Bir soda içmenin çok görüldüğü mülteci yaşamlar
Esra, Hayriye, Mahmut ve çocukları… Denizli’nin mülteci mahallesinde ayakta kalmaya çalışıyorlar. Büyük ön yargılara, ağır çalışma koşullarına, türlü türlü şiddete ve aşağılamaya rağmen…

Dünya Mülteciler Günü’nde yolumuz Denizli’de yaşayan bir mülteci ailenin evine düştü. Ailenin yaşadığı elim olayı ve isimlerini, güvenlikleri için sizinle paylaşamayacağım. Ancak gördüklerimi, duyduklarımı sizlerle paylaşmak isterim. Yazının devamında ana karakterimizi Esra diye analım.  

Denizli’nin arka mahallelerinin birindeyiz. Mahallenin her köşesinde, her an bir olumsuzluk yaşanacakmış gibi bir izlenim var. Neden böyle dediğimi birazdan anlattıklarımdan anlayacaksınız. Gittiğim semt, mültecilerin yerleştiği semtlerden biri. Bu semtler, kiraları daha ucuz olduğu için mülteciler tarafından daha çok tercih ediliyor. Tabii şehrin diğer semtlerine göre daha güvensiz. Esra, 2013 yılında Suriye’den kaçıp gelmiş. Henüz 27 yaşında, Suriye’de 13 yaşında evlendirilmiş. “Beyaz bir kıyafet giydirdiler, oyun oynamaya gidiyorum sandım” diyor yaşadığı evliliği anlatırken. 14 yaşında anne olmuş. Eşini savaşta kaybetmiş. Üç kız çocuğu ile birlikte, kendisinden bir yıl önce Denizli’ye yerleşen ablasının yanına gelmiş. İki erkek kardeşi daha var Denizli’de. Yaklaşık 7 yıldır Denizli’de yaşıyorlar.

Tanışma fırsatı bulduğumuz bu ailenin yaşadıkları, mültecilerin yaşam koşullarını yüzümüze tokat gibi çarptı.

‘DEVLET PARA VERSE 30 LİRAYA 12 SAAT ÇALIŞIR MIYIM?’
Esra’nın ablası, Hayriye diyelim, pandemiden önce fason bir tekstil atölyesinde günlük 30 liraya çalışıyormuş. Hayriye’nin eşi ve çocuğu savaştan psikolojik olarak etkilenmiş, çalışamaz durumdaymış. Pandemi ile birlikte atölye kapandığı için apartman merdivenlerini yıkamaya başlamış 10 liraya.

Mültecilere işyerinde ve yaşadığı semtte nasıl yaklaştıklarını anlatıyor. Cuma günleri komşuları çocuklara cuma hayrı olarak çikolata verdiklerinde Hayriye’nin oğluna vermiyorlarmış örneğin. Ya da “Devlet size para veriyor” algısından kurtulamamış yıllardır. ‘Devlet para verse 30 liraya 12 saat çalışır mıyım?’ diyor. Merdiven yıkarken ikinci kattan düşmüş bir keresinde. Parası olmadığı için elektriği kesilmiş. Komşuları o zaman anlamış para yardımı almadığını.

Bir seferinde de gece mesaiden dönerken bir araba yolunu kesmiş Hayriye’nin. İki erkek koluna girip kaçırmaya çalışmış, taciz etmiş. Espriye vuruyor Hayriye bunu da. “Kilolu olduğum için kaçıramadılar beni” diyor.

Erkek kardeşi de (onu Mahmut ismiyle anacağım) anlatmak istiyor. İnşaatlarda çalışıyor Mahmut. Yevmiyesi 30 ile 50 TL arasında değişiyormuş. Birkaç ay önce o da iş kazası geçirmiş. İnşaatın 3. katından düşmüş. Patronu apar topar özel bir hastaneye götürmüş Mahmut’u. Tedavi masraflarını karşıladıktan sonra “Soran olursa beni tanımıyorsun” diye tembih edip ortadan kaybolmuş.

TEK İSTEKLERİ GÜVENLİ BİR YAŞAM
Gelelim Esra’ya. Eşini kaybedip Türkiye’ye üç kızı ile birlikte geldikten sonra geçen yıl evlenmiş. Yine Suriyeli bir mülteci olan eşi terk etmiş Esra’yı. Esra son eşinden olan kızı ile birlikte dört çocukla ortada kalakalmış yine.

Gecekonduya benzer bir evde yaşam mücadelesi veriyor şimdilerde. Hem mülteci olması hem de yalnız bir kadın olmasından dolayı, o güvensiz semtte kara kara düşünüyor. Evini basanlar mı ararsın, çocuklarını tehdit eden mi…

Yardımlarla yaşamaya çalışan Esra yine yürek burkan bir anısını anlattı. Geçen hafta evine ziyarete gelen birisi (tam tarif edemese de din görevlisi olduğunu iddia etti) zaten bir oda bir salondan oluşan gecekonduyu dolaşmış. Buzdolabından tabaklarına kadar incelemiş kendilerine yardım etmek için gelen şahıs. En son çöp kutusuna bakmış. Çöpte soda şişesini görünce “Ooo soda da içiyorsunuz demek” diye tepki göstermiş. Yardımsever şahıs 4 çocuğu ile ayakta kalmaya çalışan bir mülteci aileye soda içmeyi çok görmüş.

Esra ve ailesinin güvenceli iş ve güvenli bir yaşamdan başka talebi yok. Esra’dan dinlediklerimiz Türkiye’deki çoğu mültecinin yaşadığı gerçekler aslında.

Bizlere düşen ise daha çok dayanışma….

İlgili haberler
NW, Londra: Yoksul göçmen mahallesinde bir tur ata...

Zadie Smith, Londra’nın merkeze uzak semtlerinden birinde belediye konutlarıyla dolu, göçmen hayatla...

‘Çocuk Susar, Sen Susma’ sloganı neden doğru bir s...

Çocuk istismarı oldukça kritik bir konu, çok yönlü özel bir mesele. Bu nedenle bu konuda eylemlerimi...

Ne yaşadıysak benzer, ne yapacaksak birlikte!

Biz kadınlar; bu öfkelerimizin nedeni olan gülüşlerimizi solduran tüm sorunlarla, içinde bulunduğumu...