Cinsiyetçilik girdabından kurtulamamış kadınların hikâyelerini duyuyoruz çoğunlukla. Gelin bu ay ‘cinsiyetlerin nasıl belirlendiğini’ bulmuş bir kadını analım. Temmuz’un 7’sinde doğan Nettie Stevens’in bu yıl 156. doğum yılı. Bilim dünyasında adını duyurabilen ilk kadınlar arasında yer alıyor almasına, ancak DNA’sında bir Y kromozomunun olmaması, çalışmalarına ancak 40 yaşında başlayabilmesine neden oluyor.
Nettie, Amerika’nın Vermont eyaletinde, orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi, ama eğitim alma konusunda o dönemde yaşıtı olan kız çocuklarından biraz daha şanslıydı sadece. Kız ve erkek çocuklarını kabul eden Westford Academy’e gidebilmişti. 1880’de 19 yaşında okuldan başarıyla mezun olduğunda, önceleri İngilizce, matematik, Latince ve biyoloji öğretmeni olarak New Hempshire’de Lebanon lisesinde çalıştı.
YENİ BİLGİNİN PEŞİNDE
Ancak öğrenme aşkı hâlâ içinde olan Nettie’yi sadece bilinenleri öğretmek tatmin etmiyordu. Yaşıtları o yıllarda evlenirken, o her seferinde sınırlarını biraz daha zorlamayı, hayaline ulaşmak için adımlar atmayı yeğlemişti. Bir yandan öğretmenlik yapıyor, diğer yandan bir üst okula gidebilmek için para biriktiriyordu. Bu, böyle yıllarca sürdü. Önce fizik, kimya, astronomi, coğrafya, jeoloji, mineraloji, botanik, zooloji ve fizyoloji dersleri aldığı Westfield Normal School adlı pedagoji yüksekokuluna girdi. Eş zamanlı olarak üniversite öğrenci çevrelerinde yürütülen tartışmalara katıldı. Aldığı derslerini rekor sayılacak bir hızla vererek okulu birincilikle bitirdi.Ardından Leland Stanford Üniversitesi biyoloji bölümünde yüksek lisans yaptı. Uzmanlık alanı olarak o dönemin henüz çok yeni bir bilim olan, hücrelerin yapısını mikroskoplar yardımıyla inceleyen hücre bilimini seçti. Öğrenimi sırasındaki tüm yaz tatillerini Pacific Grove’da bulunan Hopkins Seaside laboratuvarlarında mikroskop başında geçirdi.
Bryn Mawr College’ta doktora yapmaya başlayan Nettie’nin yüksek başarıları, doktora öğreniminin ikinci yılını Avrupa’da geçirmesine olanak tanıyan bir burs kazandı. Önce dünyanın en köklü biyoloji araştırma kurumlarından biri olan İtalya’daki Napoli zooloji istasyonunda çalıştı. Ardından Almanya’da Würzburg Üniversitesi’nin Zooloji Enstitüsü’nde Theodor Boveri’nin laboratuvarında öğrenimini sürdürdü. Theodor Boveri, çaprazlama deneyleriyle Mendel kanunlarının doğruluğunu ispatlayan ve kalıtımın kromozom teorisini geliştiren dönemin en önemli zoologlarından biridir.
Her ne kadar hayallerini süsleyen meslek öğretmenlik olmasa da Nettie’nin bilime duyduğu ilgi öğretim sürecinde daha da arttı. Öğrencilerine özellikle bilim derslerinde sorgulamayı öğretti. ‘Sizin sorularınız bana zahmet vermez. Biyolojiye olan ilgim sürdükçe tam tersine beni mutlu edecektir’ diyordu.
CİNSİYETİ BELİRLEYEN KROMOZOM
Nihayetinde 39 yaşında araştırmacı olarak kabul edilen Nettie, hayatının geri kalan kısacık kısmında bilime katkı sunabildi. Cinsiyetlerin belirlenmesi üzerine çalışmalarını sürdürdü. Un kurdu üzerine yaptığı deneylerde erkek spermlerinin X ve Y kromozomları, dişi yumurtalarının ise sadece X kromozomları taşıdığını keşfetti. Bu bilgiyle cinsiyetin belirlenmesinde kromozomların etkili olduğu ve erkeklerin, çocukların cinsiyetinde belirleyici olduğu sonucuna vardı. Çalışması 1905’te çalıştığı Carnegie Enstitüsü raporu olarak yayınlandı.Aynı dönemde Edmund B. Wilson’ın da benzer bir buluşu vardı. Hatta başta genlerin kromozomlarda bulunduğu fikrine karşı çıkan Thomas Hunt Morgan da daha sonra bu alanda yaptığı çalışmalar sonucunda gen taşıyıcılarının kromozomlar olduğunu gördü ve bu çalışmadan dolayı kendisine 1933’te Nobel Ödülü verildi. Her ne kadar Wilson ve Morgan, Nettie’nin çalışmalarının öneminden bahsetseler de şimdilerde bazı bilim yazılarında hâlâ cinsiyetin kromozomlar tarafından belirlendiği buluşu sadece Edmund B. Wilson’unmuş gibi tüm kredi ona veriliyor.
Nettie, hayatının sonuna kadar araştırmalarına ve ders vermeye devam etti. Bu arada 38 makale yayınladı. 1905’te bir makalesi, ‘bir kadın tarafından yazılmış en iyi bilimsel makale’ olduğu için, bin dolar değerinde ödül kazandı. Girdiği her okulu başarıyla ve hiç aksatmadan bitirdi. Tırnaklarıyla kazıya kazıya hayalindeki o laboratuvara geç de olsa ulaşan Nettie, sadece on bir yıl bu alanda çalışma yürütebildi. Artık tam zamanlı olarak araştırmacı olmak istiyordu ve başarılarından ötürü Bryn Mawr’da çalışmaya kabul edildi ama ne yazık ki meme kanserine yenik düşerek 1912’de yaşama veda etti.
Nettie Stevens bilim dünyasına sunduklarından ötürü değeri kısmen de olsa anlaşılan ilk kadınlardan. Eğer çok daha erken yaşta bilimsel faaliyetlere başlamış olsaydı, çok daha fazla katkısı olacağı düşünülüyor. Hiç olmazsa Nettie sayesinde bugün yeryüzündeki milyonlarca kadın, “erkek evlat” doğurmadı suçlamalarının altında ezilmek zorunda kalmıyor artık
İlgili haberler
GÜNÜN MUCİTLERİ: Tarih boyu neler icat ettik nele...
Tarih boyu kadınların icatları say say bitmez... Bakın neler var...
Charles Dickens’ın gölgesinde kalmış bir kadın: Öt...
Catherine Dickens bir yazar, aktris ve çok iyi bir aşçıydı ama bütün meziyetleri evliliği yüzünden g...
GÜNÜN BELLEĞİ: Kurtarılmaya değmeyen Elisabeth Kas...
24 Mayıs 1977’da yani 40 yıl önce Arjantin’de askeri cunta tarafından öldürülen Elisabeth Kasemann’ı...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.