Patronların formülü: Sayı baskısı, işten çıkarma
‘Serviste ısınmaya çalışırken gene taktık parmağı montun delik cebine. Yama tutar cinsten de değil artık. Ne zamandan beri mi? Asgari ücret görüşmelerinden bu yana.’

Günün ilk ışıklarının yandığı evlerden yollara düşen insanlar. Bağcıkları yarı bağlanmış, caddeye doğru servise yetişmeye çalışan koşar ayaklar, solgun yüzler. Bu havalarda servise kendisini atabilenden mutlusu yok tabi.

Sonra başlar trafik. Sanayinin yolları taştan, ah bu deri kokusu bizi çıkarır baştan. Hadi şimdi uyu uyuyabilirsen...

Serviste ısınmaya çalışırken yine taktık parmağı montun delik cebine. Yama tutar cinsten de değil artık. Ne zamandan beri mi? Asgari ücret görüşmelerinden bu yana. Hemen hemen tüm fabrikalarda artan baskılar, tutanaklar ve işten çıkartmalar ile karşı karşıya gelmeye devam ediyor işçi arkadaşlarımız. Formülü şöyle açıklıyorum: Asgari ücret görüşmeleri başlar, sayı vb. baskılar artar. Asgari ücret açıklanır, performans bahanesiyle işten çıkarmalar başlar. Bu formülü farklı fabrikalarda çalışan işçi kadınlar ile daha da ayrıntılandırıp, çeşitlendiriyoruz.

STOĞUNU TAMAMLADI, GÖZDEN ÇIKARDI
“Ben Tuzla’da bir kablo fabrikasında çalışıyordum. Son 1 ayda ben de dahil 35-40 kişi işten çıkarıldık. Gerekçe gösterdikleri, performansı dayandırdıkları şey ise bize yapılan saatlik sayı baskıları ile oldu. Zaten asgari ücret süreci ile birlikte fabrikadaki hava birden değişmişti ve sayı baskıları her geçen gün artmıştı. Madem işten çıkaracaklardı, daha üzerinden 6 ay geçmeden bu kadar yoğun alımı niye yaptılar? Stoklarını tamamladı, rutine dönünce bizleri gözden çıkardı. Çıkarılanlar olarak çoğumuz yeni işçiyiz zaten. Ne hak talep edebiliyoruz ne de başka bir şey. Patron sisteminin taktiği ne kadar da belli.”
PRİM YA ALIRIZ YA ALAMAYIZ…

“Tuzla Serbest Bölge’de kurulu, 110 civarı işçinin çalıştığı bir metal fabrikasında çalışıyorum. Maaşımız asgari ücretin çok az üzerinde. İnce işçiliğin ihtiyacı olarak kadın işçiler üretimin çoğunluğunu oluşturuyor. Sendikasız bir iş yeri ve kadınların maaşının evin ek geliri görülmesi eğilimi, bizim fabrikamızda bir iyileştirmenin sözünü dahi geçirmiyor. Zam ya da işleyişe dair hak talep edebileceğimiz en ufak bir mekanizma yok. Ana maaşa ek, sadece bir promosyon sistemi var. Takım liderlerimiz saatlik olarak sayılarımızı alır, insan kaynaklarına iletir. Takım liderinin kanaatiyle birlikte de promosyon sisteminin bizlere yansıması belirlenir. Ya alırız ya alamayız. Kıstası lidere bağlı yani. Ürettiğimiz ürünlerin satışı piyasada epey yüksek. Birimizin maaşı kadar tek bir ürün. Ama bu ara üretim yavaşladı. Öncesinde yoğun bir alım vardı, şimdi durdu. Stokları tamamladılar muhtemelen. Geçen bir arkadaşımız performanstan dolayı işten çıkarıldı. Tedirginiz. Burada aldığımız maaşı her yerde alabiliriz ama bu dönemde elindekinden olmak çok zor.”

KAFANI KALDIR YA DA KALDIRMA KAPIYI İŞARET EDİYORLAR
“Son 20 günde 7 arkadaşımız işten çıkarıldı. Zaten bir ayı aşkındır sayı baskıları ile kafamızı işimizden kaldırtmıyorlardı. Sonucu da kafamızı kaldırsak da kaldırmasak da kapıyı göstermek oldu. Daha kalifiye departmanlarda çalışan işçi arkadaşların bazılarını da henüz işten çıkartmasalar da onları da mobbing ile ‘hizaya’ getirmeye çalışıyorlar.”
BİZİ NELERİN BEKLEDİĞİNİ BİZ SEÇECEĞİZ

“Eylül ayından beri sözleşme sürecimiz devam ediyor. İş yeri temsilcilerimiz arabulucu raporunun da geldiğini söylediler. İşverenin teklifi gelmezse yasal olan grev sürecimize girmemiz gerekiyor. MESS’e bağlı olmayan sözleşme sürecinde, iki dönemdir ‘MESS sözleşmesi kapsamında bir sözleşme’ denilerek bir süreç yürütülüyor. Sözleşme süreci başladığından bu yana fabrikada 3 kez bir haftayı aşan duruşlar gerçekleşti, yine duruştan kaynaklı işe gitmiyoruz. Geçen ay, bir bölümde eski üretim tarzı ile firmanın devam edemeyeceği açıklamasıyla 25 işçi arkadaşımız işten çıkarılmıştı. Hayatlarımız pamuk ipliğinde bağlı, iyi bir sözleşme için patronun ayak oyunları açık. Bizi nelerin beklediği ise, olabilecekler içerisinde hangisini seçeceğimizden geçiyor.”

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Ekmek ve Gül dergisi Şubat 2024 sayısı

Biz de yoksulluğa, ölüme, terk edilmenin öfkesiyle; insanca, eşit, şiddetsiz, rant uğruna kendi tabu...

Petrograd’dan bugüne bu düzene ‘yeter’ diyoruz!

Bugün bizler de Petrograd’daki işçiler gibi ‘Sömürüye, yoksulluğa, savaşa, şiddete ve yıkıma artık y...

1917 Şubat’ında bir kırılma noktası: ‘Ekmek ve bar...

Çarlık’ın ve Rus burjuvazisinin barbarlığı altında ezilen işçi kadınların ekmek ve barış için örgütl...