Çevre baskısı, kötü yaşam koşulları ve geçim derdi yüzünden Kars’tan İstanbul’un Üsküdar ilçesine göç etmek zorunda kalmış Gamze ve ailesi. Yaşadıkları gecekondu mahallesinin yıkılmasına karşı çıkan ailelerin başına gelenleri şöyle anlatıyor: “Ben dahil bütün küçük çocukları polis zoruyla toplayıp bağladılar, halkı yıldırmak isteyen belediye yaptırdı bunu. Sonra babalarımızı gözlerimizin önünde dövdüler, sırf gözdağı vermek için bir ailenin evini eşyalarıyla beraber yıktılar...”
EVLENİNCE İŞİN RENGİ DEĞİŞTİ
Yıkımın ardından Tuzla’ya göç etmek zorunda kalmış Gamze ailesiyle. Sünni bir ailenin en küçük kızı olan Gamze, 17 yaşına geldiğinde Alevi bir gençle evlenmek istediğinde ailesi izin vermemiş. Baskıya rağmen evlenen Gamze, evlendikten sonra bu kez de eşinin ve ailesinin baskılarıyla karşılaşmış: “Evlendikten sonra işin rengi çok değişti, eşimin ailesi beni mezhebim nedeniyle pek kabullenmedi. Eşim ise kılık kıyafetimden dışarı çıkmama kadar her şeye müdahale ediyordu. Pantolon giymem bile engellenirken eltim sırf Sünni olduğum için benimle konuşmuyordu.”
HAKARET, BASKI, HAKSIZLIKLARLA DOLU ÇALIŞMA HAYATI
Birkaç ay sonra bütün baskılara rağmen evden uzaklaşıp biraz nefes almak için çalışmaya başlamış, bir süre bir tekstil atölyesinde çalıştıktan sonra Gebze’de abisinin çalıştığı konfeksiyon atölyesinde işe girmiş. Abisinin zorlamalarına ve işyerinde çıkarttığı sıkıntılara dayanamayarak eşinin çalıştığı yerde işe başlamış ama 11 ay sonra işyeri iflas açıklayınca ikisi de tazminatsız işten çıkarılmışlar.
Tekstilden sonra bir deri fabrikasında işe başlayan ve uzun süre çalışan Gamze, yaşadığı haksızlıkları şöyle anlatıyor: “İşyerinde yediğimiz yemekten içtiğimiz suya kadar her şey problem oluyordu. Tuvalete bile izin alarak gidiyorduk, gittiğimizde de dakikalar sayılıyordu. Bir gün kendimi kötü hissettiğim için izin almadan tuvalete gittim diye ustabaşından ağza alınmayacak hakaretlere maruz kaldım. Ağır laflarına dayanamayıp cevap verdiğim için de fabrika müdürünün sözlü tacizine ve küfürlerine maruz kaldım. Kimse sesini çıkarmıyordu. Ne kadar haksızlığa uğramış olursan ol tek haklı taraf işveren oluyordu.”
HASTALIKLAR PEŞİNİ BIRAKMADI
Bu süreçte evde de işler yolunda gitmemiş. Eşinin ailesi tarafından evden kovulan Gamze, inşaat halinde derme çatma evlerini komşularının ve arkadaşlarının desteğiyle yaşanabilir hale getirmiş. Bu sırada hamile kalan Gamze “Doğum iznine ayrıldıktan sonra daha zorlu günlerin başlayacağından haberim yoktu” diye anlatmaya başlıyor: “Doğumdan sonra kanamalarım durmadı. Şiddetli ağrılarım ve kanamalarım yüzünden bayılınca hastaneye zor yetiştirmişler beni. Doktor ‘2 ay bekle düzelirsin’ diye başından savdı ama kısa süre sonra kanamalarımın sebebinin rahim kanseri olduğu anlaşıldı. Bebeğimi kundakta bir yakınımdan öbürünün yanına bırakıyordum. Doktorların tavrı ise çok umursamazdı. Kemoterapi süreci ve hastanede geçen zaman beni çok zorladı. Yaşamıma son vermeyi bile düşündüm ama kızım için hep vazgeçtim. Tedavi sürecinin sonunda da ameliyat oldum ve sağlığıma kavuştum. Yine tam her şey yoluna giriyor derken bu kez de kızımın üst üste geçirdiği havaleler sonucu epilepsi hastası olduğu ortaya çıktı. Bu sefer de onun tedavisi başladı. Bu uzun süreçte en büyük destekçim eşim oldu.”
İSTİSMAR KARŞISINDA BÖYLE DAVRANMAMAK GEREKİYORMUŞ
Gördüğü tedavi nedeniyle ikinci hamileliği riskli geçmiş. İkinci çocuğunu sağlıklı bir şekilde kucağına aldığında aslında bu sefer hayatının yolunda gideceğini düşünmüş ama bu düşüncesi de uzun sürmemiş ne yazık ki; kızının istismara uğradığını öğrendiğinde hayatlarının nasıl altüst olduğunu şöyle anlatıyor: “Benim, ailemin ve kızımın yaşadığı en zor süreçti. Daha ortaokulda olan kızımın öğretmeni tarafından uğradığı istismar, çevremin, ailemin ve arkadaşlarımın olaya yaklaşımları, ‘adınız çıktı’ söylemleri, okul yönetiminin ve kendine eğitimci diyen bir grup insanın suçu örtbas etmek için başvurduğu binbir çeşit yalan, en sonunda mahkemede çıkan beraat kararı... Hepsi çok korkunç ve zordu. Başına gelmeden anlamaz kimse, ben de başıma gelene kadar anlamamıştım. Görürdüm, hep üzülüp yüzümü çevirirdim, duyardım ‘yazık’ deyip konuyu değiştirirdim. Ama olması gereken bu değilmiş, sessiz kalmamak, görmezden gelmemek, duyarsız olmamak ve birbirinin destekçisi olmak gerekiyormuş. Bu tür durumlarda kimse kalmıyor çevrende, inanmıyorlar sana, herkes yalnız bırakıyor. Ailem, arkadaşlarım, komşularım hepsi bir anda kaybolmuş yapayalnız bırakmışlardı bizi.”
EN DERİN DERDİMİ SADECE SİZE AÇTIM
İşte Gamze tam da bu kadar yalnız ve güçsüz hissederken çaldı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nin kapısını: “Dernekteki kadınlar, yıllardır hayatımda olan insanlardan daha yakın durup yalnız olmadığımı hissettirdi bana. Dayanışma içinde davanın takipçisi olup ailemizden biri gibi oldular. Birçok kadın kurumu ve kadın hakları savunucuları yanımızda oldu bu süreçte. Kimsenin hakkını inkâr edemem ama Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği hepsinden farklıydı. Bana hepsinden daha samimi, daha duyarlı yaklaşıp beni daha çok dinlediler. Beni en çok anlayan da üzüntümü, kederimi benim kadar yaşayan da dernekteki kadınlar oldu. Kendimi bir tek sizin ve onların yanında ifade edip en derin derdimi yalnızca sizin yanınızda açtım. Derdimi ortak derdiniz görüp ona göre yaklaştınız ve hep destekçim oldunuz. Hayata bakışım bu beraberlik, dayanışma ve buradaki mücadele sayesinde değişti.
Çıkarsız ve sadece yarınlar güzel olsun diye verdiğiniz çaba ve bana hissettirdiğiniz kız kardeşlik sayesinde değiştim ben de. Birlikte, dayanışmayla, umutla güzel yarınlara…”
İlgili haberler
Üç kadınız, kimseye mecbur değiliz
Zöhre ve 2 kızı... Üçü de birbirinden bağımsız çok benzer hayatlar yaşadı. Şimdi birbirlerine tutunu...
‘Çocuklarını terk etti’ diye suçlanan kadın: 5 bin...
‘Kötü anne’ diye lanetlendi, borca karşılık ‘satıldığı’ ortaya çıktı! Medyada linç edilen Fatma K ya...
‘Bu kadını ben yarattım, baştan tırnağa mücadeleyl...
Bu hayatta kendi ayaklarının üstünde durmakla övünen bir kadın Jale. Yoksulluk çekmiş, boşanması eng...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.