Ankara'dan bir öğretmen: Devlet taleplerimize kulağını tıkıyor
'Uzun yıllardır taleplerimiz görmezden geliniyor. Çocuğu olan kadın öğretmenler için okullarda açılamayan kreşler büyük bir sorun olmasına rağmen, devlet taleplerimize kulak tıkıyor.'

Merhaba sevgili kadınlar,

İyiyiz demeye dilimizin varmadığı, umudumuzu yitirdiğimizi hissettiğimiz kapkaranlık günlerde bize kutup yıldızı olan bir dayanışma ruhu ile yıl biterken sesleniyorum sizlere...

Orta Çağ’ı aratmayacak bu dönem karanlığında birbirimize ışık olmanın ne denli kıymetli olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim. Yaşam şartları maddi ve manevi olarak biz eğitim emekçilerini her geçen gün daha da zorluyor. Biliyoruz ki iktidarın her yeni saldırısı biz kadınları karanlığın derinliklerine kapatmayı planlanıyor.

Ne giyeceğimize, nasıl konuşacağımıza ve nasıl var olacağımıza çizilen o sınırlar her gün önümüzde duvar gibi örülmeye çalışılsa da gözlerinin içine baktığımız öğrencilerimizin hayatları ve hayalleri üzerinde örülmüş bu karanlığı püskürtebilmek için yeniden doğrulmak zorunda ve güç bulmak zorunda hissediyoruz.

İş yerlerimiz okullarda mobbing, türlü tacizler bir yana ev ve aile sorumluluklarının ağırlığından düşen omuzlarımız, görünmeyen hak taleplerimiz ve bize çizilen “makul” kadın eğitimci rolleri bizleri zorluyor.

Yeri geliyor ders programlarıyla tehdit ediliyoruz, yeri geliyor gerici ve ırkçı ders içerikleriyle mücadele ediyoruz. Etek boyumuz, V yaka üstlerimiz, makyajımız, takılarımız, kahkahamız dert oluyor herkese. Ancak bize uygulanan şiddet, uğradığımız taciz kimseye dert olmuyor.

Uzun yıllardır taleplerimiz görmezden geliniyor. Çocuğu olan kadın öğretmenler için okullarda açılamayan kreşler büyük bir sorun olmasına rağmen, devlet taleplerimize kulak tıkıyor.

SÖMÜRÜ AĞIRLAŞIYOR

Eğitim emekçileri olarak yaşadığımız zorluklara kadın kimliğimiz de eklenince bizi yıpratıyor. Özellikle okul idaresinin elinde bir silaha dönüşen ders programlarımız ev ve iş sorumluluklarımızı daha da ağırlaştırıyor. Burada bize sunulan iki seçenek var. Biri okul idaresi ile ters düşmemek, hak talep etmemek diğeri ise çocuklarımızı, evimizi, özel hayatımızı ihmal etmek, haklarımızdan vazgeçmek. Biz kadın öğretmenler olarak artık ders programlarının kırbaç gibi üzerimizde sallanmasından bıktık.

Asgari ücretin altında çalışan ücretli kadın öğretmenler, temizlik ve güvenlik alanlarında emek veren kadın çalışanların yok sayılan hakları ve emekleri, açlık sınırı altında sunulan koşullarda çalışanların varlığı üzerimizdeki baskıyı kat be kat arttırıyor.

KARANLIĞA GEÇİT VERMEYECEĞİZ

Nasıl bu çıkmazdan birlikte çıkabiliriz? Nasıl biz ve öteki demeden mücadeleyi bir adım ileriye götürebiliriz? Haklarımızı talep etmekten ve eşit yurttaşlık ısrarımızdan asla geri durmuyoruz.Tarihte ilmek ilmek işlediğimiz özgürlük ve dayanışma ağımızı daha da güçlendireceğiz. Evet kolay değil ama tarihte de kolay olmadı hiçbiri. Nice zorluklar ve bedeller ödendi. 25 Kasım'a yaklaşırken iktidarın örmeye çalıştığı karanlığa asla geçit vermeyeceğiz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül