
Gücümüzün birliğimizden geldiğini göstermenin, üzerimizdeki rehaveti atmanın tam zamanı. Artık hepimiz biliyoruz ki mesele yalnızca Ekrem İmamoğlu değil. Bu, yılların birikmiş öfkesinin meselesi… Giderek artan yoksulluğun, artan şiddetin, artan güvencesizliğin meselesi.
“Daha ne olabilir ki?” dedikçe üzerimize gelen sorunlarla karşılaştık. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı, 6284 Sayılı Kanun gerektiği gibi uygulanmadı. Esnek çalışma modeli bir müjdeymiş gibi sunuldu, aile yılı ilan edildi. Sağlıkta dönüşüm adı altında sağlık haklarımız elimizden alındı. Kreşler kapatıldı, ücretler ödenmedi…
Tam da bu noktada, “Gençler ne güzel mücadele ediyor” demekle yetinmeyip gençlerin mücadelesinden öğrendiklerimizi kendi iş yerlerimizde hayata geçirmeliyiz.
Ülke boykotlara da şahit oldu. Şimdi bunu üretimden gelen gücümüzle taçlandırırsak ulaşamayacağımız hiçbir şey kalmaz.
Örneğin, biz Ege Üniversitesi Hastanesi emekçileri olarak ödenmeyen ücretlerimize karşı üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bıraktık. Ve sadece ikinci günün sonunda talebimiz karşılandı.
Bugün yine sendikaları zorlasak, birleşik mücadeleyi sağlasak, genel grevi örgütlesek… Deneyimlediklerimizin Türkiye genelinde yankı bulduğunu göreceğiz. Yeter ki yanımızdaki arkadaşımıza güvenelim.
Umudumuzu yitirmeyelim. Tıpkı gençlerin kampüslerde haykırdığı gibi: “Öğrenciler boykota, emekçiler greve.” İşte bu sözün hayata geçtiği an, hayalini kurduğumuz yaşama kavuşacağız.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.