Çocuklarını okullarına bıraktıktan sonra yaptıkları kekleri, kurabiyeleri, börekleri alan kadınlar Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin yolunu tutarak, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Gününün önemini tartıştı.

‘25 KASIM’I KONUŞTUK’

Son 5 yıldır kadınların her 25 Kasım’da devlet baskısıyla karşı karşıya kaldığına vurgusu yapan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği başkanı Adile Doğan, bu yıl 25 Kasım’da da Mecidiyeköy’de eylemin olduğunu ve kolluk güçlerinin buna engel olmak istediklerini söyledi. 25 Kasım’ın tarihçesinden de bahseden Doğan, “1960 yılında, 3 kız kardeşin (Mirabal kız kardeşler) kadın erkek eşitliği ile ilgili başlattıkları mücadelenin sonucunda tutuklanıyorlar ve askerler tarafından tecavüz edilerek vahşi bir şekilde katledilip cansız bedenleri bir ormana atılıyor. Sonra da kadınlar Dünyanın her bir yanında ayağa kalkıyor. Kadınlar isyan ediyor, mücadele başlatıyor ve böylelikle 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü olarak her yıl anılıyor” diye anlattı.

Son 15 yıldır Türkiye’de 25 Kasım’ın daha kitlesel kutlandığını, öncesinde ise sadece çeşitli basın açıklamalarının yapıldığını hatırlatan Doğan, “Şimdi daha çok yayıldı. Bizim gibi dernekler çoğaldıkça programlar, basın açıklamaları, etkinlikler de çoğalıyor. Mesela biz 25 Kasım için 4 program düzenledik” diyerek yerellerden etkinlik düzenlemenin de önemini vurguladı.

’25 KASIM DA 8 MART DA SOKAKTA KAZANILDI’

Derneğe gelen kadınlar, birçok iş yerinde, birçok fabrikada, 25 Kasım’ın bilinmediğini hatta kendilerinin de bilmediklerini söylediler. Kadınlar 8 Mart’ın bilindiğini, ancak ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ olarak bilindiğini, aslında doğrusunun ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olduğunu belirtti. 8 Mart Dünya Emekçi kadınlar gününün ortaya çıkışına da değinen Adile Doğan, kadınların oy hakkı mücadelesi, kadınların eşit işe eşit ücret talebi, Newyork’ta fabrika yangınında 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesi sonucu kadınların direnişe geçmesiyle bugünü elde ettiklerini anlattı. Doğan, “Bizler diyoruz ki o gün fabrikalarda iş durdurulsun, bizler yas tutmayız. Bizler o günü anarız ve mücadeleyi sadece o güne sıkıştırmayız. 25 Kasım da 8 Mart da bizim mücadele günümüz ama elimizden alınmaya çalışılıyor. Nasıl kazanıldı? Sokakta kazanıldı! 40.000 tane dokuma işçisi kadının ‘aş, ekmek, özgürlük’ için sokağa dökülmesi ve bunun dünyanın bütün işçi kesimlerine yayılması bir simge olarak ortaya çıkıyor. Tıpkı 1 Mayıs gibi. Cumhuriyet kurulmuş olsa bile bizim ülkemizde uzun bir süre 8 Mart kutlamak yasaktı. Türkiye’deki kadınların mücadelesi sonuç verdi ve şimdi sokaklardayız. 8 Mart’ın, 25 Kasım’ın tarihçesini kadınlara anlata anlata sokağa daha çok çıkmaya başladık” ifadelerini kullandı. Doğan, dünyada sadece iki sınıfın olduğunu, biri ezenlerin diğeri ise ezilenlerin olduğunu, ezenle ezilenin arasındaki makas kapanmadığı sürece ne kadın için ne de erkek için hiçbir eşitlik olmayacağını ifade etti.

‘HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ’

Kadınlar da aslında şiddetin sadece fiziksel olmadığını, iş yerlerinde uygulanan mobbingin de bir şiddet olduğunu, evde yapılan yemeğin beğenilmemesinin de bir şiddet olduğunu ve her yerde psikolojik şiddete maruz kaldıklarını belirtti. Bunun için kazanılmış haklarımızdan vazgeçmeyeceklerini, sahip çıkacaklarını ve uygulanmayan birçok haklarımızın uygulanması için mücadele edeceklerini söyledi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül