Yeşilin savunulmasında kadınlar en önde
Bahçesinde 17 bin ağaç bulunan Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi arazisine yönelik plan, bölgede bulunan kadınların eve kapatılması anlamına gelirken daha fazla beton daha fazla araç demek.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Bakırköy sınırları içerisinde yer alan kamusal alanlara dönük imar değişikliği planları bir süredir gündemde. SSK Florya arazisi, Ataköy sahil şeridi, Yenimahalle Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Emlak Bankası Spor Tesisi gibi alanların ardından Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi arazisine yönelik plan da gündeme gelince Bakırköy Kent Savunması (BKS), yaşam alanlarını savunmak için ciddi bir kampanya başlattı.

Bu projeler hayata geçirilirken üniversitelerden, ilgili kurum ve kuruluşlardan, STK’lar ve vatandaşlardan görüş alınmadığını belirten BKS üyeleri, yargısal sonuçların da yıkımlara engel olmadığını söylüyor. Sonucun da daha fazla beton ve daha fazla araç trafiğinin yanı sıra tarihi ve kültürel mirasın tahrip edilmesi ve doğal yaşam alanlarının geri dönülmez biçimde yok edilmesi olduğunu aktarıyorlar.

Özellikle bahçesinde 17 bin ağaç bulunan ve oluşturduğu orman dokusu ile hastalar, bölge ve çevre halkı tarafından yoğun olarak kullanılan Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi için “Bu alanın yok edilmesi, bölge kadınlarının eve kapatılması anlamına gelir” diyen BKS’den Oya Erakıncı, Cemile Muti ve Oya Güngör ile süreci ve kadınların mücadelesini konuştuk.

DEPREMDE TOPLANMA ALANI
Oya Erakıncı, 2009 yılından beri faaliyet yürüten BKS’nin hastaneye dönük imar planı değişikliği ile yeniden öne çıktığını söyleyerek “Hastane, 1927 yılından itibaren kesintisiz hizmet vermektedir. Aynı zamanda Türkiye psikiyatri biliminin, ülkemizdeki tıp biliminin tarihini yansıtmaktadır. Bunun dışında içerisinde bulunan yaklaşık 17 bin ağaç ile kent ormanı niteliğindedir ve Bakırköy ve Bahçelievler halkının spor yapıp dinlendiği alandır” dedi. Alanda çok sayıda tescilli eski eser ve tabiat varlıklarının bulunduğunu belirten Erakıncı, bölgenin olası bir depremde toplanma alanı olduğu bilgisini verdi.

Siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, STK’lar ve meslek odalarıyla birlikte çalışma yürüttüklerini belirten Oya Erakıncı, şöyle devam etti: “Meslek odaları ile birlikte hukuki mücadelemiz devam etmektedir. Temmuz ve Ağustos 2017 ayları boyunca Özgürlük Meydanı’nda kurduğumuz stantta sürdürdüğümüz imza kampanyamız, bilgi panoları, afiş, pankart, broşür, el ilanları, panel ve bilgilendirme toplantıları, basın açıklamaları, sokak yürüyüşleri, hastane alanının tanıtımı için yaptığımız arkeolojik ve tarihsel kültür geziler, gerek yazılı basın gerekse TV ve sosyal medya aracılığı ile imar planı değişikliğinin neler getirdiğini İstanbul halkına anlatmaktayız” diye konuştu.

Cemile Muti ise devamını şöyle getirdi: “Toplanan 30 bin imza HDP’li ve CHP’li vekiller aracılığıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderildi. Ankara’da bakan ile görüşme yapıldı. Görüşmede ağaçların kesilmeyeceği, ağaç dokusunun az olduğu belirli bir alanda şehir hastanesinin yapılacağı söylendi.”


ÇALIŞMADA KADINLAR ÖNE ÇIKIYOR
Bu çalışmada kadınların öne çıktığını vurgulayan Oya Güngör, “Çünkü kadınlar güçlüdür, çalışkandır, fedakardır, duyarlıdır, çevrecidir. Bizim için ne kadar önemli olduğunun bilincindedir” dedi. Sadece kadınların değil, bilinçli tüm Bakırköylülerin mücadele verdiğini belirten Güngör, şunları söyledi: “Ama kadınlar ilk yapılan iş olan imza toplama işinde daha etkili sıcak ve samimi görüntü oluşturdular. Sonrasında da hiçbir şeyin ucunu bırakmadan süreci kontrol altında tutmaya çalıştılar.”

Cemile Muti de kadınların yaşamı bir bütün olarak gördüğünü söyleyerek “Kadınlar çevresine, dünyaya, olup bitene daha duyarlıdır. Ekolojik dengenin bozulması iklim değişikliği ve çölleşmeyi getirmektedir. Tarım alanlarının yok oluşu yoksulluğa yol açmaktadır. Yoksulluktan direkt etkilenen ise kadınlar olmaktadır. Yoksulluk artıkça kadın ekonomik olarak yok olmakta, kamusal alandan çıkarılıp eve hapsolmaktadır. Maddi gücü olmayan kadın kendisini dönüştüremez” dedi. İmza kampanyasında kadınların çoğunlukta olmasının sürekliliği sağladığına işaret eden Muti “Kadın arkadaşlar daha renkliydi ve direngendi. Çevreyle daha rahat ilişki kurabiliyorlardı. Amacı ve süreci anlatmakta daha başarılıydı. En çok imza da kadınlar tarafından toplandı. Kampanyaya en çok duyarlılığı gösteren yine kadınlardı. Çoğu, ‘çocuğum için’ diyerek imzaladı” diye konuştu.  


TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Bu süreçte kadınlar olarak günlük hedefler koyup her seferinde bunu gerçekleştirdiklerini ve çıtayı sürekli yükselterek ilerlediklerini kaydeden Oya Erkakıncı da “Bu kazanımda; hiç bir siyasi görüş ayrımı olmadan, kimseyi ötekileştirmeden gerçekleşen kadın dayanışmasının büyük rolü olduğuna inanıyorum. Bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Beklentimiz yeni imar planının gerçekleşmesi, bölgenin tarihi ve doğal dokusunun korunarak kamusal sağlık hizmetlerinden İstanbul halkının yararlanmaya devam etmesidir” dedi.

Oya Güngör ise “Henüz hiçbir şey sonlanmış değil. Biz bir avuç yeşil alanımızın zarar görmeden kurtarılması konusunda çabalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.


İlgili haberler
GÜNÜN ANLAMI: Çevre Gününde Melahat Teyze'ye kulak...

5 Haziran Dünya Çevre Günü. Kadınlar çevre mücadelesinde de tabii ki en önde. Peki neden? Melahat te...

Cezasızlığın geldiği nokta: Çevremde çok kız kaçır...

Diyarbakır’da kaçırdığı çocuğa dini nikah kıyarak istismar eden 29 yaşındaki M. T. kan donduran bir...

Çevre mücadelesi biz varsak var

2011 yılında faaliyete geçen İzmir’e 20 kilometre uzaklıktaki TÜPRAG’a bağlı Efemçukuru altın madeni...