Asgari ücretle 3 boğazı besliyorsam memleketi de yönetebilirim!
Belediye işçisi kadınlarla artan zamlar, derinleşen yoksulluk karşısında çıkış yolunu konuştuk: ‘Bize bizden başkasının faydası olmaz!’

Belediye işçisi kadınlarla başta temel gıda, elektrik, su ve doğal gaz zamları olmak üzere zamların hayatlarında ne gibi zorluklar yarattığını, nasıl bir mücadele içinde olduklarını ve bu durumdan çıkmanın nasıl mümkün olacağını konuştuk. Söz nasıl düzelir tartışmaları içinde seçimlere de geldi. Millet ve Cumhur ittifaklarının seçimi kazanıp kaybetmelerinin emekçilerin hayatında ne gibi değişiklikler yapabileceğini, halk seçeneğini yaratma ihtiyacını konuştuk.

İŞ YERİNDE YEMİYOR, YEMEĞİNİ ÇOCUKLARINA GÖTÜRÜYOR

Üç çocuk annesi, temizlik işçisi Meryem, çocukken okul kantinlerinde çalışmaya başladığını, çalıştığı iş yerleri ile evi arasındaki güzergâh dışında Ankara’yı hiç tanımadığını söylüyor. Nasıl geçinmeye çalıştıklarını ise şöyle anlatıyor: “Çocuklarımla birlikte aldığım maaşla kılı kırk yararak geçinmeye çalışıyoruz ama geçinemiyoruz. İş yerinin yemekhanesinde öğlen yemeğinde o gün ne çıkmışsa elime geçeni eve götürmeye bakıyorum. Ekmek, yoğurt, ayran, tatlı, meyve ne olursa. Bütün gün 8 katlı binanın tuvaletlerini temizliyorum, acıkıyorum ama ben burada yesem yemeğimin tamamını, boğazımdan geçmez ki…”

‘VARLIK İÇİNDEKİLER KITLIKLA CEBELLEŞENLERE AKIL VERİYOR!’

Gecekonduda oturuyor Meryem. Malum kışlar Ankara’da zordur, gecekonduda ise daha zor.  “Salonda soba yanıyor, orası biraz sıcak. Ama evde hiçbirimiz tuvalet için bile olsa salondan çıkmak istemiyoruz. Sürekli hamur işleri yemekten çocuklarımla beraber şişmanladık.” Kimi yöneticilerin basında, televizyonda zorlu geçim derdine ilişkin tavsiyelerine ise sitemli Meryem: “Bir de karşımıza geçip bayat ekmek yiyin, doğal gazı az yakın diyorlar ya deli oluyorum. Varlık içinde yüzenler kıtlıkla cebelleşenlere akıl veriyorlar. Halk ekmek kuyruğunda bu ayazda donarak aldığımız ekmeği çöpe attığımızı mı sanıyorlar? Ya da odun, kömür alacak paramız dahi yokken doğal gazın gözüne vurup kışın cam çerçeve açıp yattığımızı mı düşünüyorlar? Yoksa acaba bizimle eğleniyorlar mı? Artık ne deyim bilemiyorum.”

‘NE AKP NE CHP, HEPSİ AYNI’

Belediye şirketinde işçi olarak çalışan Ayşe, “CHP’li bir aileden geliyorum. Aleviyim ve bütün seçimlerde CHP’ye çalıştım. Son belediye seçimlerinden sonra, eskiden ‘Elimizde bir şey yok’ diyen CHP belediyeleri kazanınca aşındırmadığım kapı kalmadı. Çocuklarımla bir başımayım, beni işe alın diye, hepsine ağız eğdim” diye başlıyor söze. Ama ne yaptıysa iş bulamamış. “İşe benim kadar çok ihtiyacı olmayan pek çok varlıklı, nüfuslu kişi ve çocukları CHP’li belediyelere sığdı, ben sığamadım” oluyor sözleri.

İŞSİZLİĞİMİZ HİÇBİRİNİN DERDİ DEĞİL

Sonrasında ailecek yaşadıkları bir felaketin basına da yansımasıyla Ayşe, AKP’li bir belediyede işe alınıyor. “Beni işe alanlara da minnet duymuyorum çünkü hem hükümetin hem belediyelerin işi işsizlik sorununu çözmek değil mi? Aslında ayrımcılık yapmıyoruz demek için benim gibileri de işe almaları gerekir biliyorum. Ben bu iki partiyi de tanıdım. İkisinde de gücün varsa, paran varsa iyisin, yoksa çoluk çocuğunun ne yiyeceği, bizim işsizliğimiz dert değil. Bu söylediğiniz üçüncü seçenek için bizim akıllanmamız lazım ama herkes birbirinden korkuyor” diyor.

ÇALI SÜPÜRGESİNE DÖNÜŞ

Hülya evde battaniye altında oturduklarını, elektrik süpürgesini çalıştırmamak için eve çalı süpürgesi aldığını söylüyor. Ayrıca kullanmadığı her türlü elektrikli aleti prizde bırakmayarak fişini çektiğini, eşinin bütün ampulleri sarfiyatsız taktığını anlatıyor. İşten eve gittiğinde su, elektrik, doğal gaz daha nasıl az kullanılır diye daha uzun saatler ve yorucu bir çalışma içinde olduğunu da belirtiyor. “Bu seneye kadar geceleri 23.00 gibi evde işleri bitirir, yatardım, şimdi en az iki saatlik uykumdan oldum. Belim ağrıyor ama çalı süpürgesiyle evi süpürüp, bezle yerleri siliyorum, bulaşıkları kapta yıkayıp durulamaktan ellerim donuyor. Evde tartışmalar o kadar arttı ki sürekli birbirimizle ‘ışığı söndürün, televizyonu kapatın, tuvalete çamaşır makinasından aldığımız suyu dökelim, üstümüzü kirletmeyelim, haftada birden fazla banyo yapmayalım’ diye uyarmaktan geriliyoruz. Çocuklar bizi anlamıyor, kocam da evin bütün ekonomisini ben düzeltecekmişim gibi bana yüklendikçe yükleniyor.”

‘TEK KONUŞTUKLARI SEÇİM AMA KİMSE BİZİ DÜŞÜNMÜYOR’

Hem hükümetin hem de belediyelerin iğneden ipliğe zamlarına tepkili Hülya: “Hem hükümet hem belediyeler zam üstüne zam yapıyor. Hani belediyeler kreş yapacaktı da biz çocuklarımızı bırakıp işe gidecektik? Yeni seçimler gelecek ortada bir şey yok. Bunların hiçbiri bizi düşünmüyor. Asgari ücretle çalışıyorum, yol parasına 500 lira harcıyorum niye koymuyorlar ücretsiz servis? Tek konuştukları ‘sandık seçim, biz, biz…’ Bir Kazakistan kadar olmuyoruz bize de yazıklar olsun, birlik değiliz birlik.”

‘HÜKÜMET ERİYOR, ANA MUHALEFET SAÇMALIYOR’

Bir başka belediye işçisi Emine aslında hükümetin gidici olduğunu düşünüyor. “Ama bu süreçte muhalefet saçmalamasa yeter, zaten bu hükümet kendiliğinden eriyor ama muhalefet saçmalıyor” diyerek anlatıyor. Saçmalamaktan ne kast ettiğini sorduğumuzda Emine gülüyor: “Kılıçdaroğlu bize provokasyona gelmeyin diyor ama kendileri geliyor. Bak kendi olsun, belediye başkanları, İmamoğlu olsun sürekli kuru gürültü yapıyor. Hep bir sataşma var. Bunun kime ne faydası var? AKP’nin işine geliyor ayrıca.”

‘BİZE BİZDEN BAŞKASININ FAYDASI OLMAZ’

Hasibe, son belediye seçimlerinde de ondan önceki iki genel seçimde de AKP’ye oy vermiş. Ailesi ise MHP’liymiş. “AKP’li belediyede çalışıyorum ama emeğimin hakkını vermiyor. Oğlumun biri okuyor, öbürü işsiz. Üç boğaz asgari ücrete bakıyoruz. Hükümetten memnun değilim, biz yoksulluk çekerken hükümet damadıyla, çoluk çocuğuyla zenginlik içinde. Tok açtan anlar mı? Anlamaz. Gelecek seçimde oy vermem diyorum ama CHP de oy vereceğim parti değil. Şimdi sen bir güç birliğinden, birleşerek ücretlerini alan işçilerden söz ediyorsun aslında kafama yatmıyor değil. Ben asgari ücretle 3 boğazı besliyorsam memleketi de yönetebilirim değil mi? Ama bunu hepimizin anlaması gerekir, bize bizden başkasının faydası olmaz demesi gerekir.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
KİRKE: Had bildirmeyi seven erkek ozanlara karşı k...

Kirke, yalnızlığa mahkûm edilmiş bir kadının kendi gücünün farkına varmasının, çalışarak büyütmesini...

Genişleyen öfkeyi dayanak almak, örgütlenmesine da...

Boşuna değil son günlerin tüm direnişlerinde iki sloganın öne çıkması… 'Birleşe birleşe kazanacağız'...