Kreş sorununun bir de kamu kurumları boyutu var. Kamu kurumlarında çalışanlar için de kreş içinden çıkılmaz bir mesele. Devlet kurumlarının, Bakanlıkların pek çoğunun kreş hizmeti yok. Memur ücretleri yoksulluk sınırının çok çok altında kalırken çocuğu kreşe göndermek memurlar için büyük bir çıkmaz. Haydi ücreti karşıladın eve ya da iş yerine yakın bir kreş bulmak da büyük mesele. Ya da yalnız bir ebeveynsen bütün sorumluluk sana kalır durumda.
Kamu kurumunda çalışan, ancak yeterli kamu desteği olmadığından çocuğunun bakımı etrafında hayatı bir karmaşaya dönmüş bir kamu çalışanının yaşadıkları bu konunun ne kadar çok boyutlu olduğunu gözler önüne seriyor. Güvenlik nedeniyle bilgilerini değiştirerek vereceğimiz kadın emekçi oldukça kalabalık çalışanın olduğu büyük bir kurumda çalışıyor. Yani aslında çalışanlarına yasal olarak kreş desteği sağlama yükümlülüğü olan bir kurumda. Psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığı için boşanmış, çocuğuna tek başına bakmaya çalışıyor. Kiraların yüksekliği malum, kamu emekçisi maaşı ile tek başına ev kurması ise imkansız. O da bir tanıdığıyla aynı evi paylaşarak çocuğunu huzurlu bir ortamda büyütmeye çalışıyor. Kreş konusu çalışan kadın için bir defalık bir konu değil, her yıl yenilenen, başa saran bir konu. Onun için de öyle olmuş. Her yıl sorunların çeşidi değişse de, sorun henüz bitmemiş. Daha önce boşandığı için özel kreşlerin ücretsiz öğrenci alma zorunluluğu kontenjanından faydalanmış ve çocuğunu özel bir kreşe ücretsiz göndermiş. Ama bu ücretsiz kontenjan konusunun hem “hakkı” elde etmek, hem de sonrasında eğitim süresi boyunca pek tıkırında işlediğini söylemek mümkün görünmüyor.
“Çocuğuma yalnız bakan bir ebeveyn olarak kreşe ihtiyacım vardı, bir tanıdığımın tanıdığı yardımıyla sorunu çözebildik. Çocuğumun babasıyla ayrılma sürecindeydik, evi terk etmek zorunda kalmıştım. Çalıştığım kurumun daire başkana yaşadığım sıkıntıları anlatmama rağmen izin de alamıyordum, zaten yaşadıklarımla çok ilgilenildiğini de söyleyemem. Can güvenliğimden endişe ediyordum. Kendi düzenimi ve çocuğumun hayatını kurmak için zamana ihtiyacım vardı ama aynı zamanda işe gelmek zorundaydım, çocuğa bakacak kimsem yoktu. Bu süreç çok zorlu oldu benim için. Ben can güvenliğimden endişe ederken kreşi ayarlamam bile uzun sürmüştü. Ücretsiz kreş kontenjanından faydalanmak için işin sonuçlanması için belli bir süre gerekiyordu. Ayrılma aşamasında olduğum, ekonomik olarak zor durumda olduğum, çok borcum olduğu vs. bütün bunları ispat etmem, belgelemem gerekiyordu. Ücretsiz kreş için, bunları ispat ettikten sonra çocuğumu ücretsiz olarak aldılar kreşe. Kreşe başlatabildiğime çok sevinmiştim tabii ki, önemli bir sorun çözülmüştü hayatımda, özel bir kreşe ücretsiz çocuk göndermenin zorluklarını başladıktan sonra gördüm. Bir defa ücretsiz olduğu için çocuğuma ve bana diğer çocuklardan farklı bir muamele yapıldığına dair gözlemlerim oldu. Diğer velilere yapılan açıklamalar ve onlara olan yaklaşım ile bana yapılan muamele arasında fark oluyordu. Benim sorularım daha çok geçiştiriliyor, özensiz cevaplar veriliyordu, ama diğerlerine öyle değildi. Çocuğuma da diğer çocuklardan daha özensiz yaklaşıldığını hissediyordum. Ayrıca yaşamıma ve çocuğumun yaşamına dair kişisel bilgilerin sadece yöneticilerde saklı kalması gerekirken diğer çalışanlarla da paylaşıldığını fark etmiştim. Parayla hizmet veren bir yerde ücret vermemenin faturasıydı sanırım bu yaşadığım” diye anlatıyor yaşadıklarını.
‘MEMUR MAAŞIYLA ÇOCUĞUMA VE KENDİME HAYAT KURAMIYORUM’
Ayrılık sürecinde yaşadığı sıkıntıları, ayrılma aşamasında ve sonrasında kadınların desteklenmeyişinin onları şiddet gördüğü evlere mahkum kıldığını çarpıcı örneklerle anlatmaya devam ediyor: “Tam ayrılamadık bir türlü. Ben evden ayrıldım, akrabalarıma yerleştim. Kızım hastalandı zatürre oldu, bir buçuk ay tedavi gördü bir hafta hastanede yattı, bir ay da ilaçlı tedavi alması gerekiyordu, 15 gün izin aldım, 15 günde babaannesi baktı o nedenle çocuğumun babasının yaşadığı eve dönmek durumunda kaldım. Kimsem de yok, işin aslı çalışmak zorundayım. Henüz kendime bir hayat kuramadım çocuğumla birlikte çünkü ekonomik koşullar izin vermiyor. Bu yıl özel kreşten faydalanma sürem de doldu, bir yıllık olduğu için. Şimdi yeni bir kreş bulmam gerekiyor. Her tarafta kreş yok, e olanlar da çok pahalı. Her şey o kadar üst üste geldi ki bu süreçte. Bir tanıdığımla aynı evi paylaşıyorum, şu an kaldığım semtte özel kreşlerle görüştüm, çok pahalı. Kreşler. Ücretsiz gittiği kreş 10 bin lira servis hariç, servis de en az 2000 lira. Ki bu bölgedeki en uygun kreş fiyatı. Başka bir bölgeye taşınsam hem kira hem kreşe yetişmem mümkün değil. Eski eşimle oturduğumuz bölgede belediyenin kreşini ayarladık, o da bir tanıdık aracılığı ile yoksa belediye kreşleri daha uygun olduğu için kayıt olmak çok zor, hemen doluyor. Orasının ücreti daha iyi. Ama oraya gönderebilmek için ya kendime ev tutmam ya da ayrıldığım eşimin yanına geri dönmem gerekli. Ev tutuma şansım bu maaşla mümkün değil, maaşımın yarısından fazla kira istiyorlar, 15 binden aşağı kira yok, nasıl tutayım. Maddi olarak çok büyük sıkıntılar yaşıyorum ki devlet memuru olmama rağmen tek başıma çocuğumla bir ev tutup hayatımı devam ettiremiyorum. Tek seçenek ayrıldığım eşimin yanına dönmek kalıyor. Yani çocuğuma uygun, güvenilir, iyi hizmet verecek bir kreş ararken konu sadece kreş seçmek olmuyor, hayatımı kiminle, nasıl, nerede yaşayacağımın kararına dönüşüyor. Normalde yaşadığımız yere, evimize, işimize yakın yerde kreş ayarlamaya çalışmamız gerekirken koşullar bizi ücreti en uygun, fiyatını karşılayabileceğimiz kreşe göre yaşamımızı şekillendirmeye zorluyor. Kreşi konusu beni bir karar vermeye, seçim yamaya zorluyor. Seçeneklerden biri ayrıldığım, ayrılma aşamasında da çok zorluklar yaşadığım, ama öyle ya da böyle bir hayat kurmaya başladığım bir yerden huzurlu, güvende ve mutlu olmadığım eski evime dönme seçeneği. Henüz kararımı vermedim.”
Yayın Kurulu Üyemiz, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, kadın kamu çalışanlarına dair Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sormuştu: Kaç tane kreş, emzirme odası, yaz okulu var?
KAMU SORUMLULUĞUNU ÜZERİNDEN ATMIŞ DURUMDA
Laf var, icraat yok
Aylin AKÇAY (SES Denetleme Kurulu Üyesi)
Devletin eğitim, sağlık gibi temel görevlerinden vazgeçerek bunları piyasaya açmasının ve özelleştirmesinin sonuçlarını en ağır yaşadığımız alanlardan biri erken çocukluk dönemi bakım ve eğitimi. Kreş konusunu, hayat bize bunu dayattığı için ağırlıklı olarak kadınların istihdama katılım hakkı açısından ele alıyoruz ama sorun hem bununla hem de daha fazlasıyla ilgili. Erken çocukluk döneminde, yani 0-6 yaş dönemindeki, eşit şekilde bakım ve eğitim olanağına sahip olmak tüm çocuklar için bir hak. Erken çocuklukta iyi beslenme, bakım ve eğitim almanın çocukların ileriki yaşlardaki hayatları üzerinde çok belirleyici etkiye sahip olduğu artık kimsenin itiraz edemediği bir gerçek. Bu sadece daha iyi bir yaşam için değil, bizzat yaşam hakkı ve güvenlik için de vazgeçilmez bir önemde. Bakım olanakları olmadığı için güvenli ortamlarda bulunamayan çocukların can güvenliği, kazalar ve istismar açısından da tehlikede olduğu açık.
Çocukların sağlığı, eğitimi, korunması ve güvenliğinden sorumlu olan devletin öncelikli sorumluluklarından biri kreş, gündüz bakımevleri ve etüt merkezlerini herkesin ulaşabileceği şekilde ücretsiz, düşük ücretli, ulaşılabilir ve nitelikli hale getirmek. Ne var ki bugün kamu kurumları bu sorumluluklarını üzerinden atmış durumda. Mevcut kamu kurumlarına ait kreşler alabildiğine azaltılmış durumda ve yenilerinin açılmasını öngören bir düzenleme göremiyoruz. Kreşleri ve erken dönem bakım ve eğitimini düzenleyen, bunu içeren politika belgeleri var, Kalkınma Planları Eylem Planları var; ancak bunların hiçbirinde kamuya ait ulaşılabilir bakım olanaklarını artırmak bir seçenek olarak ele alınmıyor. Erken çocuk bakım hizmeti veren kurumların artırılacağına yönelik güzel cümleler yer alıyor; ama bu hizmetin kamu tarafından oluşturulacağı ve sağlanacağı yer almıyor. Özel sektörün teşvik edilmesi, özel kurumların yaygınlaştırılması, durumu uygun olmayanların bu özel kurumlardan yararlanmasını sağlayacak çeşitli “sosyal yardım” önerileri yer alıyor. Oysa bugünkü ekonomik koşullar, kreş ücretleri ve bunlara ulaşamama hali, bu kadar önemli bir alanın her anlamda piyasanın eline bırakılmasının vahametini ortaya koyuyor.
Kreş sorunu kamu emekçileri için de yakıcı bir sorun. Kamu kurumları kendi yasal görevlerini yerine getirerek çalışanlarına kreş hizmeti sağlamıyor. Kamu kurumları bünyesinde açılacak/açılan kreşlerin de özel kreşlerle anlaşılarak ya da hizmet alımı yoluyla kreşler açılmasına yönelik düzenlemeler var. Bu ise kreşlerle ilgili başta ücretin yükselmesi, bu nedenle hizmete ulaşamamak başta olmak üzere çok boyutlu sorunlara neden oluyor. Kamu emekçilerinin ücretleri de tüm emekçiler gibi özel kreş ücretlerini karşılayacak noktada değil. Çocuğunu kreşe gönderebilmek için kamu emekçileri birçok diğer temel ihtiyaçlarından kısmak, vazgeçmek zorunda kalıyor. Kreş ücretini karşılamayan, çocuğuna bakacak güvendiği tanıdığı olmayanlar ise güvensiz ortamlarda çocuğunu bırakmak zorunda kalıyor. Ya da çocuklarını kendileriyle beraber işe götürüyor. Özellikle okulların tatil olduğu ya da kapalı olduğu zamanlarda hangi kamu kurumuna giderseniz gidin mutlaka belirgin bir çocuk nüfusu ile karşılaşırsınız.
Ben de küçük yaşta çocuğu olan bir kamu emekçisi olarak bu sürecin zorluklarını birebir yaşıyorum. Zaten yüksek olan kreş ücretleri uzun süredir devam eden ekonomik koşullar nedeniyle iyice çıkmaza girmiş durumda. Üstelik kreşe kayıt yaptırırken artık o yıl ne kadar ücretle devam edeceğimizin garantisi yok. Geçtiğimiz yılın ikinci döneminde kreşlerin neredeyse tamamı, sözleşmelerinde buna yönelik bir düzenleme olmamasına rağmen, yani yasal olmamasına rağmen ara dönemde ücretlerini önemli oranlarda artırdı. Bu artışların devam edeceğini ve bu yıl itibariyle sözleşme metinlerinde artış yapılabileceği maddeleri eklendiğini görebileceğiz.
1. Gün: Kreş gerçekleri-1 | Çocuk bakımı yine kadınlara kaldı, kreş hayal oldu
Görseller: Freepik
İlgili haberler
Kreş gerçekleri-1 | Çocuk bakımı yine kadınlara ka...
Bugün özel kreş ücretleri asgari ücrete yaklaşırken devlet ve belediye kreşleri yetersiz. Kadınlar ç...
Sevda Karaca, kadın kamu çalışanlarına dair Bakan...
Sevda Karaca, kamuda çalışan kadın emekçilere ilişkin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkh...
TÜRKİYE’DE KREŞLER VE ANAOKULLARI-1: Çocukların ba...
Kreş bir haktır, devlet açmalı ve yine devlet denetlemelidir. Ancak Türkiye’de kreşin karşılığı çalı...
TÜRKİYE’DE KREŞLER VE ANAOKULLARI-2: ‘Çocuğunuzu k...
Çocukların 3 yaşından önce kreşe gönderilmemesi, ev içinde belli bir psikolojik ve fiziksel olgunluğ...
TÜRKİYE’DE KREŞLER VE ANAOKULLARI-3: Kreş çocuklar...
Çocukların iyi olma haline dair tüm göstergelerin hanenin gelir seviyesiyle doğrudan ilişkili olduğu...
Çalışan kadınları düşünmeyen ‘kreş’ düzeni: Bakım...
‘Bakım yükünü bu kadar ağırlaştıran mekanizmalar yeniden düzenlenmeli. Kreşler artırılmalı, küçük ço...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.