Av. Yolaşan: ‘Adalet Bakanlığının tutumu LGBTİ’lere hak ihlallerinin önünü açıyor’
Adalet Bakanlığının AYM'ye verdiği cevapta, eşcinselliğin İslam'a göre haram olduğunu belirterek tutuklamaların kanuna uygunluğunu savunmasını Av. Çağla Yolaşan değerlendirdi.

Adalet Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi'nde Kabe görseli'nin sergilenmesi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik yapılan tutuklamalara ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne verdiği cevapta, eşcinselliğin İslam'a göre haram olduğunu belirterek tutuklamaların kanuna uygun olduğunu savundu. Adalet Bakanlığının bu ifadelerinin Türkiye’deki hukuk sistemi açısından ne anlama geldiğini ve nasıl riskler taşıdığını Avukat Çağla Yolaşan Ekmek ve Gül’e değerlendirdi.

NE OLMUŞTU?
DW Türkçe’den Burcu Karakaş'ın haberinde, Adalet Bakanlığı'nın Boğaziçi Üniversitesi'ndeki sergide Kabe görselinin yere serildiği gerekçesiyle başlatılan soruşturma kapsamında yapılan tutuklamalarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) verdiği cevaba yer verildi. Bakanlığın cevabında eşcinselliğin İslam dinine göre “haram” kabul edildiği belirtilerek tutuklama kararının hukuka uygun olduğu savunuldu. Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi'ne verdiği cevapta, “İslam'ın tek yaratıcı olan Allah inancı ve tevhid inancına aykırı olan 'Şahmeran' figürünün yine İslam'ın ve Müslümanların yeryüzündeki en kutsal mekan olarak kabul ettiği Kabe'nin tasvir edildiği bir resim üzerine yapıştırılması suretiyle oluşturulması ve sergilenmesi değerlendirildiğinde, gayri muayyen kişilere yönelik alenen yapılan soruşturmaya konu eylemlerin LGBT olarak anılan bir sosyal kesim ve Türk toplumunun büyük çoğunluğunu oluşturan Müslüman vatandaşlar açısından halkın sosyal sınıf bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edici nitelikte olduğu iddianamede de olgusal temelleriyle birlikte ortaya konulmuştur” denildi.

Av. Çağla Yolaşan | Fotoğraf: Evrensel

TUTUKLAMA KARARI PEŞİNEN CEZALANDIRMA

Adalet Bakanlığı’nın AYM’ye verdiği yanıtı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu yönünden verilmiş bir tutuklama kararına ilişkin bir yanıt olması önemli çünkü TCK 2 yıl ve altındaki cezalar yönünden mutlak bir tutuklama yasağını emrediyor. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun üst sınırı 3 yıl. Uygulaması yönünden mutlak bir tutuklama yasağı uygulanması gerekirken, tutuklama kararını tedbir olarak uygulamak demek peşinen cezalandırmakla aynı anlama geliyor.

Bakanlığın söz ettiğiniz yanıtı ise hem bu anlamda kanuni olmaktan uzak hem de şeri hukuk içeren bir yanıt olması bakımından Türkiye’de uygulanamaz. AYM’nin benzer ihlal kararları yakın zamanda yayınlandı ancak sorun yalnızca ihlal kararı yayınlamak değil bir anlayışın hegemonyasının yaratılmaya çalışılması.

Verilen bu yanıt Türkiye’de dini referansların hukuk alanında dayanak alınmasına bir örnek oluşturuyor. Türkiye’nin hukuk sitemi açısından bu durum bize ne söylüyor?

Yürürlükteki hukukun insanlık tarihindeki mücadelelerden süzülerek temel hak ve özgürlükleri garantilemesi gerekir, döneme göre savrulan bir hukuk uygulaması her şeyden önce vatandaşın kendini güvende hissedememesini sağlar. Ancak hukuk sistemi politik atmosferden ve siyasi iktidarın politikalarından bağımsız değil.

Türkiye’de derinleştirilmeye, sosyal ve siyasal olarak yerleştirilmeye çalışılan muhafazakâr yaşam tarzının işaretlerinden bir tanesi de LGBTİ karşıtlığı; İslam’da yeri olmadığına, aile kurumunu bozuşturduğuna dair söylemler… Bir yandan da LGBTİ’leri hedefe koyup, nefret suçlarını artırıcı bir tutum takınmış oluyor. İktidar cephesinden İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına da LGBTİ’lerin dayanak gösterilmesi ve ardından basına da sürekli yansıyan LGBTİ’lere yönelik nefret suçları, Boğaziçi tutuklamaları ve Bakanlığın AYM'ye bu yanıtı, bunun sistematik hale geldiğine işaret ediyor. Yargının bu denli siyasallaştığı Türkiye’de zaten aksi düşünülemezdi. Bu sistematiklik de LGBTİ’lere hak ihlallerine yargı eliyle alan açıyor.

Son günlerde Afganistan’ın Taliban tarafından ele geçirilmesinin ardından Türkiye’de çeşitli bürokratlardan Taliban’ın görüşlerinin kendi dünya görüşlerine aykırı olmadığı, hiçbir Müslümanın şeriata karşı çıkmaması gerektiği yönünde açıklamalar duyduk. Bunların tümü, hukukun neredeyse iktidarın güdümünde olmasıyla birlikte düşünüldüğünde iktidarın politikalarına uygun alınacak “hukuki” kararlarla daha çok karşılaşacağımızı gösteriyor.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

İlgili haberler
Boğaziçi davası | Mahkeme tutuklu öğrenciler Doğu...

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki "kayyım rektör"ü protesto eylemleri kapsamında yedi öğrenciye açılan dav...

LGBTİ'leri hedefe koyan söylemler ne gösteriyor?

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektör protestoları sırasında iktidar kanadından LGBTİ'l...

Üniversitelerdeki Kadın ve LGBTİ Toplulukları tart...

Dosyamızda farklı üniversitelerdeki toplulukların çalışmalarına, öğrencilerinin yaşamındaki etkisine...