Çocuklar okula, veliler temizliğe
Neler yapabiliriz sorusu karşısında çeşitli önerileri var. İlk adımımız okuldaki velileri bir araya getirmek ve çözüm için neler yapabileceğimizi konuşmak.

Kocaeli körfezini yakından gördüğümüz bir kafedeyiz. Kadınlar çocuklar güzel havanın son günlerinin tadını çıkarmaya çalışıyoruz. Çocuklar olunca konu illaki eğitime geliyor. Okulun başladığı günden bugüne ülkenin dört bir yanında gündem olan okullardaki hijyen sorunu bizim masanın da bir konusu. Hatta en çok konuştuğumuz konu. Okullarda temizlik malzemesi olmaması, okullarda temizliğin yapılmaması birçok soruna yol açıyor. Herkes çocukların çok yakında ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalacağını düşünüyor. Yakın zamanda hastalanmış çocuklar da var sınıflarda. Görüştüğümüz kadınların çocukları aynı okula gidiyorlar. Okulda bit ve uyuz salgınının başladığını söylüyorlar bize. Öğretmen çocukları düzenli olarak kontrol ediyormuş bit veya uyuz olup olmadığına dair. Bu sorunlarının daha ciddi boyutlara ulaşmasından endişeli veliler. Neler yapabiliriz sorusu karşısında çeşitli önerileri var. İlk adımımız okuldaki velileri bir araya getirmek ve çözüm için neler yapabileceğimizi konuşmak.

BİR KERELİK İNİSİYATİF ‘ZORUNLU İŞ’E DÖNÜŞTÜ

Kadınlar ilk defa okul açılmadan önce sınıflar değiştiği için sınıfı görmeye gittikleri zaman karşılaşıyorlar bu hijyen problemleri ile. Kendileri inisiyatif alıp öğretmen ile beraber sınıfı temizliyorlar. Bu temizliğin üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti tabi. Bir yandan okul yönetimi de temizlik personeli olmayınca velilerin inisiyatifini düzenli bir “gönüllü işe” çevirmek istiyor. Okul yönetimi velilerin nöbetleşe temizlik yapmasını ya da temizlik personeli için velilerden para toplanması gibi çeşitli yöntemleri tartışmaya açmaya çalışıyor. Bunu konuştuğumuzda beliren soru net: Milli Eğitim Bakanlığı neden kendi görevini yerine getirmiyor da velilerin zorunlu inisiyatifine bırakıyor? İşte çocuğu o okula gidenlerle tartışacağımız ve çözüm yolları bulacağımız şey de bu.

Milli Eğitim Bakanlığının görevini yerine getirmemesi, kamuda yapılması gereken çoğu şeyin tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek yapılmaması ve yaşam koşullarımız konuyu ekonomiye getiriyor zorunlu olarak.

ÇOCUK GELİR DURUMU ANKETİNE ‘ORTA YAZ’ DİYOR

Söz ekonomiye gelince Aygül çocuğunun bu durumdan nasıl etkilendiğini anlatıyor bize. “Okulda öğretmen çocuklara bir anket dağıtmış. Kendi isteği ile yaptığını söyledi ama başka okullarda da olabilir. Şu an kimlere nasıl yapıldı bilmiyoruz. Ankette gelir durumuna dair de sorular vardı. Kötü, orta, iyi, çok iyi seçeneklerin olduğu anketi getirince kızım gelir durumumuza orta yazmam gerektiğini söyledi” diye anlatıyor Aygül. Çocuğun gelir durumunu orta olarak yazmasını istemesinin nedenini sorduğunda utanmadığını söylese de çocuk bunu az çok belli ediyor hareketleri ile. Bu diyalog bile derinleşen yoksulluğun çocukları nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.

3 BİN FİZİK, 3 BİN MATEMATİK, 6 BİN KİTAP SETİ…

Konu bir şekilde okul masraflarına da geliyor. Tülin’in biri ilkokula diğeri liseye giden iki çocuğu var. Liseye giden çocuğu için okuldan kaynak kitap istenmiş. Bu kitap seti için 6 bin lira ödemişler. Ancak yetmemiş olacak ki fizik öğretmeni ek kaynak kitap daha istemiş. Bu da 3 bin lira. Tülin bunun sadece fizikle kalmayacağını diğer tüm derslerin öğretmenlerinin de kaynak kitap isteyeceğini düşünüyor. Her ders için 3 bin lira verildiğinde sadece kitaplar için 25-30 bin liralık bir harcama yapılmış oluyor. Servis ücretlerinden de şikayetçi Tülin aynı zamanda. “Servis için 5 bin lira veriyoruz. Kaynak kitapları var. İlkokul için de kaynak kitap istiyorlar. Çocukları okutmak için yaşam standartlarımızı en alt seviyeye indiriyoruz” diyor Tülin.

Masadaki herkes katılıyor bu sözlere. Her birinin yaşamı birbirinden çok da farksız değil. Hele bir de çocukları okula gidiyorsa. Biz de neler yapabileceğimizi, nasıl değiştirebileceğimizi konuşuyoruz. İlk iş tüm velileri yan yana getirmek, sonrasında Milli Eğitim Bakanlığına çağrı yapmak.

Görsel Canva Pro yapay zeka ile oluşturulmuştur.