Vahşi Batı’nın kadın karakterleri
Kovboylar yalnız erkek mi olur sanıyorsunuz? Western dünyasından bir itiraz duyar gibiyiz. Vahşi Batı’nın kadın karakterleri ile tanışın.

Amerikan popüler kültürünü oluşturan parçalardan birisi barışçı ve sakin yaşam arayan Avrupalı çiftçi ve esnaf ailelerinin hayat hikayeleriyse, diğer yanı da “Vahşi Batı’nın Kralı” unvanlı Davy Crockett, “Buffalo Bill”, “Vahşi Bill”, “Calamity Jane”, Annie Oakley gibi vahşi ve acımasız sınırboyu kahramanlarının hikayeleridir. İlk kuşaktan olan Davy Crockett dışındakilerin lideri, edileceği gibi bir erkekti. Bu “erkek”, William Frederick Cody bir bizon ve Kızılderili avcısıydı. 1846’da Iowa’da doğan Cody, Buffalo Bill adını sekiz saatlik bir sürek avından sonra almıştı. Bu sürek avlarının ileride bizon neslini kuruttuğunu söylemeye gerek yok herhalde. 1861-1865 arasındaki İç Savaş’ta ordu için keşif görevi yapan Buffalo Bill bu hizmetleri için 1872’de Kongre tarafından bir madalya ile onurlandırıldı. Emekliliğinde “Buffalo Bill’in Vahşi Batısı” adlı bir gösteri düzenledi. Bu gösteride sınır yaşamının sözde pitoresk elemanları, örneğin gerçek bir bizon avı, gerçek Kızılderililere yönelik gerçek saldırılar, bir Pony (küçük at) yarışı vardı. Herkes gülerek gösteriyi izliyordu, halbuki ortada gülünecek bir şey yoktu. Cody, şov işinde büyük paralar kazandıktan ve hepsini kaybettikten sonra 1917’de Colorado’da öldü. 

YEDİ BELA JANE 
Buffalo Bill’in yakın arkadaşı olan Calamity Jane (Yedi Bela Jane) ya da asıl adıyla Martha Jane Cannary 1852 yılında Princeton’da doğmuştu. Çocukluğundan beri ata binmeye, silah atmaya ve avcılığa meraklı olan Jane, 1865’te, henüz 13 yaşındayken erkeklerle dolu bir vagonda başına bela getirmeden Virginia’ya yaptığı bir yolculuktan sonra büyük saygınlık kazanmıştı. İleri yıllarda ekmek parası için bedenini satmak zorunda kalan Jane’i farklı kılan sadece erkeklere has diye bilinen becerileri değil, aynı zamanda iyi kalpliliği, bağışlayıcılığı, coşkulu tabiatı ve kendine karşı acımasız bir eleştirmen oluşuydu. O tarihe kadar hep kadın giysileriyle dolaşan, ata binen Jane, 1870’te Fort Russell’da Kızılderililere karşı sefere çıkan General Custer’ın birliklerine katılırken erkek giysilerini geçirdi sırtına ve bu yolculukta maalesef pek çok Kızılderiliyi canından etti. “Yedi Bela Jane” adını da bu seferde aldı. 1876’ya kadar orduda kalan Jane, Buffalo Bill ile birlikte General Cook’un emri altında ordu için keşif görevlisi olarak çalıştı. Zor hayatı boyunca pek çok erkekle birlikte olan Jane (Jane hep “arkadaşız” dedi ama Vahşi Batı’nın en azılı kanun kaçaklarından ve silahşörlerinden biri olan “Vahşi Bill” namlı James Butler Hickok da bunlardan biriydi muhtemelen), 1885’te Teksaslı “Mr. Clinton Burke” ile resmen evlendi, ondan bir oğlu oldu öldü, arkasından bir kızı oldu, ailesiyle birlikte pek çok eyaleti turladıktan sonra, kocasından boşandı, küçük kızını bir manastıra bıraktı, 1896’da müze şovlarında boy gösterdi ve 1897’de otobiyografisini bizzat yayımladı. Hayatı boyunca sıkı bir “içici” olan “Yedi Bela Jane”, 1903’te Güney Dakota’daki Calloway Hotel’de beş parasız bir alkolik olarak hayata veda etti.

ANNIE OAKLEY
Buffalo Bill’in ekibinden Annie Oakley (ya da gerçek ismiyle Phoebe Ann Moses) ise, 1860 yılında Ohio-Dark County’de doğmuş, atıcılığı babasıyla gittiği avlarda öğrenmişti. Daha sonra “8 yaşında yaptığım ilk atışım, hayatımda yaptığım en başarılı atıştı!” diyecekti. Atıcılıkla kazandığı ilk para olan 200 dolar ile, oturdukları evin borcunu kapatmıştı. Beyaz Adam’ın kökünü kuruttuğu Kızılderili kabilelerinden en ünlülerinden Sioux’ların efsanevi lideri Oturan Boğa’nın “manevi kızım” dediği Annie’nin atıcılıkta ününü duyan Frank Butler adlı atıcı, Annie’ye meydan okumuş, 25 atışın 24’ünü isabet ettirerek seyredenlerin hayranlığını kazanmıştı. Ancak Annie, 25 atışın 25’ini de isabet ettirince Frank can evinden vurulacak ve çift o tarihten sonraki 50 yılı birlikte geçireceklerdi. Annie’nin tarihe geçen başarıları arasında, kocasının dudakları arasındaki sigaranın külünü vurmak ya da elindeki bıçağı ayna gibi kullanarak, arkasındaki birinin elindeki iskambil kağıdını 30 parçaya bölmek gibi inanılmaz nişancılık öyküleri vardı. Ancak Annie tarihe sadece keskin nişancılığıyla değil, kendisini bir başkasıyla karıştırarak “kokain için hırsızlık yapmakla” suçlayan haberi yayımlayan 55 Amerikan gazetesine açtığı davalarla da geçti. O güne dek kimsenin yapmadığı bir şeydi bu. Annie, davaları açmakla kalmadı, 54’ünü de kazanarak hatırı sayılır bir tazminatı da “anasının ak sütü gibi” cebine koydu. Annie sadece Amerikalıları değil, 1887’de Buffalo Bill’in kumpanyası ile İngiltere’ye gittiğinde, Kraliçe Victoria’nın tahta geçişinin 50. yılı şerefine yapılan atıcılık yarışmalarında İngilizleri de büyülemişti. Bütün hayatı erkeklerle eşitlik mücadelesinde geçen Annie’nin “kadınlara genel oy hakkı” mücadelesine uzak kalması şaşırtıcı olmalı. Annie’ye göre, sadece “iyi kadınlar” oy kullanabilirdi! Eh bu kadarcık kusur, kadı kızında da olur diyelim, geçelim. Annie ve kocası Frank, 1926’da üç hafta ara ile hayata veda ettiler, yani bir anlamda “ölüm bile onları ayıramadı”...

İlgili haberler
GÜNÜN İLLÜSTRASYONLARI: Kadın modasının tarihi

Modanın tarihine ilgi duyanlar için heyecan verici bir illüstrasyon seçkisi… 18. yüzyıldan 20. yüzyı...

GÜNÜN KAHRAMANLARI: Western’de kadınlar vardı

Yıllarca izlediğimiz Western filmlerindeki kovboyları hatırlayın, şimdi bir de kadın kovboyları haya...

GÜNÜN ÇİZİMLERİ: Mersin’de binalar rengarenk

Mersinli ressam Nazife Bilgin Hazar, binaların duvarlarına çizidiği resimlerle kente renk katıyor. I...