Metal işçileriyle toplumlarda yolculuk-2| Kapitalizmin çarkları dönmeye başlayınca…
İstanbul’da metal işçisi kadınlarla, 'Nereden çıkmıştı bu eşitsizlik?' sorusuyla başlamıştı toplumlara yolculuğumuz. Gezimizin şimdiki durağı ise, içinde yaşadığımız kapitalist toplum.

İstanbul’da metal işçisi kadınlarla, “Nereden çıkmıştı bu eşitsizlik? Tarih boyunca varlığı baki miydi?’” sorusuyla başlamıştı toplumlara yolculuğumuz. Bir önceki oturumlarımızda ilkel toplumlardan feodal toplumlara, insanlık tarihinde bir gezintiye çıkmıştık.

Gezimizin şimdiki durağı ise, içinde yaşadığımız kapitalist toplum. Tartışmamızda kendi yaşamlarını da ele alarak, “Nasıl bir sistemde çalışıyoruz?” sorusunun yanıtını arıyoruz.

Kapitalizmin oluştuğu yıllardan başlıyoruz sohbete. Kadınların, çocukların harıl harıl fabrikalara gitmeye başladığı dönemler...

“E, niye kadınlar iş yerlerine çağrılmış?” diye soruyor işçilerden biri.

Diğer işçi yanıt veriyor: “Daha ucuza çalışır kadın, o yüzden. Çocukların ise vur kafasına al ekmeğini. Sesi mi çıkar çocuğun?”

Kapitalizmin çarkları nasıl dönüyor, emek sömürüsü nasıl gerçekleşiyor, konuşmaya başlıyoruz.

Kadınlar telefon üreten bir fabrikada, bazısı doğrudan üretimde, bazısı paketleme ve kontrol kısımlarında çalışıyorlar.

ARTI- DEĞER DEYİNCE!

Modeline göre değişiklik gösterse de her bir dakikada bir telefon üretildiğini anlatıyor kadınlar. Mesailer hariç, ortalama 10 saat çalışıyorlar.

“Belirli modeller üretiyoruz ve bunlar her 6 ayda bir değişiyor. Her bir dakikada 1 telefon üretiliyor. Sonrasında kontrol ve paketleme kısmına gönderiliyor. Şimdi ürettiğimiz modellerde en ucuz satış fiyatı 13 bin lira. Bizim ise günlük aldığımız ücret ortalama 650 liraya denk düşüyor. Fabrikada yaklaşık bin kişi çalışıyor ve bunların neredeyse yarısı üretimde” diye aktarıyor işçi kadınlardan biri.

Farazi bir hesap yapıyoruz işçilerin dediklerini dikkate alarak, “Bu işyerinde,10 saatte 600 telefon üretiliyor olsun. İşçilerin ücretlerinin de toplam 240 telefonun değerine eşit olduğunu varsayalım. Bu durumda, işçiler günde 4 saatte kendi ücretlerinin değerini çıkarmış olur. Geri kalan 6 saatte üretilen 360 telefonun değeri, tamamen patronun cebine kalır. İşte buna artı-değer diyoruz.”

Patronun bu artı değeri nasıl artırdığını konuşuyoruz.

İşçilerden biri, “Daha uzun saatler çalıştırılarak” diye yanıt veriyor. Diğeri ise, “Daha az maaş vererek” diyor.

Bir günün hesabını ortaya koyarken “Yıllarca bu sömürü nasıl sürüyor?” diye sorduğumuz soruya işçilerden biri, “E, çalışmaya ihtiyacımız var. Çalışmayıp ne yapacağız?” diye cevap veriyor.

MAKİNE DİNLENİYOR BİZ ÇALIŞIYORUZ

Evet, toplumun ihtiyaçları var olduğu sürece üretiyoruz ve yeniden üretiyoruz. Ancak kapitalizmde ürettiğimiz şey artı-değer. Kapitalizm bugün, bu artı-değerin yeniden yeniden üretilmesi için çeşitli adımlar atıyor. Emek gücünün yeniden üretimi ile işçi sınıfının varlığını garanti altına almış oluyor. Kârını arttırmak adına bu işçi sınıfını çeşitli yollarla büyütmeye çalışıyor. Bu yüzden sürekli kadınlara “Doğurun” diye buyuruyor sermayedarlar ve onları koruyan devletler.

“Sizin iş sonrası bir gününüz nasıl geçiyor? İşe nasıl hazırlanıyorsunuz?” diye soruyoruz işçilere.

“Eve gelmem akşam 7’yi buluyor. Sonra yemek, çocuğun dersi, evin işleri derken uyuma saati geliyor. Bir sayfa kitap okumaya, bir saat dizi izlemeye bile vaktim kalmıyor” diyor işçilerden biri.

“Hepimiz açısından aynı. Makine gibiyiz. İş yerindeki makineler bile bozuluyor. Ama bizim tek bir gün ‘bozulmadan’ işin başına geçmemiz gerekiyor. Makineyi yağlıyorlar, bakıyorlar, belli saatlerde çalıştırıp sonra kapatıyorlar. Makine dinleniyor. Bizde öyle mi?! Biz metal parçası da değiliz ki! Psikolojimiz bozuluyor. Ürettiğim şeyi alamıyorum. Eski, bozuk telefonla işe gidip son model telefonlar üretiyoruz” diyor bir diğeri.

BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?

Devam ediyoruz konuşmaya. Bir işçinin yeniden işe hazır hale gelmesi için neye ihtiyacı var? Yemek yemesi, dinlenmesi, ertesi gün için kıyafetlerinin yıkanması gerekiyor. Patronların bu saydıklarımızı verdiği ücretle sağlaması gerekiyor. Ancak bu, patronlar için bir maliyet anlamına geliyor. O nedenle ücretin buraya ayrılan kısmından sürekli kısılıyor ve bu yükün tamamı kadının üzerine yıkılıyor. İşte yeniden üretim sürecinin bir kısmı da bu.

Atölyemizin devamında, “Başka bir dünya mümkün mü?” sorusunun yanıtını aramaya devam edeceğiz.

Fotoğraf: IWW, Public domain-Wikimedia Commons

İlgili haberler
Metal işçileriyle toplumlarda yolculuk-1| Sınıflar...

“İnsanın bile özel mülkiyet olduğu dönemler çok eskilerde kalmış bugün konuştuğumuz kadarıyla. Ama b...

Geçmişten bugüne: Kapitalizme karşı mücadelede kad...

8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak tarih sahnesine çıkaran emekçi kadınların yaşamını bilmek...

İşte bunlar hep kapitalizm

Bir yandan bu iktidardan kurtulmaya çalışırken, onu da aşan, gerekirse o reisle değil de bu reisle y...