Hacer Foggo: Kovid 19 hastası çocuk evde tek başına, telefonu yok, parası yok!
Derin Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo, korona sürecinde yoksul kesimin ve çocukların yaşadığı zorluklara dikkat çekerek bu ailelerin devlet ve belediyeler tarafından yalnız bırakıldığını ifade etti.

“Salgınlar ve bulaşıcı hastalıklar yoksulların tsunamisidir” diyor Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol. Dünyanın her yerinde yoksulların daha fazla bulaşıcı hastalıklara yakalandığını, sağlık hizmetlerine ve gıdaya erişimde zorlandığını, ölüm oranlarının çok daha yüksek öldüğünü biliyoruz. Yoksullukla ilgili ülkemizdeki verilere baktığımızda Türk-İş’in Eylül 2020 raporuna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.447,72 TL ve gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 7.973,02 TL. Bu sınırlara göre, herhangi bir düzenli gelirden yoksun olan, günlük işlerde çalışarak yaşamını idame ettirmeye çalışan yoksulları aynı kategori içinde göstermek güçleşiyor. Onlar “derin yoksullar” olabilir ancak. Adını, pandeminin başlarında duyuran Derin Yoksulluk Ağı dayanışmasından Hacer Foggo, bu yoksulluğu şöyle tanımlıyor: “Derin yoksulluk çok fazla tartışılan bir kavram değil; kırılgan gruplar da çok göz önünde bir konu değil. Hepimizin günlük hayatında gördüğümüz; sokağa çıktığınızda köşedeki çiçekçi, ya da mendil satan bir seyyar satıcı, markette alışverişinizi torbalara dolduran çocuk gibi geçici işçiler işlerde, sokakta çalışan, günlük kazanan, sosyal güvencesi olmayan insanlar, aileler. Niye derin yoksulluk diyoruz ? Kamunun, devletin bu konuda bir stratejisinin olmaması, bu grupları görmezden gelmesi nedeniyle nesilden nesile aktarılan, kronik bir yoksulluk. Bir babanın, bir annenin çocuğuna bıraktığı, bitmeyen bir yoksulluk. Günlük kazancı olan 20-30 lira ile hayatını devam ettirmeye çalışan gruplar. Bu yüzden de pandemide en fazla etkilenen, neredeyse açık noktasına gelen gruplar. 

HAYIRSEVERLİK DEĞİL, HAK TEMELLİ BİR ÇALIŞMA

Derin yoksulluğun bir insan hakkı ihlali olduğunu söyleyen Hacer Foggo, kendilerinin ya da yardım paketlerini ulaştıranların “hayırseverlik, yardımseverlik” yapmadığını, bunun insan hakları temelli bir çalışma olduğunun sürekli altını çizdiklerini belirtiyor. Salgının yedinci ayına gelindiğinde, gönüllü dayanışmasıyla 2009 aileye yardım paketleri ulaştırıldığını söyleyen Foggo, duyarlılık gösteren kişilerin en çok “beyaz yakalı” olarak nitelenen ve başkalarının dertleriyle ilgilenmeyen bir grup olarak yaklaşılanlar olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Örneğin işi gücü olan bir turizmcinin farkındalık geliştirdiğini, destek olduğunu biliyorum. O dönemde bambaşka şeyler oldu, bazı şeyler çok değişti. O kişiler belki hayatında selam bile vermediği insanlarla, onların bebekleriyle kendi bebekleri arasında bir bağ kurdu. Destekledi.”

DERİN YOKSUL EVLERDE KOVİD 19 VAKALARI

Hacer Foggo, salgının tekrar yükseliş gösterdiği bugünlerde, bu kırılgan grupta kovid 19 pozitif tanısının da arttığını; tanı alan hastaların, kendini 15 gün karantinaya alması bilgisi ile eve gönderildiğini, bundan sonrasının tam bir ilgisizlik olduğunu “korkunç bir durum” olarak niteliyor: “Gıdaya erişememek, kirayı ödeyememek, bir de üzerine eklenen kovid 19 teşhisi. ‘Evine git, karantinaya gir, 15 gün evden çıkma!’ Sosyal devlet gereği şu olması gerekmiyor mu? Bu mahallede kaç tane tanı olan hasta, ev var? Onlara düzenli olarak temel gıda malzemeleri, temizlik malzemeleri götürmek, o evdeki bebekleri, çocukları, yaşlıları hesaba katmak. Hatta, ne yapılması, bu dönemde çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiği ile ilgili eğitim vermek gerekmiyor mu? 10-20 aile ile görüşüyorum; yalnızlar, oradalar, tek başınalar. Bu korkunç bir şey. Nasıl bu kadar yalnız olabilirler?”

YEREL YÖNETİMLER İLK AYLARDA SEÇİMDEYMİŞ GİBİ ÇALIŞTI

Demokrasi İçin Birlik tarafından hazırlanan ve Karantina TV’de yayınlanan “Demokrasi Güncesi” programına katılan Foggo, derin yoksulluk konusunda ve sosyal yardım mevzuatında devletin başarısız olduğunu, bu tıkanıklığı aşmanın mevzuatı değiştirerek mümkün olabileceğini, böyle bir çalışma yapıldığını ise görmediğini belirtti. Yerel yönetimlerin de başlarda büyük bir dayanışma gösterirken ilginin azaldığını şu sözlerle belirtti: “Pandemi döneminin başlarında yerel yönetimler seçim için çalışırmış gibi çalıştılar. Bu mantıkla çalışan belediyelerin buna devam edelim diye bir derdi olmadı. Aslında bana “kim bu yoksul mahalleler?” deseler onlar benden daha iyi biliyorlar. Kovid 19 hastası çocuk evde tek başına, telefonu yok, parası yok. Onu kaymakamlıklar da, belediyeler de biliyor. Herkesin bir HES kodu var; ne işe yarıyor o zaman bu HES kodları? Bir de akademi grubu var. Sürekli bunun analizini yapmaya çalışan, sürekli rapor yazan bir grup; ama uygulamada bir şey yok. Bu konuda yapılmış bir çok araştırma, hikaye var ama bir şey değişmiyor. Siyasetçiler konuşmayı seviyor. Birileri intihar ettiği zaman her kesimden insanlar mesajlar yazıyor. Yazmayı seviyoruz ama sokakta yokuz. Sadece Derin Yoksulluk Ağı’nı takip etme meselesi değil. Nerede olursanız olun, sokağa çıktığınızda göreceksiniz. Dayanışmak istiyorsanız; oradalar, sokaktalar, parklardalar. Yeter ki bakışınız değişsin ve gerçekten her yerde örgütlenmemiz, dayanışmamız gerekiyor, başka çaremiz yok…”


İlgili haberler
Roman kadınlar: Çocuğuma yedirmek için ebegümeci t...

Çoğunlukla çiçekçilik, hurdacılık, seyyar satıcılık yapan Romanlar, koronavirüs salgınıyla birlikte...

Roman kadınların yükü ağır

Roman kadınlar işte bu dertleri taşıyor: Yoksulluk, şiddet, taciz, eğitimsizlik, erken evlilik, çocu...

Yoksulun çocuğu eğitimden uzak

Ankara, İstanbul, Kocaeli ve Denizli’den uzaktan eğitim deneyimlerini paylaşan veliler internetin, b...