Narin’in cansız bedeninin 19 gün sonra 3 kere aranan derede bulunmasının ardından açıklama üstüne açıklama yapıyor iktidar temsilcileri. Bakanlarıyla topluca köye gidiyorlar, cenazede boy gösteriyorlar. Adalet Bakanı diyor ki “Narin kızımızın ölümünden sorumlu olan ya da olanlar, adalet önünde hesap verecektir.”
Kim peki bunun sorumlusu, sekiz yaşında bir çocuğun küçücük bir köyde öldürülmesinin sorumlusu kim? Çocukların bu kadar kolay öldürülmesinin önüne geçilmeyen bir coğrafya haline kim getirdi bu toprakları? Bu soruyu sormanın tam zamanı değil mi?
Narin milyonlarca kız çocuğundan biriydi. Köyde, kasabada ya da kentte kendisine biçilen hayatın içine sığdırılmaya çalışılan çocuklardan sadece biri.
İktidar her gün, kız çocuklarının yaşamlarının nasıl kalıplara sıkıştırılması gerektiğini anlatıp duruyor. Kadınlara, kız çocuklarına biçilen rolü tanımlanıyor ısrarla. Erken yaşta evlendirilen, çocuklar doğuran, çalışacaksa da “aile ile uyumlu” bir iş hayatına sahip olan kadınlar tarif edilen.
Narin’in tabutunun üstüne konan duvak da iktidarın kız çocuklarını içine sıkıştırdığı geleceğin açık bir tarifi. Birinin eşi olmak, ailenin annesi olmak ama asla kendin, bir kadın olamamak. Bunun çok açık itirafını 12.Kalkınma Planında da, kadın politikalarına dair yaptıkları her açıklamada da yer veriyorlar: “Güçlü aile için güçlü kadın”
Narin’in cenazesine konan duvağı, iktidar tüm kız çocuklarının tepesine çivileyeli çok oldu. Çocuk istismarının evlilikle affı önerileri, çok çocuk doğurun talimatları, sadece aile içerisinde kadının varlığının kabul edilmesi, çocuk koruma mekanizmasının olmaması, eğitimin değil genç yaşta evliliklerin teşviki için türlü planlar iktidarın politikası olarak uygulanmaya çalışılıyor çünkü. Şimdi bir kez daha Narin’in cenazesinde cisimleşmiş oldu bu haliyle kız çocuklarının “kaderleri.”
Cenazenin bulunmasının ardından Adli Tıp önünde bekleyenlerle konuşan HÜDA PAR’lı Vedat Turgut ahirette sorulacak hesaptan söz ederken, “biz ne ara böyle olduk, bu işler Batı’nın, Amerika’nın, İsrail’in işleri” diyor. Hiranur Vakfının kurucusu kız çocuğunu 6 yaşında “evlendirmesi”nin ortaya çıktığı zamanları hatırlatıyor. O zaman da tarikatların içerisinde sanki istismar, çocuk evlilikler münferitmişçesine kendi üyeleri kadınlar ikan edilmeye çalışılıyordu.
Tam da bu topraklarda yaratılıyor kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet. Çünkü biliniyor ki çocukları koruyan hiçbir şey yok bu ülkede. Çocukların arkasından göstermelik gözyaşı döken devlet, bu çocukların başına bir şey gelmeden onları koruyacak mekanizmaları üretmiyor.
Büyük kamuoyu ilgilisine rağmen son dönemlerde her soruşturmada yapıldığı gibi gizlilik kararı ile yürütülen soruşturmanın özensizliği, cenazesinin daha önce arama yapılmış olan bölgede bulunmasından, şüphelilerle birlikte arama kurtarma çalışmasının yapılmasından anlayabiliyoruz. AKP Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu, “Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile, bizim dostlarımızdır” diyerek sahip çıkmıştı aileye. Adalet Bakanı’na bu sorulduğunda, “onun takdiridir” demekle yetindi.
Narin’in öldürüldüğü köye akın eden Bakanlar, medya, Diyanet bunun bir vicdan, merhamet, ahlak meselesi olduğunu, siyasetler üstü olduğunu söylemekten vazgeçmiyor. Kendi suçlarının üzerine beyaz bir örtü çekiyorlar. Medyayı Narin’in ölümünü romantikleştirmek, münferitleştirmek, magazinleştirmek için kullanıyorlar. Magazin programlarında Narin için çığlık atan kadınlar boy gösteriyor.
Cennete gitti, melek oldu, ahirette sorulacak hesap asıl diyorlar. Bir çocuk sekiz yaşında niye melek olsun, neden ahirete onun adına sorulacak bir hesap kalsın? Magazin malzemesi bile oldu mesele, magazin figürü bir kadın eğer bunun çözümü şeriatsa ömrümün sonuna kadar kapanırım ben açıklaması yaptı. Oysa tam da hesabı ahireti bırakmayı tavsiye edenler, buralarda böyle şeyler olmaz diyenlerle ilişkili mesele.
Vahşetin beslendiği yer çocukların tarikatlara, patronlara teslim edilmesi, kamusal olanın özelleştirilip yerini en gerici kuralların işlediği aileye bırakılması… Bunun önünü açan tek adam rejimi de burnu kanayan her çocuktan sorumlu.
Kız çocuklarını korumasız, savunmasız ve her türlü saldırıya açık bırakan şeyin tam olarak bu olduğunu haykırmalıyız hep birlikte. Çocukları korumayan, hiçbir açıdan onların geleceğini ve güvenliğini düşünmeyen bu barbar lanet düzeni konuşmazsak olmaz.
Nasıl karıştı sapla saman, nasıl son derece belirgin olan sorumluluklar yok sayılmaya çalışılıyor ve hâlâ ne kadar tehlikede binlerce Narin.
Demiştik ya Bakanlar akın etti Diyarbakır’daki köye. Cenazede fotoğraf çekildiler. Bugün Narin’in ölümünün taşlarının döşendiği yolda aynı iktidarın vekillerinin Ensar Vakfındaki toplu istismara dair gensoru reddedildiğinde gülerek verdikleri poz var. Aladağ’da yanarak hayatını kaybeden kız çocuklarının hesabının sorulmaması var.
Bakan, sorumlular hesabını verecek demişti. Garip Ensarioğlu hesap verecek mi? Ekonomik ve siyasal nüfuzlarına yaslanıp suç işleyenlerin yanında duranlar da cezalandırılacak mı?
MESEM’lerle çocuk işçiler ülkenin dört bir yanına dağıtılıyor. Küçücük yaşlarında iş cinayetlerinde ölüyor çocuklar. 4 + 4 +4 adı verilen eğitim sistemi ile çocukların okula devamı azalıyor, açık liselerde lise bitirmeye çalışıyor binlerce çocuk bir yandan çalışarak. Kız çocuklarının örgün eğitime devamında ciddi sorunlar var. Giderek artan yoksulluk çocukların eğitime devam etmesine engel oluyor. Çocukların okulda bir simit alamadığı, açlıktan bayıldıkları bu lanet düzen Narin’in katili.
Çocukları koruyan bir mekanizma yok bu ülkede, tekrar söyleyelim. Kadınlar kadar çocukları da koruyan İstanbul Sözleşmesinden çekilen, çocuklara özel bir sözleşme olan Lanzarote’yi tartışan bir devlet var.
Çocuklar bugün tarikatların, cemaatlerin elinde. Devletin yurtları yetmediği için oralarda barınıyorlar, yoksulluk dayanılmaz olduğu için onlardan burs alıyorlar. İktidar da destekliyor Ensar Vakfı ile işbirliği yapmaya devam ediyor Milli Eğitim Bakanlığı mesela.
HÜDAPAR’la, Yeniden Refah Partisiyle ittifak yapan AKP, ülkeye çocuklara bu karanlığı layık görüyor işte. Kendi yarattıkları karanlık çocukların ölümüne neden olurken de ağlıyorlar.
Çocukların geleceğini gözümüzün içine baka baka yıllardır tüm uygulamalarıyla yok edenlerin sorumluluğunu konuşmak gerek şimdi. Narin’i öldüren ya da öldürenlerle sorulamayacak kadar büyük bir hesap var ortada. İktidar da bu hesabın muhatapları. İktidarın ta kendisi hatta.
Çünkü çocukların, eşit, güvenli, sağlıklı, şiddetsiz bir şekilde yaşamışını talep etmek de, o tabutun başına asılmış duvağı söküp almak da çok siyasi bir talep.
Fotoğraf: DHA
İlgili haberler
Sultangazi Kadın Dayanışması Narin için sokağa çağ...
Sultangazi Kadın Dayanışması şüpheli çocuk ölümlerine karşı ve 'Narin için adalet' diyerek eylemde b...
Narin Güran'ın ölümü Meclis gündeminde: Göreviniz...
8 yaşında katledilen Narin Güran'la ilgili DEM Parti ve TİP milletvekilleri Adalet Bakanlığı ve İçiş...
Gericilik ve sömürü çarkında çocuklar öğütülüyor
AKP’nin ihtiyacının bir yanı ucuz emek sömürüsünü çocuklara kadar indirecek bir eğitim sistemiyken,...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.