Bugün bana ‘Hayatını anlatır mısın?’ deseler, geriye dönüp baktığımda tek gördüğüm bir hiç. Belki dışarıdan çok huzurlu, mutlu, iki çocuk annesi, çalışkan ve akıllı biri gibi görünüyorum. Ama öyle değil...
Ben hayalini kurduğum hiçbir şeyi yaşamadım. Mesela küçük bir çocukken hayalim gelinlik tasarımcısı olmaktı. Tasarımcı olmayı bırak ilkokula bile gidemedim. Okula gitmek için çok ağladım ama göndermediler. Bugün hayatımdaki en büyük eksikliğim okula bile gidememiş olmamdır. Eşim bu konuda beni çok üzüyor. Sürekli ‘Cahil insan! Cahilsin sen ne bilirsin ki? Sanki ne anlıyorsun?’ gibi kırıcı sözler kullanıyor...
İlk evlendiğimizde kirada oturuyorduk ve çalışmıyordum. Kiradan kurtulmak ve çocuklarımın geleceği için çalışmaya başladım. Aslında bir işe yaramak çok güzel, ama evde küçük bir çocuk var ise her şeye yetişemiyorsun. Ben çalıştığım için çocuğuma babaannesi bakıyordu. Ama anladım ki anneden daha iyi kimse bakamazmış. İkinci çocuğuma hamileyken işten ayrıldım. Böylece ilk çocuğumla da daha fazla ilgilenebilecektim.
Bir yandan çocuğumla daha iyi ilgileneceğim ve aileye yeni katılacak bebeğim için seviniyordum ama aynı zamanda da kaygılanıyordum. Birine yetemiyorken ikincisi ne kadar doğru... Halbuki eskiden annelerimiz ne çok doğururdu. Kimseye bir şey olmazdı, kendi kendimize büyürdük. Zaman çabucak geçti ve ikinci çocuğumu kucağıma aldım. Okul açılana kadar her şey yolunda gidiyordu. İlk başlarda oğlumun okullu olduğuna, yeni şeyler öğreneceğine seviniyordum. Ama doğru düzgün eğitim verilmeyen devlet okulunda -anasınıfı dahil- birinci sınıfı boş bir sene oldu. Başta da dediğim gibi annelik kendinden başka her şey demekti. Çocuğumun eğitimi için öğretmeni bile oldum. Bir çocuk yaramaz da olsa kendi haline bırakılmaz. Çocuk hep 7 yaşında kalmıyor. Ona yolu sürekli biz göstereceğiz ki doğruyu bulsun. Bir öğretmen bunu anlamak istemedi, bir türlü çocuğumu sevdiremedik. Sınıfını değiştirmek istedim onu da çok gördüler.
Oğlumun eğitim hayatı ya hiç olacaktı ya da bir şekilde o okuldan kurtarmam gerekiyordu. Bir senemizi heba eden öğretmeni de müdürü de kendi haline bırakıp mecbur özele verdim. Ama şimdi bizi, daha doğrusu beni zor günler bekliyor. Çünkü özel okul demek sürekli para demek. Tek kişinin maaş aldığı bir evde daha da zor. Her şeye sürekli zam geliyor. Faturalar, masraflar, bir de ufaklık var... Aslında çalışmak istiyorum. Ama çocuğum küçük olduğu için bu sefer de ikilemde kalıyorum. Büyük oğlum ne olacak? Onu da yalnız bırakmak istemiyorum. Evin bütün yükü eşimde. Ben ne kadar çocuklarla uğraşsam da her ihtiyaçlarını karşılasam da babalarının sürekli mesaide olmasını engelleyemem. Çünkü mesaiye kalmasa yetmeyeceğini o da biliyor. İnsan o da, robot değil ya, yardımcı olmak istiyorum insanın zoruna gidiyor. Bana çocuğu bırakacak bir yerin var diyorlar. Bir kere dili yandı mı, sürekli şikayet edildi mi babaanne de olsa insan güvenemiyor.
İşte kadın olmak bu kadar zor. Her şeye koştuğumu zannediyorum ama yerimde sayıyorum. ‘Madem bakamayacaktınız niye doğurdunuz?’ demesinler diye evlatlarımın gelecekleri için kimseye muhtaç yaşamasınlar diye çalışmak istiyorum. Tabi ki aklım ufaklığımda kalmayacak şekilde çalışmam gerekiyor. Galiba çok şey istiyorum. Ama ben anneyim, çocuklarım rahatta olsun ki benim içim de rahat olsun...
İlgili haberler
İşçi kadının fendi
Aslında o da istiyormuş hakkını aramayı, fakat beni kıskanıyormuş. Ben ona göre girişken olduğum içi...
‘İçeriden bir ses olmak istedim’
“Hapiste Ücretsiz Ped Hakkı” kampanyası yürütücülerine Kocaeli Cezaevinden mektup gönderen bir kadın...
Tersanede bir kadın: Kadınlar her mesleği yapar
Saygı görmek için erkek mesleği yapmak, erkek gibi çalışmak mı gerekiyor? Biz sadece kadın olduğumuz...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.