İstanbul’da fakir bir Yahudi Seferad ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Ermenice, Türkçe, Yunanca şarkılarıyla sahneyi titreten, Nazilerden kaçan Yahudi ailelere evini açan, yürek yakan kadınların şarkılarını diline dolayan bir sanatçıdır Roza Eskenazi.
MEYDAN OKUMANIN MÜZİĞİ
Rumca, Türkçe, Arapça, Ermenice’nin yanı sıra Yahudice, İtalyan ve Ladino dillerinde şarkılar söyleyen Roza, Rum ve Anadolu halk şarkılarından amane havalarına, rembetikolara kadar uzanan bir şarkı repertuarına sahiptir. Roza Eskenazi, özellikle İzmir tarzında söylediği rembetiko şarkıları ile bilinir.
Yirminci yüzyılın başından itibaren İstanbul’da, İzmir’de ve Yunanistan’da çeşitli formlarda var olmuş olan rembetiko, Yunan kent kültüründe isyancıların, sığınmacıların, uyuşturucu kullananların, sosyal normlara meydan okuyanların oluşturduğu bir alt kültürün müziği olarak başlamıştır. Rembetiko şarkıları çoğunlukla yasak aşkları, uyuşturucu bağımlılığını, polis operasyonlarını, ölümleri, kavgaları, yeraltı dünyasını, hapishaneleri ve vatan özlemini anlatır.
Şarkılar argo bir dille yazılır. (Petropoulos, 2000)
YÜREK YAKAN KADINLARIN ŞARKILARI ONUN DİLİNDE
Rembetiko şarkılarında belirgin biçimde yer alan “anne” figürünün yanı sıra, resmedilen kadınların birçoğu hayat kadınıdır. Kentlerde yaşayan ve belli bir ölçüde ekonomik özgürlüğe sahip olan bu kadınlar genellikle acı veren, cefa çektiren, kıskanç, soğuk ve sadakatsiz kadınlar olarak anlatılır. Onlar hep erkeklerin yüreklerini “yakarlar” (Holst,1993).
Panayotis Tundas tarafından 1932’ de yazılan ve Roza Eskenazi’nin tarafından söylenen “Hariklaki” adlı rembetiko, bir kadına aşık olan ve onu kıskanan bir adamı anlatır:
“Dün akşam Hariklaki/ Aldın çalgını eline / Bir ciğeri beş para etmezle/ Eğlendin aşağıda, Paşalimanı’nda/ Bu sabah Glfada’ya gittin/ Taşbebek, kıyak bir arabada/ Bir ördek, bir kaz gibi yüzdün/ Dün akşam Atina’ da/ Kıskandım işte seni ve ağlıyorum/ Aah Hariklaki, nasıl da incitirsin beni/ Aman, aldattın beni”
(Holst,1993)
Sahnede hem dans eden hem de şarkı söyleyen Roza Eskenazi, herhangi bir müzik eğitimi almamasına karşın besteler yapmış ve şarkı sözleri yazmıştır. Bunların arasında 1934 yılında kaydettiği “To Kanarini/Kanaryam” adlı şarkısını belirtmek gerekir.
Yazının tamamı için TIKLAYIN
İlgili haberler
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (1): Kantocular
Aşağılayıcı sözleri göğüsleyerek çıkıp şarkı söyleyen, dans eden, erkeklerle dalgasını geçen Ermeni,...
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (2): Peruz Terzak...
Hayranı da derdi de çok bir kadındı. Kantonun piri, kantocuların kraliçesiydi. Rengarenk, yanardöner...
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (3): Şamran Kelle...
Bir vakitler sahnenin bir başından öbür başına rüzgâr gibi uçan genç kadın Direkler Arası'nın en meş...
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (4): Marika Papag...
Kos'tan İskenderiye'ye sonra New York'a uzanan bir öykü bu... Bugüne tanıdık şarkılar bırakan bu içl...
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (5): Deniz kızı E...
Boğaz'ın karanlığından yükselen sesini dinlemek için halkın sahile akın ettiği, adına mehtabiyeler d...
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (6): Roza Eskenaz...
İstanbul'da fakir bir Yahudi Seferad ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Ermenice, Türkçe, Yunanca...
Sesleri hâlâ yankılanan kadınlar (7): Rita Abatzi
İzmirli Rita annesi ve kız kardeşiyle Yunanistan'a göçmek zorunda kaldı. 30'lu yaşlarında şarkı söyl...
GÜNÜN ŞARKISI Trio Mandili'den
Trio Mandili üç Gürcü kadından oluşan harika bir grup, bu da bizden günün şarkısı olsun!
GÜNÜN ŞARKISI: Maria Farantouri’den Göçmen Kuşlar
Ne çok anne çocuklarını gözaltılarda kaybetti, kaybettirildi... Yüzlerce canın akıbeti belli değilke...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.