ODTÜ'de kampüste güvenlik sorunu yaşayan kadınlar forumda bir araya geldi
'Giriş çıkışlarda dahi güvenliği sağlayamayan rektörlük bununla kalmıyor kampüsü ışıklandırmıyor.'

ODTÜ’de geçtiğimiz günlerde 3'üncü yurtta yaşadığımız güvenlik açığı sonrası yurtta yaşayan kadınlar olarak geçici bir temsilcilik oluşturarak yurtlarımızda neler yaşıyoruz ve bunlar için neler yapabiliriz diye konuşmuştuk; ardından da diğer kadın yurtlarına yaptığımız bir forum çağrısıyla bir araya gelerek kampüste yaşanan güvenlik sorununa bunun yurtlarımızdaki karşılığına dair konuştuk.

YURTLARIMIZDA GÜVENLİK BAHANESİYLE BASKILANIYORUZ!

Yurtlarda turnikeler, alınan savunmalar, ödeme tarihi biraz geçince yapılan aramalar, yangın merdivenlerinin kapalı olması gibi "güvenlik" adı altında bahanelerle beraber kadın öğrencileri baskılayan bir sistem söz konusu. Biz de bu baskıcı sistemin karşısında olduğumuzu, bunları kabul etmediğimizi ve kendi irademizi ortaya koymanın gerekliliğini, yurtlarımızda yani yaşam alanlarımızda söz hakkına sahip olmamız gerektiğine karar verdik.

KAMPÜSÜMÜZ GÜVENLİ DEĞİL

Son yaşadığımız kadın yurtlarına bir erkeğin girmesi olayıyla beraber tekrardan kampüsün güvenliği meselesini gündem ettik. Giriş çıkışlarda mezunları bu okula almayan rektörlük, okulun öğrencisi olmayan bir şahsın okula girmesini hiç denetlemiyor hatta yakalandığının ertesi günü bu şahıs tekrardan okula girebilecek kadar rahat davranabiliyor. Kampüse giriş çıkışlarda dahi güvenliği sağlayamayan rektörlük bununla kalmıyor kampüsü ışıklandırmıyor. Aylardır hem doğu hem de batı yurtları bölgesinde ışık yok, karanlık yollarda yürümek zorunda kalıyoruz. Ulaşım ise hem sık değil hem de belli bir saatten sonra kampüs içinde mümkün olmuyor bu da otostopa ya taksiye yöneltiyor bizi. Otostopta tacize uğruyoruz bunun karşısında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi (CİTÖB)’e gittiğimizde süreç rektörlükte ya da dekanlıkta takılı kalıyor. CİTÖB’ü işlevsiz hale getiren rektörlük bize kampüste güvenli alan bırakmıyor. Son yaşadığımız olayla da evlerimiz dediğimiz yurtlarımızda da güvenli olmadığımızı da tekrardan görmüş olduk.

BÜTÇE NEREYE HARCANIYOR?

Güvenli olmayan yurtlarımızda bir diğer yandan da niteliksiz koşullarda yaşamak durumunda bırakılıyoruz. Hijyenik koşulların sağlanmadığı yurtlarımızı tahtakuruları, böcekler basıyor, ilaçlama düzgün yapılmıyor. Çamaşır ve kurutma makinelerinin eksikliği giderilmesi aylar alıyor, ihaleler beklendiği için temizlik malzemesi, sabunlar alınmıyor ve o süreçte yurdun temizliği hijyenik bir şekilde sağlanmıyor.

Zamlarla birlikte burslarımızla karşılamakta zorlandığımız yurt ücretlerini ödemekte geciktiğimiz zaman peşimize düşen Yurt yönetimlerine soruyoruz: Verdiğimiz ücretler nereye harcanıyor? Yurt koşullarımız bu denli niteliksiz iken, bütçe bizim ihtiyacımızı karşılamak için neden harcanmıyor? Yurt içinde “bağış yapıldı” denilerek yangın merdivenlerine takılan alarmlar gibi ihtiyacımıza denk düşmeyen, yaşam alanımızı kısıtlayan harcamalar yapılırken bizlere söz hakkı tanınmıyor. İşte bu yüzden yurtlardan kadınlarla beraber aldığımız forumla beraber güvenlik sorununa dair kendi sözümüzü söyleyeceğimiz bir süreci başlatma kararı aldık. Bu forumda kadın yurtlarının güvenliğine dair bir basın açıklaması kararını aldık. Basın açıklamasının ardından daha kitlesel bir çağrıyla tekrar bir forum almayı konuştuk. Her yurdun kendi özel taleplerini listelediği ancak toplamda güvenli kampüs talebinin yükseltildiği bir içerik olması konusunda karar aldık. Özellikle yurt temsilciliklerini kurmak noktasında ısrarcı olmak gündemimiz oldu. Çünkü bizler ısrarcıyız, kadınlar olarak kendi hayatlarımızı kendimiz kuracağız, baskıların karşısında birliğimizden aldığımız güçle duruyoruz ve bu güvensizliği kabul etmediğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül