Şule Çet davası 6 Şubat 2019 tarihinde resmi olarak başlamıştı. Fakat sürecin kendisi daha öncesine dayanıyor. Şule’nin arkadaşlarının ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu ile iletişim kurarak Şule’nin intihar etmemiş olabileceğini, Şule’nin ölümünün bir cinayet olabileceği söylemeleri ile başlayan süreç ve bu sürecin kadınların dayanışması ile ilerletilmesi sonucu 4 Aralık 2019’da Şule’yi öldürenlerin cezalandırılması sağlandı.
KADINLARIN ŞİDDETE, TACİZE, CİNAYETE KARŞI SÖYLEYECEKLERİ VAR
Tüm bu süreçte ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları topluluğu olarak davayı sürekli olarak takip ettiğimiz ve Şule’nin davasını takip etmek isteyen, kadına yönelik şiddete, tacize ve cinayete karşı söyleyecekleri olan kadınlarla da bir araya geldiğimiz bir süreç geçirdik. Artık kadına yönelik şiddetin değil de şiddetin biçiminin konu olduğunu söyleyen arkadaşlarımızın en yoğun tepkilerinden birisi de medyaya karşı oldu. Şule’nin, Emine Bulut’un öldürülme haberlerinde olduğu gibi ölümlerini bir magazin haberine dönüştüren, fotoğrafların üstlerini buğulandırarak ‘İki erkekle lüks plazaya girdi, bakın sonra ne oldu…’ yazan haberlerle yalnızca ‘haberin’ okunurluğunu dert eden bu gazetecilik anlayışını eleştirdiler. Ayrıca haberlerin bu biçimlerde yapılmasının kadına yönelik şiddete, cinayete teşvik olduğunu, haberlerin caydırıcı niteliğinin azaldığını belirttiler.ŞULE’NİN DAVASI ÖNEMLİ BİR ADLİ KAZANIMDAN İBARET KALMIYOR...
Mevcut durumdan hukukun bu kadar uygulanmadığı, kadınların ölümlerinin yargı sisteminin işlevsizliğinden kaynaklandığını söyleyen kadınlar bunu yenmenin yolunun bir araya gelmekten geçtiğini söylediler. Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları topluluğu üyesi ve ODTÜ Psikoloji bölümünde okuyan bir arkadaşımız davanın sürecine ve sonuçlanmasına dair “Şiddeti ve sayısı geçen günlerle azalmayan kadın cinayetlerinin korku ve umutsuzluk duyguları doğurması şaşırtıcı bir durum değil. Şule’nin davası bu yüzden önemli bir adli kazanımdan ibaret kalmıyor, bizlere kadın mücadelesinin ne denli etkili olduğunu yeniden hatırlatarak; alanlarımızı kısıtlayanlara, yaşam biçimimizi sorgulatanlara, şiddete karşı durduğumuzda susturmaya kalkışanlara karşı mücadelemizi büyütmeye devam etmemizi, yeniden ve daha güçlü ‘Kadınlar artık susmayacaklar!’ dememizi öğütlüyor. Kadınların bir araya gelerek etkinleşmesi, şiddet olgusu içerisinde edilgen konumda tutuklu kalmayı reddettiklerini bize gösteriyor ve geleceğe dair umutlarımızı yeşertiyor” dedi.UNUTMAYA YÜZ TUTMUŞ ‘UMUT EDEBİLME’ HİSSİNİ YENİDEN HATIRLADIK!
Aynı zamanda dava sürecini düzenli olarak takip eden ODTÜ Sosyoloji öğrencisi toplumsal cinsiyet çalışmaları üyesi bir başka arkadaşımız ise “Çok uzun bir süredir yalnızca Şule’nin kendisi için değil, aynı zamanda cinsel, fiziksel, sözlü ve toplumsal her türlü şiddete maruz kalan tüm kadınlar için bir sembol haline geldi Şule Çet davası. Aynı zamanda Güleda Cankel ve Ceren Özdemir ve nice kadınlar için de adaletin yerini bulması için umudumuz arttı. Unutmaya yüz tutmuş umut edebilme hissini bugün hatırladık. Rabia Naz için, Ceren Damar için, Güleda Cankel için, Ceren Özdemir için; katledilen, yok görülen, sessizliğe mahkûm edilen ama sonsuza kadar özgürlüğü için mücadele edecek olan tüm kadınlar için de adaletin yerini bulacağı; kadın cinayeti haberleriyle yüreklerimizin yanmadığı günlere uyanmayı diliyoruz” dedi.İlgili haberler
Sanıklar Şule Çet’in adıyla elveda mesajı yaratmay...
Çağatay Aksu'nun, Berk Akand'dan Şule Çet’in adıyla "Elveda, kendinize iyi bakın" mesaj görüntüsü ya...
Şule Çet davasında karar açıklandı
Geçen duruşmada karar açıklandı. Mahkeme sanık Çağatay Aksu'ya müebbet hapis ve 12 yıl 6 ay hapis ce...
Şule Çet davasında kadınların mücadelesi sonuç get...
Şule Çet’in ölümünü ‘İki erkekle lüks plazaya girdi sonrası…’ başlığı ile duyuran medyaya ve olayı ‘...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.