Yusuf Aslan'ın hemşiresi anlattı: Gözünü açtı, ilk sözü ‘Deniz yakalandı mı?’ oldu
Yusuf Aslan’ın hemşiresi: Yusuf, gözlerini açtı, ‘Deniz yakalandı mı hemşire hanım’ dedi. İlk sözü bu oldu. Yakalanmıştı ama ben ‘yakalanmamış’ dedim, üzülmesin diye.

Gönül Yücel Hastaoğlu, henüz birkaç aylık hemşire olarak ilk atandığı Sivas Numune Hastanesinde Şarkışla'da yaralı olarak yakalanıp hastaneye getirilen Yusuf Aslan'a hemşirelik yapmış. 1972 yılının 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece yarısı THKO önderlerinden Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan ile birlikte idam edilen Yusuf Aslan'a bir hafta hemşirelik yapan Gönül Yücel Hastaoğlu ile aradan 49 yıl geçtikten sonra o günleri konuştuk. 

Bize Yusuf Aslan'ın hastaneye getirildiği o ilk günü anlatır mısınız?
Benim yeni mezun olduğum aylardı. Sivas Numune Hastanesinde işe başlamıştım. 1971'in başlarında, kış aylarıydı. Sabahleyin hastaneye gelip servise indiğimizde gördük ki her taraf asker-polis kaynıyor. Ne olduğunu sorduğumda Yusuf Aslan'ın yakalandığını, yaralı olduğu için gece ameliyata alındığını, hastanemizde yattığını öğrendim. Hemen ameliyathaneye gittim. Ameliyattan çıkmış reanimasyon servisinde yani dinlenme odasında yatıyordu. Gözleri kapalı, sapsarı! Tabii çok kan kaybetmiş gece, mesaneden yara almış.

Konuşabildiniz mi kendisiyle?
Evet. "Geçmiş olsun" dedim. Gözlerini açtı, "Deniz yakalandı mı hemşire hanım" dedi. İlk sözü bu oldu. Yakalanmıştı ama ben "yakalanmamış" dedim, üzülmesin diye.

Bir süre sonra tekrar kapattı gözlerini, başka hiçbir şey de sormadı.

Ondan sonra servise aldık, 2 kişilik bir odaya. Tesadüf benim hastam oldu. Tabii hastanenin bütün giriş çıkışları falan yasaklandı. Hasta ziyaretleri aksadı. Yani hastane felç oldu.

AYNI İSA ÇARMIHA GERİLMİŞ GİBİ...

Sağlık durumu nasıldı?
Ben tedavi için odasına gittiğimde bir de baktım hem kollarından, hem iki ellerinden karyolanın iki tarafına kelepçelemişler. Ayaklarından da kelepçelemişler. Bir de yarasının üzerinden çok kalın zincir geçirerek bağlamışlar. Aynı İsa çarmıha gerilmiş gibi! Gidip hemen bu durumu doktora anlattım. Dr. Hilmi İlksöz geldi hemen. Polislere “bunu yapamazsınız benim sorumluluğum da şimdi” dedi. Kelepçeleri açtırdı. Ama tabii biz çıkınca hemen geri kelepçeyi takıyorlardı.

Ertesi gün oldu yemekte bir portakal vermişler. Baş ucunda duruyor. Polisler hiçbir şey vermemiş. Ne su, ne yemek. Elleri kolları kelepçeli zaten. "Portakal yer misin?" dedim. "Yerim" dedi. Yarım Portakalı ağzına attı! O kadar susuz kalmış ki yavrum!. Acıkmış!.. Bunu hala unutamam!..

Ben çok üzüldüm. Hala daha kaç sene oldu özellikle o portakal yiyişi hiç gözümün önünden gitmez. İndim aşağı mutfağa aşçıya dedim "et suyu hazırlar mısın?" Sağ olsun o da hazırladı. Getirdim, elimle yedirdim...

ANNE BABASIYLA GÖRÜŞTÜRÜLMESİ İÇİN POLİSLERE YALVARDIK

Yusuf'un anne babasının hastaneye geldiğinde yaşananları anlatır mısınız?
Annesi babası gelmiş, onlar da televizyondan öğrenmişler oğullarının yakalandığını. "Hayır görüştürmeyiz" diye tutturdu emniyet güçleri. Biz gittik, belki bir daha hiç göremeyecek çocuklarını bir görsünler diye yalvardık yakardık. Zorla da olsa anne babayla görüştürdüler.

Yusuf Aslan ne kadar kaldı hastanede?
Bir hafta hastanemizde yattı. Biz tedavi için odasına gittiğimizde hemen arkamızdan ya polis ya asker mutlaka geliyordu. Yalnız bırakmıyorlardı bizi.

Tabii biz bunları yaptığımız için emniyet güçleri de “bunu kaçırsa kaçırsa hemşireler kaçırır” diye düşünmüş olacaklar ki her izne çıktığımızda arkamıza ya asker ya polis takılıp takip ediyorlardı.

Çok kötü günlerdi işin açıkçası. Ben insan olarak kabul edemiyorum bu durumu. Zaten karşınızda yaralı birisi var. Siz, ona böyle kötü muamele ediyorsunuz. Hatta anne baba ile bile görüştürmek istemiyorsunuz. Bu insanlık dışı bir olay bence.

SONUNUN NE OLACAĞINI GÖREBİLİYORDUK

Yusuf Aslan'ın idamına kadar geçen süreci sonradan takip edebildiniz mi?
Bir hafta kaldı bizim hastanede, sonra Ankara'ya götürdüler. Sonrasını takip edemedik ama zaten ne olacağını biliyorduk. Bir genç, her şeyden önce onun nereye gittiğini bilerek yolcu ediyorsunuz. O çok üzücüydü ama o hastane ortamında bile emniyet güçlerinin davranışlarından, hareketlerinden sonunun ne olacağını zaten tahmin etmek çok zor değildi. Geçen sene mezarına gittiğimizde de çok duygusal anlar yaşadım.

48 YIL ARADAN SONRA MEZARINI ZİYARET

Geçen sene Ankara'da mezarını ziyaret ettiğinizi söylediniz. Neler hissettiniz o anlarda?
Geçen sene Ekoloji Birliği toplantısı için Ankara'ya gittiğimizde arkadaşlar yarın "Denizlerin idamının yıldönümü onların mezarını da ziyaret edeceğiz" dediler. Süpriz oldu bana da. Anıtkabir'i de ziyaret ettik. Çok mutlu oldum. Orada, mezarının başında anlattım Yusuf Aslan'ın hemşiresi olduğumu arkadaşlara. Çok duygulandım mezarlarının başında, şunları söyledim; "çocuklar kendinizle gurur duyun. Bugün sizin ölünüzden bile korkuyorlar. Aranıza ikişer tane başkalarının mezarlarını koymuşlar! Demek ki siz iyi şeyler yapmışsınız"...

İlgili haberler
Yılların silemediği birkaç anı: Denizler, Halit ve...

Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i, 6 Mayıs’ı bir de kadınlardan dinleyin... Serpil Çelenk, Şekibe ablayı,...

Sosyalizm mücadelesinde bir kadın Şekibe Çelenk!

Sosyalizme olan inancını son nefesine kadar korumuş, mücadeleyi yaşam biçimi haline getirmiş, öfkesi...

Sosyalizmi kurmak Adem’den değil, Havva’dan başlad...

Devrimden önce çalışan kadınlar sadece evlerde hizmetçi ya da çiftliklerde işçiyken, sağlanan eğitim...