‘Ailemin yanında kendimi hizmetçi gibi hissediyorum’
Ailelerinden uzakta okuyan, koronavirüsü sonrası ailelerinin evine dönmek zorunda kalan kadın öğrenciler neler yaşıyor? Fırat Üniversitesinde okuyan kadın öğrencilerden dinleyelim cevabı...

Covid-19 virüsü ile kapanan üniversitelerde okuyan kadın öğrenciler evlerine dönmek zorunda kaldılar. Aile evinde çalışma alanları olmayan, kısıtlı imkanlarla derslerine devam eden, aile baskısına maruz kalan Fırat Üniversitesi öğrencisi kadınlar yaşadıklarını Ekmek ve Gül’e anlattı... 

Aile evine döndüğünde pek de rahat edemediğini anlatan Firdevs evde yaşadıklarını şu sözlerle aktarıyor: “Evdekilerle düşünce uyuşmazlığı olduğu için anlaşamıyoruz. En çok da annemle anlaşamıyoruz, birçok sorunumuz var. Çok otoriter bir kadın olduğu için kendi sözü üstüne söz söylenmesine karşı. Erkek çocuklarını benimsediği için kız çocuklarına olan sevgisi daha az; hatta bazen kendimi sadece hizmetçi olarak hissediyorum. Sadece iş yaptırmakla meşgul bana, oturup iki kelime sohbet bile edemiyoruz. Üniversitelerin tatil olmasından sonra geldiğimde alışmam çok uzun sürdü. Ev çok kalabalık, tartışmalar çok, çocuklar var... Hepsi bana işkence gibi geliyor. Ayrıca annem tesettüre girmem konusunda diretiyor, beni kendi istediği gibi bir birey yapmak istiyor. Bunlar yaşadıklarım da ister istemez alışmama engel oluyor. Evimizde çocukluktan bu yana sevgiden çok sevgisizlik hakim olduğu için evdekilerle aramda pek sevgi bağı yok. Evdeki benden küçük erkek kardeşim bile erkek olmasından kaynaklı benden daha fazla söz sahibi. Bu tatil benim için çok kötü oldu. Çünkü evde kendim gibi, olduğum gibi davranamıyorum. İnançlarımı, giyim tarzımı, cümlelerimi bile değiştirmek zorunda kalıyorum.”

‘DERS ÇALIŞMA İMKANIMIZ BİLE KISITLI’
Aile evine dönüp sıkıntılarla karşılaşan yaşayanlardan biri de Ayşe. Ayşe gazetecilik 1. sınıf öğrencisi. Aile evine alışma süreci onun için de kolay olmamış. Evde durumun nasıl olduğunu sorduğumuz Ayşe de şöyle anlatıyor durumunu: “Ailede aslında çok bariz bir sıkıntı olmuyor ama tabii ki farklılıklar, bir şekilde uyum sağlayamadığımız şeyler oluyor ister istemez. En basiti sürekli gelip gitmek zorunda olduğumuz için alışma süreci çok kötü oluyor. Tam eve alıştık derken yurt hayatı başlıyor ya da tam tersi. İnsan afallıyor ister istemez. Eve döndüğüm için sorumluluklarım da arttı tabii. Önceden sadece derslerimle ilgileniyordum, şimdi evde olduğum için sürekli ev işleriyle de ilgilenmek zorunda kalıyorum. Dışarıda okuyan biri için yabancılık hissi oluyor eve dönünce. Yurt hayatı ile ev hayatında farklılıklar da var. Yurtta ders çalışma alanımız daha rahat, fakat bu evde pek mümkün olmuyor. Ev nüfusu zaten kalabalık, misafir gelip gittikçe çalışmak zorlaşıyor doğal olarak. Aslında her iki ortama da alışma, adaptasyon süreci çok zor, tam birine alıştık derken yeniden başa dönmüş gibi hissediyorum kendimi.”

İlgili haberler
Salgın hastalıklarla mücadelenin tarihsel deneyiml...

Ağır yoksulluk, savaş koşulları, kapitalist ülkelerin baskısının olduğu koşullarda dahi tarihe öneml...

ORTA ÇAĞDAN ÇIKAN DERS: Veba salgını ve cadı avlar...

Kara veba gibi çağın öne çıkan krizlerini oluşturan salgın hastalıkların cadılardan kaynaklandığı ön...

Karantina biter, dertler bitmez bizde!

Korona sonrası dükkanını kapatan ve tekrar dükkanını açmayı bekleyen Nesrin’in sonrası için pek çok...