Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Avukat Aryen Turan’ın İzmir Barosu Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmadan dolayı “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması İzmir 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

İzmir Barosunun çağrısıyla çok sayıda avukat Turan’ın savunmanlığını üstlenirken, duruşmayı ayrıca Fransa, Belçika ve Hollanda barolarından temsilciler de takip etti. Milli Savunma Bakanlığının davaya katılma talebini sunan avukat da salonda yer aldı.

'BU DAVANIN HİÇBİR HUKUKİ YÖNÜ YOKTUR'

Yargılamaya başlamadan önce söz alan Av. Özkan Yücel, “Avukatın yargılanması için Adalet Bakanlığının onayı olması gerekiyor. İlgili kanun hükümleri bunu gerektir. Meslektaşımın konuşması genel kurulunda yapmıştır. Garip bir soruşturma başlatıldı ve bu davanın hiçbir hukuki yönü yoktur. Bu nedenle yargılamaya geçirmeksizin bakanlıktan izin talep etmenizi talep ediyoruz. Ayrıca konuşması sadece Türkiye’nin adalet sistemine, hukuk mekanizmalarının geldiği boyutlara dair eleştirilerinden ibaret olduğu için derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi.

YARGILAMA SIRASINDA SAVCI SALONDAN ÇIKTI

Mahkeme heyeti Adalet Bakanlığından izin alınması talebini reddederek yargılamaya başladı. Turan’ın savunmasını yaptığı esnada salondan çıkan savcı, avukatların itirazı üzerine tekrar yerini aldı.

'BU ÜLKEDE SUÇLULAR CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİYOR'

Av. Aryen Turan savunmasında, “İzmir Barosu Genel Kurulu’nda ÖHD adına söz aldım ve o dönem yaşanan hukuksuzluklardan, hak ihlallerinden bahsettim. Konuşmamı Deniz Poyraz ve Jina Amini’ye atıfla jin, jiyan, azadi sloganıyla sonlandırdım ve sonrasında hedef gösterildim” dedi.

Hakkında soruşturma açıldığını medyadan öğrendiğini ifade eden Turan savunmasına şöyle devam etti; “Soruşturma kapsamında gelip ifade vermek istediğimi belirtmeme rağmen ofisimin önünde gözaltına alındım. Söz konusu konuşmamı hiçbir örgütten talimat alarak yapmadım. Bu ülkede yaşanılan insan hakları ihlalleri, yoksulluk, iş cinayetleri yaşanıyor. Kadınlar, LGBTİ'ler nefret suçlarına uğruyor. Bu ülkede çocuklar tarikatların istismarına maruz kalıyor, suçlular cezasızlıkla ödüllendiriyor. Doğa talan ediliyor, mülteciler ayrımcılığa uğruyor. Bu ülkede mahkemeler iktidarın sopası haline geldi. Bunlar bu ülkede yaşanıyor ve bir avukat olarak bunları söylemek benim ifade özgürlüğümdür. Bu nedenle beraatimi talep ediyorum.”

'HAK İHLALLERİNİN KAYDININ ALINMASI HAKİM VE SAVCILARIN DA SORUMLUĞU'

Turan’ın ardından avukatları söz aldı. İlk olarak konuşan ÖHD İzmir Şube Başkanı Av. Şükran Öztürk, “Dernek olarak her türlü baskıya karşı mücadele etmek için kurulduk. Konuşmasında yer alan bütün başlıkları söylemek için kimseden çağrı almıyoruz. Nükleer silah kullanıldığına dair araştırma yapılmasını söylemek için kimseden çağrı almıyoruz. Tek adam rejiminde talimat almadan insan haklarını savunmamız yadırganmış olabilir ama hak ihlallerini kayıt altına alınması gerekir. Bu sorumluluk hakim ve savcıların da sorumluluğudur” dedi.

Duruşma öncesi adli kontrol tedbirin kaldırılması için verilen talebin, gerekçe gösterilmeden reddedildiğini dile getiren Av. Özkan Yücel, “Savcının fezleke önüne geldiğinde ‘burada suç yoktur’ diyerek kabul etmemesini isterdik, maalesef olmadı. Bu saçmalığa son vermenizi, adli kontrol tedbiri kararının iptal edilmesini istiyoruz” diye konuştu.

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI HANGİ GEREKÇEYLE DAVAYA KATILIYOR?

Av. Türkan Aslan ise Milli Savunma Bakanlığının hangi amaçla bu davaya katılma talep ettiğini öğrenmek istediklerini söyleyerek, “Bunun gerekçeli olarak açıklanmasını istiyoruz. Mili Savunma Bakanlığının mağduru bile olmadığı davaya müdahil olma talebinin reddini istiyoruz. Adli kontrol tedbiri kararının da kaldırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

DURUŞMA 7 HAZİRAN’A ERTELENDİ

Adli kontrol tedbiri kararının iptaline ilişkin talebe dair görüşü istenen savcı, adli kontrol tedbirinin devamına karar verilmesi yönünde beyanını açıkladı. Mahkeme heyeti adli kontrol tedbiri kararının iptaline, Milli Savunma Bakanlığının katılma talebinin reddine karar vererek bir sonraki duruşmayı 7 Haziran tarihine erteledi.