Kadınların 15-16 Haziran’ı: Tankın önünde bir işçi kadın, ‘Çiğne beni çiğne...’
Direniş sürecinde işçi kadınlar sendikalar ve işçi örgütleri aracılığıyla karar alma süreçlerine dahil olmuş, yürüyüşlerin en önünde saf tutmuş, kitlelere moral ve cesaret vermişlerdir.

İşçi yürür mü yürür ya

Koca illere varır ya

Ağayı beyi görür ya

Kalmadı gerçeğe uzak

Bu yurt benim elim aya’m

Bu yurt benim elim aya’mla kurtulacak. 

1960’lı yılların başları, henüz Türkiye’de grev ve TİS yasaları çıkmamışken, işçi sınıfının irili ufaklı eylem ve direnişler aracılığıyla haklarını aradığı, talepleri etrafında yan yana geldiği yıllardır. Saraçhane mitingi, Kavel grevi gibi öne çıkan örnekleri de içeren 170’in üzerindeki işçi eylemi, Türkiye işçi sınıfının grev ve toplu sözleşme hakkını kazanmasında etkili olmuştur. 1960’lı yılların sonları ise grevler ve fabrika işgalleriyle ivme kazanan canlı bir işçi hareketiyle karakterizedir. Birçok fabrikada işçilerin işyeri örgütlenmesi sürecine girdiği, taleplerin belirlenmesi ve kararların alınması süreçlerine doğrudan katıldığı ve sendikal bürokrasiye karşı sendika içi demokrasiyi savunduğu bu yıllar aynı zamanda DİSK’in kurulduğu ve işçilerin Türk-İş’in temsil ettiği bürokratik ve iş birlikçi sendikacılık anlayışına tepki olarak mücadeleci bir sendikacılık anlayışının peşinden DİSK’e üye olduğu yıllardır.

15-16 HAZİRAN’A GİDEN SÜREÇ

1970 yılı, kriz nedeniyle büyüme oranının düştüğü ve enflasyonun yükseldiği bir yıl olmuştu. İşçi ücretleri giderek eriyordu. İşçiler bu süreçte tepkilerini grev ve direnişlerle gösteriyordu. Sermaye sınıfı, onların temsilcisi siyasi partiler ve Türk-İş yönetimi, işçilerin mücadeleci sendikacılık arayışlarını ve bu amaçla DİSK’e yönelmelerini engellemek istiyordu. 1970 yılında CHP ve Adalet Partili milletvekillerinin Sendikalar Kanunu ile Grev ve Lokavt Kanunu’nda değişiklik yapılması için hazırladıkları taslaklar birleştirilerek Meclise gönderildi. Taslak, sendikal örgütlenme ve grev hakkının kısıtlanmasına yol açacak yüksek sendikal barajlar getirilmesi üzerine kuruluydu.

ŞALTERLER İNİYOR, SOKAKLAR KAYNIYOR…

Yasa, 12 Haziran 1970 günü Mecliste 4 ret oyuna karşı 230 oyla kabul edildi. Yasaya tepki duyan işçiler, işyerlerinde oluşturdukları komiteler aracılığıyla yan yana gelmeye başladı. DİSK, 17 Haziran günü Taksim Meydanı’nda bir miting yapma kararı aldı. Ancak yasanın Meclisten geçmesinden iki gün sonra, 14 Mayıs akşamı, Silahtarağa’daki Sungurlar ve Demirdöküm fabrikalarının gece vardiyalarında direniş başladı, işçiler üretimi durdurdu. 15 Haziran 1970 sabahı ise protesto eylemleri yayıldı. Eylemlere hem DİSK’e ve Türk-İş’e üye işçiler hem de sendikasız işçiler katıldı. İlk gün 115 işyeri ve 80 bin işçiyle başlayan, 16 Haziran günü ise 168 fabrika ve 150 binden fazla işçiyle devam eden eylemlerde kimi fabrikalar işgal ve iş durdurma, kimi fabrikalar ise yürüyüşe geçme kararı aldı.


VE KADIN İŞÇİLER…

Türkiye işçi sınıfı için bir dönüm noktası olan 15-16 Haziran işçi direnişinde, kadın işçiler de aktif bir rol oynadı. O dönemde fabrikalarda çalışan kadın işçiler, düşük ücretler, kötü çalışma koşulları ve ayrımcılık gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyordu. Kadın işçiler, 1960’lı yıllardan başlayarak grevlerin ve gösterilerin düzenlenmesinde önemli ölçüde yer almaya başladı. Direniş sürecinde de sendikalar ve işçi örgütleri tarafından düzenlenen toplantılara katılarak karar süreçlerinde söz sahibi oldular ve protestoların örgütlenmesinde aktif rol üstlendiler. Ayrıca, işçi ailelerinin dayanışmasının sağlanmasında önemli bir rol oynadılar.

Sümerbank’tan, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumundan, Demirdöküm’den, İbrahim Ethem ilaç fabrikasından, DYO’dan ve daha birçok fabrikadan kadın işçiler üstlerinde önlükleri, ayaklarında terlikleriyle 15-16 Haziran direnişinin ön saflarında yer aldılar. Beyaz ve kara önlükleriyle barikatları aşanları, tankların üzerinde subaylarla tartışanları, ayakkabıları ellerinde çıplak ayakla yürüyüşe geçenleri, unutulmaz direnç hikayeleri yarattılar.

15-16 Haziran’ın tanıklarından biri direnişin ilk gününü şöyle anlatıyor: “15 Haziran’da hiç gözümün önünden gitmeyen şey, o tankları aşan kadın işçilerdir. Mesela Mecidiyeköy, Levent tarafında Eczacıbaşı fabrikaları var. Ve orada beyaz önlükleriyle işçi kadınlar çıktılar, barikatları aştılar. Gerçekten kadınlar önünü açtı, kadınların gücünü gördük.”

Bir başka tanık ise şöyle aktarıyor: “Tankla burun burunayız! (...) Tankın üstünde askerler! Ellerinde silah! Parmakları tetikte! Palet kayıyor elimizin, tırnaklarımızın altından... Yol kapanmak üzere... Kara önlüklü bir işçi kadın attı kendini tankın önüne! ‘Çiğne beni, çiğne!’(...) Tankı aştı işçiler! Tank, selin ortasında kalan karataş gibi zavallı! Geri geri gitmeye başlıyor. Önümüzdeki tanktan duvar yıkılıyor.”

15-16 HAZİRAN VE SONRASI

15-16 Haziran 1970 işçi direnişi, Türkiye’deki işçi kadınların tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Direniş sürecinde işçi kadınlar sendikalar ve işçi örgütleri aracılığıyla karar alma süreçlerine dahil olmuş, dayanışma ağları oluşturmuş, sayıları erkek işçiler kadar çok olmasa da yürüyüşlerin en önünde saf tutmuş, kitlelere moral ve cesaret vermişlerdir. 1960 ve 1970’li yılların grev ve direniş süreçleri aynı zamanda işçi kadınların öğrenci kadınlarla, sosyalist kadınlarla bir araya gelme ve kadınlar olarak deneyimledikleri ortak sorunları tartışma olanaklarını da yaratmıştır. Çoğunlukla kadınların çalıştığı fabrikalarda gündeme gelen grev ve direnişlerde iş yerindeki ayrımcılıklardan evin içindeki dertlere kadar birçok konu tartışılmıştır. Kadın işçiler gerek iş yerinde gerek evde yüz yüze geldikleri sorunlar karşısında çözüm arayışına girmiştir. Denebilir ki, işçi kadınlar, 1960’lı yıllardan başlayarak daha aktif şekilde yer almaya başladıkları örgütlenmeler içinde 1970’li yıllarda daha farklı bir pozisyon tutacaklarının sinyallerini de 15-16 Haziran direnişiyle birlikte vermiştir.

Fotoğraf: DİSK Tarihi arşiv

İlgili haberler
Umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır*

Evet, değişim sandıkla olmadı, ama öbür sandığı bekleyecek bir beş yılımız daha var mı? Emeğinin kar...

Ayrıştırıcı söylemlere karşı ısrarımız yan yanalık

Aynı ekonomik koşullara, aynı şiddet sarmalı içine sıkışan kadınlar bir arada olmaya ve kadın düşman...

Seçim sonrası bir iş yeri değerlendirmesi: Korkuyu...

Çalışmamızın eksikliklerinden öğrendiklerimizle dayanışmaya, birleşerek ortak taleplerimiz için müca...