
Türkiye büyürken her 4 çocuktan biri yatağa aç giriyor. Bu durum meşru görülebilir mi? Kim, hangi vicdan buna rıza gösterebilir? Ne Ergene’nin zehir akması ne her gün 6-7 işçinin iş cinayetinde ölmesi ne kadın cinayetleri ne de ağzına kadar dolan cezaevleri bekleyebilir. Her biri için bugünden yarına yapabileceğimiz çok şey var.
Bunun için toplumun şu “seçimi bekleme” ruh halinden çıkmasının önemine ben de dikkat çekmek isterim.
‘HEP BİRLİKTE SESİMİZİ YÜKSELTELİM, İTİRAZ EDELİM’
Kimse “Ben ne yapabilirim ki?” diye düşünmesin. Gerçekten, ne olur böyle düşünmeyelim, çünkü bizler rıza göstermezsek, sesimizi yükseltirsek, hep beraber itiraz edersek çocukların açlık sorunu bugünden yarına çözülebilir. Direnerek kazanan birçok işçi eylemi var. Kadın hareketinin bu yönteme dair dünyada ve Türkiye’de birçok deneyimi var. Bu deneyimler ışığında “Okullarda bir öğün ücretsiz yemek” kampanyasına yaklaşılmalıdır diye düşünüyorum.
Sokaklarda olursak, ısrarla sokakları terk etmeden, çocuk açlığına rıza göstermediğimizi sergileyerek çocukların beslenme hakkını kazanabiliriz.
Milletvekilleri olarak verdiğimiz kanun teklifleri önemli ama tek başına çözüm gücüne sahip olmayacaktır. Sokaklarda, okul önlerinde, amfilerde, fabrika ve atölyelerde ortak bir tutum aldığımızda, sesimizi yükselttiğinizde “çocuklara bir öğün yemek” talebinin kazanılmaması için bir neden yoktur. Tek yapmamız gereken çocukların 1 öğün yemek hakkı için ellerimizi birleştirmek. Elbette sömürü ve savaş düzenini tarihin çöplüğüne atana kadar da birbirimizin elini hiç bırakmayalım.
Ben hem kanun teklifimizin takipçisi olacağım hem genel kurul konuşmalarımda ve basın açıklamalarımda “Okullarda bir öğün ücretsiz yemek “kampanyasını duyurmaya çalışacağım. Daha önemlisi çocuklarına sahip çıkan, açlık düzenine rıza göstermeyen bu umursamaz dünyaya meydan okuyan herkesin yanında, toplumsal hareketlerin içinde olmaya devam edeceğim.

‘BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE DE GÜNDEMİMİZ ÇOCUK YOKSULLUĞU OLACAK’

TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil: Devlet okullarında örgün sistemde okuyan 15 milyon öğrenci var ve bu ortalama 30 milyon ebeveyn demek. Yani ülkedeki 45 milyon insan her gün okulda “ne yenecek” diye düşünüyor. Ülkenin derhal karşılık beklediği “öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su” talebi, ne yazık ki Saray tarafından görmezden geliniyor.

Mecliste kanun teklifimiz henüz komisyona dahi inmiş değil. Konuya ilişkin muhalefet partilerinin verdiği araştırma önergesi, AKP ve MHP’nin oylarıyla önceki gün reddedildi. Çünkü günlük harcaması 10 milyon liraya ulaşan, sadece içecek için 2 milyon 813 bin lira harcayan Uhrevi Saray, sabahtan akşama kadar çocukların susuz kalması, aç olması gibi “süfli” sorunlarla uğraşmıyor!

Biz Türkiye İşçi Partisi olarak Saray’ın yarattığı yapay gündemler değil Türkiye’nin gerçek sorunlarına çözüm bulmak Meclisin tüm imkanlarını sonuna kadar zorlayacağız. 45 milyonun talebinin hayata geçmesi için her konuşmamızda her açıklamamızda özellikle bütçe sürecinde ilgili Bakanların yüzüne vurmak suretiyle gündemde tutmaya devam edeceğiz. Saray rejiminin gündemi suçlarının duyulmasını engelleyecek sansür yasaları, bizim gündemimiz çocuk yoksulluğu!

MECLİSTE 5 KANUN TEKLİFİ GÖRÜŞÜLMEYİ BEKLİYOR: ‘MECLİS GÖREVE’
Mecliste “Okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek” hakkının sağlanması için daha önce verilen ve bekleyen 5 kanun teklifi var. Ülkenin pek çok yerinde “Okullarda 1 Öğün Ücretsiz Sağlıklı Yemek” hakkı için çalışma yürüten kadın örgütleri ve veli dernekleri, meclisin açılmasından bir gün önce ortak bir çağrı yaparak verilen kanun tekliflerinin bir an önce gündeme alınmasını talep etmişlerdi.
Ekmek ve Gül, Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği, Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Evi, Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği, Bornova Kadın Dayanışma Derneği, Buca Evka 1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi, Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği, Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği, İzmir Tüm Öğrenci Velileri Derneği, Eskişehir Tüm Öğrenci Velileri Derneği “Meclisin önünde çocukların okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemeğe erişiminden daha acil bir görev yok! Bu kanun tekliflerinin acilen gündeme alınmasını talep ediyoruz. Tüm milletvekillerinden meclis kürsüsünde ‘okullarda bir öğün ücretsiz yemek’ talebini dile getirmelerini, bu çalışmayı yürüten kadın derneklerine, hak örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara meclis kürsüsünü açmalarını, kanun tekliflerinin mecliste gündeme alınması ve bir an önce yasalaşması için çaba göstermelerini bekliyoruz” demişti.
Meclise yakın zaman sonra gelecek olan bütçe kanunu teklifinde çocukların bu en temel hakkının gereğinin yerine getirilmesi için pay ayrılmasını da talep ettiler.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
CHP Milletvekili Candan Yüceer de okullarda ücrets...

TİP Milletvekili Kadıgil ve HDP Milletvekili Gergerlioğlu’ndan ardından CHP Tekirdağ Milletvekili Ca...

Sera Kadıgil'den okulda bir öğün ücretsiz yemek iç...

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve Milletvekili Sera Kadıgil, okullarda bir öğün ücretsiz yemek v...

HDP Milletvekili Serpil Kemalbay ‘ücretsiz ve sağl...

HDP’li Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, okullarda tüm çocuklara temel gıdaları kapsayacak şek...